BURHAN / Zeynep Ayşe EDİRNE
Zeynep Ayşe EDİRNE

Zeynep Ayşe EDİRNE

BURHAN



      Öğretmen okulundan mezun olduÄŸunda gencecik bir delikanlıydı. Yaşıtları belki de top ve kız peÅŸinde koÅŸarken, o sadece idealleri uÄŸruna yollara düşmüştü. İlk yolu Urfa'nın bir sınır köyüydü. Yokluklarla dolu bir köydü. Elektrik bir gidip bir geliyordu, belli ki yeni tanışmışlardı. Åžehirdeki gibi büyük marketlerin vitrinini süsleyen cicili bicili ÅŸeyler yoktu. Küçük ve büyükbaÅŸ hayvanlar, köyün orta yerinde kesilip bedeli karşılığı dağıtılıyordu. Bu etlerden pay kapıp, adeta bir zafer kazanmışlık edasıyla evine gidenlerse ÅŸanslıydılar. Bazı evlerin suyu vardı. Olmayanlar ise, çeÅŸmelerden taşıyarak su ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Köyde tek bir okul vardı. Tek odalı, bina dışında tuvaleti olan, eskiden ne amaçla kullanıldığı belli olmayan bir yapıydı. Göze çarpan tek özelliÄŸi büyük bahçesiydi. Sınıftaki sıralar hali yıpranmış ve baÅŸtan saÄŸma düzenlenmiÅŸti. Sınıfın tam ortasında bir soba vardı. Belli ki temizlik ve ısınma iÅŸi genç öğretmeni bekliyordu.

      Okulların açılma günü gelip çatmıştı. Göreve baÅŸladığı ilk gün çok heyecanlıydı, kalbi alışılagelmiÅŸ ritmini kaybetmiÅŸti. Sınıfa girdi. Karşısında 42 öğrenci meraklı ve ürkek bakışlarla ona bakıyorlardı. 5 sınıf biraradaydı, yani birleÅŸtirilmiÅŸ sınıftı. Çocukların çoÄŸu Türkçe bilmiyorlardı. ''İşim zor'' diye düşündü genç öğretmen. Onlara eÄŸitim vermek için ordaydı ama nasıl iletiÅŸim kuracağını bilemiyordu. Tam bunları düşünürken, kapıdan içeri birinci sınıfa yeni baÅŸlamış olan bir öğrenci girdi. Adı Burhan...

      Öğretmen ilk gün onları tanımak istedi tek tek. Ve Burhan'ı kaldırdı ilk olarak, Türkçe ''adın ne'' diye sordu. Burhan hiçbir ÅŸey anlamamış olmanın verdiÄŸi ÅŸaÅŸkın bir yüz ifadesiyle sadece yüzüne baktı öğretmenin. 5. sınıflardan biri atıldı, öğretmenin ona adını sorduÄŸunu söyledi Kürtçe. Kızardı zaten al olan yanakları; ''Burhan'' dedi. Öğretmenin içini bir sevinç kapladı, biraz gayret ve sabırla onlarla anlaÅŸabileceÄŸini düşündü...

      Bahçenin bir köşesinde öğretmen öğrencilerini seyrediyordu, kırmızı yanaklı, haÅŸarı aynı zamanda akıllı öğrencilerini. Bu sınır köyünde türlü imkansızlıklarla yaÅŸamaya çalışan, tüm olanaksızlıklara raÄŸmen hala gülebilen çocuklarını. Onların ne Mc Donald'tan haberleri vardı, ne de çocuk menüsünden yedikleri yemeÄŸin ödülü olan oyuncaklardan. Kim bilir ne hayalleri vardı, kim bilir ne umutları.

      Buraya gelirken ne kadar endiÅŸeliydi. Büyük ÅŸehirden sonra, Urfa'nın bu sınır köyü ona ne kadar ürkütücü gelmiÅŸti. Ama ÅŸimdi , burada hayatının en büyük deneyimini yaÅŸayacağına inanıyordu.

      Günler hatta aylar geçiyordu. Yarı yıl tatiline yaklaÅŸmışlardı nerdeyse. Burhan'sa kapalı bir kutuydu sanki. Öğretmenin her söylediÄŸini anlıyor gibi bakıyordu, zehir gibiydi gözleri. 1 den 5 e kadar eÄŸitim verdiÄŸi birleÅŸtirilmiÅŸ sınıfta iÅŸi hiç de kolay deÄŸildi genç öğretmenin. DiÄŸerleriyle az çok duygu ve bilgi alışveriÅŸinde bulunabiliyordu. Ama Burhan!!! Sadece bakıyor, dinliyor, konuÅŸmuyordu. Öğretmen bir gün mutlaka onunla yakınlaÅŸacağına inanıyordu. O kadar zeki gözleri vardı ki. Her ÅŸeyi beynine depoluyordu sanki. Ümidini kaybetmeden kendinden emin bir ÅŸekilde bekliyordu Burhan'la arasındaki bağın sözcüklere döküleceÄŸi günü.

      O bunları düşünürken teneffüs zili çaldı. Tüm öğrenciler bahçeye koÅŸuÅŸturdular. O yine öğrencilerini seyretti. Burhan'ı seyretti hayranlıkla. Burhan'sa oradan oraya koÅŸuyor, arada bir öğretmenine bakıp gülümsüyor sonra yine topunun peÅŸine düşüyordu. Sanki ''sen bu kadar çabaladın, ben seni anlıyorum ama, daha seninle yakın olamam'' der gibiydi. Genç öğretmen, artık Burhan'ın kendi dili gibi olmasa da Türkçeyi öğrendiÄŸinden çok emindi. Ona söylediÄŸi her kelimeyi anladığını ama inadından konuÅŸmadığını biliyordu. Yoksa bunca ay gösterilen sevgi ve emek boÅŸa deÄŸildi.

      Teneffüsten sonra sınıfa girdiler. Öğretmen Burhan'ın ayakkabı baÄŸlarının açıldığını görerek yanına gitti.
      ''Ayakkabılarını baÄŸla''dedi. Çocuk ÅŸaÅŸkınlıkla öğretmenin yüzüne baktı. Tıpkı ilk gün olduÄŸu gibi.
      ''Burhan'' dedi.
      Genç öğretmen yüreÄŸinde bir sızıyla gülümsedi, çocuÄŸun saçlarını okÅŸadı, eÄŸilip ayakkabısını baÄŸladı.


Zeynep Ayşe EDİRNE




12 Eylül 2007 Çarşamba / 2198 okunma



"Zeynep Ayşe EDİRNE" bütün yazıları için tıklayın...