///Bunaldık, Bunaldınız, Bunaldılar, Bunalttılar
Günlük politikadan bunaldığınızda benim gibi yapın siz de, salık veririm. Kafaların şiştiği, bunca siyasal rezilliğin ayyuka çıktığı ülkemizde insan bunlardan kaçıp nasıl kurtulmalı, nereye sığınmalı, nerede ve ne ile arınıp dinlenmeli?
Paderevski piyanosunun başına atarmış kendini Durmadan çalarmış.. Hatırı sayılır yeteneksizlerden olmasına karşılık, Churchill, böyle aanları gelip çattı mı, hemen boyalarını toplar, tuvalini koltuğunun altına aldığı gibi kırlara çıkarmış.
Roosevelt, anlatırlar, "iflah" olmaz bir polis romanları oburuydu. Yakınlarından rivayettir: Sayın başkan çok yorulduğu ve olaylara 'teşhis' koyamayıp saçmalamaya başladığı zaman hemen dairesine çekilip o günkü okuduğu polis romanına kaldığı yerden yumulurmuş.
Atllee, yürüme sporu meraklısıymış, Kennedy de golf. Bizim İnönü’müz 'kasvet' bastığında alırmış viyolonselini, yay çekip kendini avutmaya çalışırmış.
Bunalan ünlüler arasında satrançtan, resimli romanlardan, sinemadan, tiyatrodan, gezilere çıkmaktan, halkın arasına karışmaktan, hatta seksten bile "medet" umanlar da yok değildir. Kimileri vardır, oturup en ince ayrıntıya varıncaya dek anılarını yazmaktan hoşlanır. Elini şakağına atıp baygın gözlerle topluma ve yaşama bakarak şiir döktürenler de vardır elbet. Yine bizden eski devlet başkanımız Cemal Gürsel, "hırslı" bir briççi idi. Cevdet Sunay da "nadide eserler meraklısı ve toplayıcısı" bir devlet başkanı.
Sözü uzatıp ne diyeceğimi unuttum, sanmayın! Benim başvurduğum yöntem (bu arada size de işe yarardır diye öğütleyeceğim yöntem) şiire dönmektir. Şiire dönmektir derken yazmaya değil, okumaya demek istiyorum.
Sait Faik, "Şiir seven kişi kötü kişi olamaz!" derdi. "Şiir seven kişi, cinayet minayet de işlemez!"
Doğru mu, yanlış mı bu yargı?
Şurası bir gerçek. Biz millet olarak bir parça şair yaradılışlıyız, şiir severiz. Şiir okuruz, şiir dinleriz, arada bir üstelik her türlü ortamda şair kesildiğimiz de olur. Köroğlu hem hak arayıcı bir cenkçi, hem de has bir şairdi. Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal zamanın Osmanlısına başkaldırdığında şiirden başka ne silahları vardı ki! Nesimi diri diri derisini yüzerlerken halka binbir acı içinde şiirlerini haykırıyordu.
|