AGORA- İSKENDERİYELİ HYPATİA / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

AGORA- İSKENDERİYELİ HYPATİA



İspanya-2009
Yönetmen : Alejandro Amenabar
Senaryo : Alejandro Amenabar- Mateo Gil
Oyuncular:
Rachel Weisz ( Hypatia)
Max Minghella ( Davus)
Oscar Isaac ( Orestes)
Michael Lonsdale (Theon/Baba)
Müzik :Dario Marianelli


M.S.391 yıllarında İskenderiye’de geçer film. Antik çağın bilim, sanat merkezidir kent. Bilim adamı ve filozof Theon’un kızı Hypatia, kentin en önemli bilim yuvası olan kütüphanede öğrencilerine felsefe, astronomi ve matematik dersleri vermektedir. Antik çaÄŸda kadının esamisi bile okunmazken, bu güzel kadın, onu dikkat ve saygıyla dinleyen, yalnız erkeklerden oluÅŸan öğrencilerin hayranlığını kazanmıştır.

Anlatılanlara göre Hypatia, beline kadar uzanan sarı saçları ile (Rachel Weisz esmer ama tam uymuş) çok güzel bir kadındır. Çok iyi bir araştırmacı olduğu gibi başarılı bir hatiptir de aynı zamanda. Kentin politik yaşamında da söz sahibidir. Kendisine her konuda danışılır.

Erkek meclislerine çekinmeden girer ve düşüncelerini açıklar. Bilinçli ve özgür bir kadın.

Bu güçlü karakterini babasına borçludur. Daha 10 yaşındayken eğitime başlar. Kadının köle muamelesi gördüğü bir toplumda, babası kızının, insan olarak yaşama şansının ancak eğitime bağlı olduğunu bilir. Küçük kız da, sonsuz merakıyla verilen her bilgiyi heyecanla almaktadır.

Kütüphanedeki dersler, soru-cevap, tartışma ÅŸeklinde sürer. “Bu mendil, yukarıdan neden dikey olarak yere düşüyor?” “Yıldızlar gökyüzünden, neden aÅŸağıya düşmüyorlar?” Åžimdi çocukların bile yanıtını bildiÄŸi bu sorular o zaman büyük tartışmalara yol açıyor.

Güzel bir öğretmen olur da aşık öğrenci olmaz mı? Hypatia’ya sırılsıklam aşık Orestes (O da Hıristiyanlığı seçer ve Vali olur) bir tiyatro gösterisinde ona evlenme teklif eder. Bu tekliften en çok baba Theon huzursuz olur.

“Evlenince eve kapanacak, kocasının hizmetçisi olacak ve en kötüsü ders veremeyecek. Böylece özgürlüğünü kaybedecek.” Gizli aşığı Davus da (köle ve öğrencisi) bu teklifin kabul edilmemesi için Tanrılara yalvarmaktadır. Hypatia bu teklifi geri çevirir ve Orestes’e müziÄŸe yönelmesini önerir.

İskenderiye, farklı dinlerin bir arada yaÅŸadığı bir kent o zamanlar. Paganlar (çok tanrılı ve doÄŸa yasalarına inananlar) Hıristiyanlar ve Yahudiler. Ancak Hıristiyanlar gittikçe çoÄŸalmaktadır ve iktidarı ele geçirmek için baskı ve zulme baÅŸvurmaktadır. Hıristiyanların militan kuruluÅŸu “Parabolan”lar diÄŸer inançlara hakaret eder. Tanrı heykellerini kırıp parçalamaya baÅŸlayınca, Paganlar da onları durdurmak için silahlanır. Hypatia onları, özellikle de öğrencilerini durdurmaya çalışır.

İlk kez sözünü dinlemezler onun. Kanlı bir çatışma olur ve çok kayıp verilir. Paganlar, mabede ve kütüphaneye sığınır. Kütüphanenin, bağnaz Hıristiyanlar tarafından yakılacağını duyan Hypatia ve öğrencileri ne varsa kurtarmak için uğraşırlar. 700 bin yazı tomarı, heykeller, astronomi araç ve gereçleri.

Ne yazık ki, başaramazlar. Bağnaz Hıristiyanlardan kurtaramazlar bilim yuvasını.

Ortalık biraz sakinleÅŸtiÄŸinde Hypatia araÅŸtırmalarına döner. “Dünya mı evrenin ortasında yoksa güneÅŸ mi?” “GüneÅŸ, ay ve yıldızlar, duran dünya etrafında mı dönerler?” Hypatia’nın teorisi ise, dünyanın güneÅŸin etrafında dönebileceÄŸidir. Ancak kanıtlayamaz bunu.

Din ve bilim, İskenderiye’de karşı karşıya gelmektedir artık. Göze batan kiÅŸi ise Hypatia’dır.



Hıristiyanlarca cadı ilan edilir ve taÅŸlanarak öldürülmesi “vacip olmuÅŸtur.”

Onun ölümüyle ve Hıristiyanların iktidarı ele geçirmesiyle (onlar dünyanın düz olduÄŸuna inanıyorlardı) İskenderiye bilim, hoÅŸgörü yönünden yüzyıllarca karanlığa gömülür. “Düşünce hakkını koru, çünkü yanlış düşünce bile hiç düşünmemekten iyidir”

Hypatia bu düşüncesini sonuna kadar savunmuş, ölürken bile ideallerinden ödün vermemiş.

Ünlü ressam Raffael, AntikçaÄŸ’ın 20 büyük düşünürünü resmettiÄŸi Atina Okulu freskinde Hypatia’yı uzun sarı saçlarıyla ölümsüzleÅŸtirmiÅŸ.

50 Milyon Avroya mal olan film, yönetmen Alejandro Amenbar’ın en son ve çok ödüllü bir filmi. (7 Goya Ödülü)

2001’de “DİĞERLERİ”, 2004’de “İÇİMDEKİ DENİZ” filmleri de bol bol ödüllendirilmiÅŸti. “İÇİMDEKİ DENİZ”deki rolüyle Javier Bardem Oscar kazanmış, film de en iyi yabancı film ödülünü almıştı.

Zamanımızda ise, bilimin ve bilim insanlarının karşısına, ne yazık ki, baÄŸnazlığın ve baÄŸnazların nasıl engeller çıkararak duvarlar ördüğüne tanık oluyoruz. Hatta öyle düşüncelerle karşılaşıyoruz ki, bize Kilise’nin geçmiÅŸini, yani gericilik, tutuculuk, bilim karşıtlığı, kadın düşmanlığı, baskı, korku dünyasını anımsatıyor. Bu dünyada herkese yer var!


Zuhal ÖZÜGÜL




13 Haziran 2010 Pazar / 4200 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...