ENGELLİ YAŞAM,ENGELSİZ MUTLULUK / Zeynep Ayşe EDİRNE
Zeynep Ayşe EDİRNE

Zeynep Ayşe EDİRNE

ENGELLİ YAŞAM,ENGELSİZ MUTLULUK



      Adam, her zamanki gibi iÅŸine gitmek üzere evden çıktı. 42 yaşındaydı. Aktif bir iÅŸ hayatı vardı. Sevilen ve sayılan bir mühendisti. Åžantiyelerin birinden diÄŸerine koÅŸtururken, mesleÄŸine aşık olduÄŸunu düşünürdü hep. Uzun yıllar boyunca da bu meslekle yaÅŸayacağını hayal ediyordu. Emeklilik? Onun hiçbir zaman umutla beklemediÄŸi bir ÅŸeydi. Çalışmak; yaÅŸaması buna baÄŸlıydı sanki.

      O gün, yine yoÄŸun çalışma temposunda tuhaf ÅŸeyler hissetmeye baÅŸladı. Bir gariplik vardı sanki vücudunda. Yorgunluk onu bu hale getirmezdi. Bacakları sanki onunla inatlaşıyordu. Beyni, ''önünde engel var,atla'' diye komut verirken bacaklarına, onlar başına buyruk bir davranış içindeydiler. Sık sık tökezledi o gün. En sonunda yorgunluÄŸuna verdi, bu isyankar hali. Belki de yaÅŸlanıyordu, doÄŸaldı. Sonraki günlerde unuttu bile bu yaÅŸadığı günü.

      Aradan aylar geçti. YoÄŸun çalışma temposuna dayanamaz hale gelmiÅŸti artık. Başı dönüyordu sık sık. Bacakları isyankar tavrını sürdürmeye baÅŸlamıştı yine. Bu kez beyni ''adım at'' diye emir verdiÄŸinde, bacaklar inatla direniyorlardı adım atmamaya. Yada isteksizce, zorla yapıyor gibiydiler. Adam anlam veremiyordu bir türlü bu duruma. Aylarca süren araÅŸtırmalar baÅŸladı sonrasında. Artık, o ÅŸantiyeden bu ÅŸantiyeye koÅŸturmak zorluyordu onu. Hayal bile etmediÄŸi emeklilik zamanı, gelip çatmıştı sonunda. Çok sevdiÄŸi otoyollarına, köprülerine veda etti, gözlerinde biriken yaÅŸları göstermemeye çalışarak. Bacakları ''biz seni bırakıyoruz'' diye tehdit ettikçe onu, uzmanlar sorun yok diyorlardı. BaÅŸka bir ÅŸehirde, baÅŸka bir uzman belinden su almak için enjektörü sapladığında bile, adam canının acısını deÄŸil de, bu ani deÄŸiÅŸimin nedenini düşünüyordu hala. Sonunda acı gerçekle yüzyüze geldiÄŸinde, kabullendi çaresizce durumunu. Belki piyangodan para çıkacak kadar talihli deÄŸildi ama, çok ender görülen bu hastalığın piyangosuydu ona çıkan.

      Sonunda her ÅŸeyi arkasında bırakıp, büyük ÅŸehri terketti. Åžehrin olumsuzluÄŸunun onu etkilemesine izin vermeyecekti. Küçük bir sahil kasabasına yerleÅŸti. Balık tutacaktı, doÄŸayla yaÅŸayacaktı. Onu bekleyen sonu erteleyecekti. Artık destekle hareket edebilen biriydi. Bacakları galip gelmiÅŸti. Ama o yılmayacaktı, bacaklarını başıboÅŸ bırakmayacaktı, tümüyle ondan ayrılmalarına izin vermeyecekti. Deniz aÅŸkı, insan aÅŸkı, doÄŸa aÅŸkı ona bu inadı aşılamıştı. İlerleyen günlerde, o inatçı uzuvları tümüyle galip gelseler de, adam içindeki yaÅŸama savaşını hiç kaybetmeyecekti.

      YaÅŸamak engelli bir koÅŸuydu ve bu koÅŸu içersinde, insanın önüne birçok engel çıkabiliyordu. Bir takım nedenler yüzünden, hayatını engelli adı altında yaÅŸamak zorunda kalmak ya da hastalıklı biri gibi adlandırılmak, son derece basit, kırıcı ve aÅŸağılayıcıydı. Onlar deÄŸil de, belki de onlara sunulan yaÅŸam koÅŸulları engelliydi. Bu yüzden, derneklerindeki üye sayısının asla artmamasını isteyecek kadar da bencildiler onlar. Çünkü hiç kimse engelli olsun istemiyorlardı...


Zeynep Ayşe EDİRNE




22 Temmuz 2007 Pazar / 2059 okunma



"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...