"Göbek" aşkına annemin peşinden...
Canım anam, yine şaşırtmaya devam ediyor beni bu yaşında...
Anlatırdı da kulağıma mı küpelenmemiş bilmem, bu defa iyice afalladım. Mayısın ilk haftası itibariyle yani dört beş gün öncesi oradaydım, Fethiye'ye yaz gelmişti. Bilenler bilir Fethiye salı pazarının büyüklüğünü ve o muhteşem karasu nehrinin kenarındaki ferahlatan su sesini. Karasu, taa Mendos dağının Karamuğar gözünden patlayan, Fethiye'ye hayat veren deli coşkun bir nehir.
Turgay, çocuklarını oyun parkına salan babalar gibi bıraktı pazarın ana yol girişinden annemle beni. Sağımızda köylü kadınlar, solumuzda coşkulu akan Karasu derken daldık pazarın derinliklerine. Annem ağrıyan ayağını unutup birden gençleşti köylü kadınları görünce.
Başladı tek tek sormaya;
"Göbek" var mı?
- Var.
Kilosu kaça?
- 50 Lira oldu, Altmıştan verdik hep ya, az kaldı gari sezonu bitti de.
Ver bana yarım kilo.
............ !
Göbek? Ne ki göbek? Marul mu, enginar mı, lahana mı, bir ot çeşidi mi? Hiçbiri değil, Fethiye'nin ormanlık köylerinde yetişen bir mantar çeşidi.
Göbek mantarı; kuzu göbeği mantarı (Morchella) olarak bilinen, annemin yıldan yıla en az bir kez yemeye çalıştığı bir gençlik iksiridir. Paraya kıyıp satın aldığı göbekleri eve gider gitmez tereyağı, taze soğan ve bol kırmızı tatlı biberle kavurdu. Soğutmadan üzerine bolca karabiber ekerek yedi, yani hep beraber yedik ...
Hep genç kal anacığım, günün günlerin kutlu olsun. Bütün annelerin, annelik duygusunu yüreğinde yaşatan bütün kadınların anneler günü kutlu olsun...
www.ascifok.com
|