Bir parti kongresiyle
Tek bir fotoğraf karesinin ettiğine bakın!
Kemal Kılıçdaroğlu ve Rahşan Ecevit'i TV ekranlarında yan yana görüyorum, yüzlerinde kitlelere yayılan mutluluk tebessümleriyle fısıldaşıyorlar...
İşte o tek bir kareye mıhlanıp kalıyorum. Yıllar önceydi, sanırım sene 1998 Ankara'da başbakanlıktayım. O vakitler, Bursa Uludağ yolundaki kültür sanat merkezim Siyaz'ın en hareketli yılları...
Sanatsal bir konuyla ilgili gitmiştim Başbakanlığa, rahmetli Bülent Ecevit'in başbakan olduğu yıllardı. Hafızam beni yanıltmıyorsa Kültür Bakanlığı'nda Salvador Dali'nin eserlerinin basına tanıtımı vardı ve misafir olduğum o resepsiyonda ilginç kimliklerle tanışmıştım. Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın sanata olan hürmeti nazik davranışları ve Kültür Bakanlığı'nın tablo koleksiyonu belleğime kazınmış kareler olarak kalmış. Kültür ve Güzel Sanatlar Genel Müdürü o yıllarda Mehmet Özel'di, sevgili Özel'in o nüktedan hali bugün bile gözümün önünde, ne babacan bir adamdı.
Daldan dala atlayıp geçmişteki gezintime devam ediyorum; Rahmetli Ecevit'in özel kalem müdürü Zeynel Yeşilay Beyin sanat fotoğraflarına bakıyoruz makam odasında ve yan odada Ecevit'in kısık babacan sesi... O çocukluğumuzun Kıbrıs fatihi, Karaoğlan dedikleri insan. Sağcısı solcusu için de öyle. Ne heyecanlanmıştım ilk koridorda karşılaştığımızda Ecevit ile. Parti marti hak getire, benim o işlerle işim yoktu ki, sadece çocukluğumuzun sevilen büyüğüydü işte. Ayten Alpman'ın "Memleketim" şarkısının baş kahramanı Bülent Ecevit!
Ayten Alpman'ın elmacık kemiklerinin anlamlandırdığı yüzündeki iri, çatlak dudaklarına odaklanırdım siyah beyaz televizyonumuzun ekranına yapışıp. Dünyanın en mühim işini yapıyor olmanın ciddiyetiyle, yumuk gözlerini kırpıştırarak söylerdi "memleketim" şarkısını.
Nereden geldi aklıma bütün bunlar! Oysa Ecevit'in o vakitlerdeki partisinin adını bile bilmez, sorulduğunda ayıp yapmış çocuk gibi kızarırdım koskoca ben. Sodep, Chp ve Dsp diye bir takım partiler vardı, acaba hangisiydi diye hep şaşırırdım ve sükut ikrardan misali susar, sözü sanata getirmenin çaresine bakardım. Rahşan Ecevit'i bugün Kılıçdaroğlu'yla yan yana görünce o günlerdeki naif duygularım canlandı nedense! Yoksa ne işim olur bir parti kongresini yazmayla yorumlamayla ve daha ötesiyle!!!
İnsanlığın, sanata ve insani olarak kendini bilmeye ihtiyacı var, buna katkısı olacak liderlere de saygım sonsuz. Bize, bana düşen budur. Rahmetlilerin ruhu huzurlu, yaşayanların da yolu açık olsun...
Sevgi ve umutla...
www.ascifok.com
|