HASRETİNLE
Basite indirgemişsin her şeyi. Binilip gidilecek bir otobüs yolculuğu senin gözünde başka bir diyara yerleşmek. Binilip gidilecek, ama ne zaman dönülecek bilmediğin.
Yeni bir hayata başlamak. Başka bir dünyada yaşamak. Kolay geliyor.
Farkında değilsin.
Sabah uyandığında güneş başka bir yerden doğacak. Rüzgar bildiğin köşelerden vurmayacak. Soğuk beklemediğin zamanlarda ısıracak. Deniz başka türlü kokacak. Başka bir havayı soluyacaksın.
Farkında değilsin.
Huyunu suyunu bilmediğin, dara düştüğünde görmediğin, iyi gününde kötü gününde ortaklık etmediğin bir alem bekliyor seni.
Sokaklarında elini kolunu özgürce sallayarak dolaşabileceğin kaç yer kaldı ki zaten. Geceleri yosun kokulu banklarda gözlerini dikeceğin güler yüzlü ışıklar var mı, düşün.
Esen yel dili başka ruhu aynı şarkılar söylemeyecek kulaklarına.
Farkında değilsin.
Kar yağdığında sevinmeyeceksin. Fazlası zarar diyeceksin. Buraların kararında olmayacak mevsimler.
Bahar geldiğini önce haberlerden öğreneceksin.. Bir şeyler eksilecek içerinden. Ben “zeytin topluyorum” dediğimde sen karakışla çoktan tanışmış olacaksın.
Kanıma nüfuz etmiş bu kentten ayrı kaldığımda hiçbir şeyin derman olmadığının farkına nasıl vardığımı anlatmam olanaksız. Taa ki o yüksek tepeden şehrin ışıklarını gördüğüm ilk noktada, bilinçsizce süzülen iki damla gözyaşında hasretin süzülüp gittiğini anlatmam gibi. O ışıklar ki bu kentle birlikte sana kavuşmanın habercisi.
Hasret denilen kurşunu; ciğerinden çekip çıkarmanın ameliyatını yapan bir doktor duymadım henüz. -O doktor maddi manevi ihya olur zaten.-
Yolculuklarda geçti ömrüm. Yokluklar, özlemler içinde edindim bir şeyler.
“Hasretinle Yandı Gönlüm” benim için bir satır, bir şiir, bir şarkı olmadı hiç. Hep yangınlar çıkardı yüreğimde. Uzaklarda nereye gitsem bir tas çorbayı tam içemedim. Boğazıma düğümlendi kaldı hep. Dönüşte beraber yapabileceklerimizin avuntusuyla günleri rölantiye aldım. Yağmurlarda çıktım dışarılara, yürüdüm, yürüyerek ulaşamayacağımı bile bile. Kulaklarımda birlikte olmayı dileyen bir şarkı, sırılsıklam ıslandım, zerrece ıslandığımı hissetmeyerek.
Sana bir sır. Bu şarkıyı gözlerini kapatarak ve de taaa hücrelerinde hissederek dinlersen, damlalar üzerine düşmez, teğet geçer bedeninden. –Yine de sarıp sarmala kendini. Sana bir şey olmasın.-
“ Çiçek kokularından iki bahardan uzak
Her şeyi yeniden yeniden yaşamak
Dudaklarında şarkı göğsünde nefes olmak
Yağmurlarda seninle ıslanmak istiyorum”
Paranın pulun insan ihtiyaçlarının hizmetçisi olduğunu yaşayarak belledim, yeterince olduğunda kanaat etmeyi çaktım beynimin bir yerlerine. Fazlasını elde etmek için yaşanması gerekenleri feda etmemeyi öğrendim. Bir insanın gözünden mutluluğu okumayı, sıkıntıyı anlamayı ...
Daha bir sürü şeyler…
Bu yüzden öğüt vermeye hakkım var da demiyorum. Ama yarım asırlık bir geçmişte, edindiğim birkaç deneyimi dile getirmeme izin ver. Aynı şeyler için sen de aynı bedelleri ödeme. -Hesaba vurursan böylesi daha ekonomik . Hatta sadece senin için, sana özel. Bedava.- Zamanında yaşanmış bir hikayeye sen de hasret liraları sayarak sahip olma.
Benimki zorunluluktu, seninki tercih…
Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme.
|