ISSN 1308-8483
SANAT ÜSTÜNE II<br>SANATIN İNANDIRMA GÜCÜ / Oğuz ÖZÜGÜL
Oğuz ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 29.6.2010    


SANAT ÜSTÜNE II
SANATIN İNANDIRMA GÜCÜ


Mantık ve sezgi bilgilenme sürecinde ayrılmaz bir birlik olarak ortaya çıkar. Ancak değişik alanlardaki göreli önemleri birbirinden farklıdır. Doğabilimlerindeki bilgiler, özdeş dış koşullar altında yapılan birçok deneyden çıkan olasılıklara dayanır. Burada bilimi, nesnel gerçekliğin aranması diye tanımlayabiliriz; bu arayış süreci içinde tüm sezgisel faktörler, deneye ve pratiğe başvurularak yapılan araştırmanın yeterliği konusundaki yargıya indirgenir. Bir doğa yasasının çıkarılması sırasında varılan her çeşit genelleştirilmiş yargı aslında sezgisel bir tahmin olgusudur ve sonuçta yeterli araştırma konusundaki yargıya varır.

Doğa felsefesi ise deneylerin sağladığı kesin onaylar yerine, tekörnek bir yargıya indirgenemeyen çeşitli ve bağımsız sezgisel yargılara dayanarak doğabilimlerinden ayrılır.

“Gerçekliği doğrudan gözlemleme” sırasında içsel kanı, hoşnutluk duygusu belirleyici bir rol oynayarak senteze dayalı inandırma gücünün kaynağını oluşturur. Dolaysız ve bütünlük içindeki “gerçekliği” anlamak, birçok çağrışımdan yararlanarak fenomendeki farklı özelliklerin hem duyu organlarıyla hem de akılla kavranmasına sıkı sıkıya bağlıdır. Gerçekliği ararken ulaşılacak tam bir hoşnutluk, mozaik’in tüm öğeleri eksiksiz uyum sağlarsa mümkün olur.

Sezgisel bir yargı kimi zaman sözcüklerle açıklanabilir. Sözgelimi şöyle denebilir: Gençler arasındaki bir eğilim, ailelerin düşmanlığı yüzünden yok edilmemeli, bir kez alevlenen aşk bu düşmanlığın üzerinde olmalı. Böyle katı bir sav gerçek de olabilir, gerçek dışı da. Bu savı akla dayanarak kanıtlamak isteyenler olabilir, ama sonuçta varılan yargıyı çürütmek üzere aynı önemde nedenler gösterilebileceği için, bu, umutsuz bir çaba olur. Ancak “Romeo ile Jüliyet” gibi bir eser ortaya çıkınca ve gerçek sanatçılar tarafından sahnelenince, dogmatik sezgisel yargı sanattaki mantık dışı öğeler nedeniyle yeni bir inandırma gücü kazanır ve çürütülemeyecek duruma gelir.

İnsanın gerçek değeri, yüce bir manevi yaşamda, başkaları için üzülmenin yüceltici olduğu anlayışında, bütün küçüklüklerden ve bayağılıklardan uzaklaşmakta yatar. Bu konuda tartışılabilir, kanıtlar öne sürülebilir, ama inandırılamaz. Ne var ki, Bach’ın müziği duyulduğunda, bu müzik sözcüklerin açıklayamayacağından çok daha fazlasını “ortaya döken” çürütülmez bir kanıt olarak belirir.

Tragedya, her iki tarafın da haklı olduğu, çözümün ise kahramanların ortadan kalkmasıyla gerçekleştiği dramatik bir çatışma diye tanımlanır. Tragedyada her iki taraf farklı biçimlerde haklıdır: Biri mantık, sağduyu, akıl nedeniyle, öteki sezgi, akıl dışılık, insanlık nedeniyle. Ozanlardan birinin dediği gibi, Othello kıskanç değildir, sadece körü körüne güvenir, yani “kanıtlara”(mendile) ve İago’nun mantıklı sözlerine. Desdemona’nın, babasını aldattığı gibi kocasını da aldatabileceğine inanır. Othello iki olası yargıdan, akla dayanarak aktarıldığı için, yani mantıksal kanıtlarla desteklendiği için yanlış olanı seçer. Oysa Othello’nun inandığı “kanıtlar”ın biçimsel mantıksal anlamda doğru kanıtlar olmadığı bellidir, çünkü yanlış bir sonuç çıkarmaya yol açmazdı. Othello bu kanıtları, Desdemona’nın suçunu onaylayan kanıtlar olarak benimsediği zaman, aslında sezgisel bir yargıya dayanır; yani yeterli kanıtın bulunduğuna dair bir yargıya. Othello ile Desdemona’nın tragedyası “insani” durumlara mantık açısından yaklaşmanın neden yetersiz olduğunu gösterir.

Sezgisel yargının otoritesini desteklemek bilginin tamlık kazanması için gereklidir. Söz konusu, derin gerçekliğin aranmasıdır; böyle bir arayış için başvurulacak biricik yöntem, gerekli inandırma gücünü içinde taşıyan sanattır.


Kaynaklar:
-Kunst und Wissenschaft, Yevgeni Feinberg, Gesellschaftswissenschaften.
-Romeo ile Jüliyet, W.Shakespeare.
-Othello, W.Shakespeare.
-Konzertführer (Konçerto Kılavuzu)



Oğuz ÖZÜGÜL

oguzozugul@hotmail.com


1996










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)