DOĞMANIN KÖKÜNE FİKİR BOMBASI KOYAN, ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN YILMAZ SAVUNUCUSU, ELEŞTİRİ VE İRONİNİN BİLGESİ: ERASMUS / Bedriye KORKANKORKMAZ
Bedriye KORKANKORKMAZ

Bedriye KORKANKORKMAZ

DOĞMANIN KÖKÜNE FİKİR BOMBASI KOYAN, ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN YILMAZ SAVUNUCUSU, ELEŞTİRİ VE İRONİNİN BİLGESİ: ERASMUS



“Arı gibi çalışkan bir bilim adamı, özgür düşünceli bir din bilimcisi, sert bir eleÅŸtirmen, yumuÅŸak bir öğretici, biraz kuru dizelere kaçan biraz ÅŸair, billur gibi anlatıma sahip bir mektup yazıcısı, hem de acımasız satirik yazıların yazarı, hem de insanoÄŸlunu insan kılan tüm yüceliklerin savunucusu bir havaridir” diyordu Stefan Zweig, Erasmus'un kiÅŸiliÄŸi hakkında Rotterdamlı Erasmus'un Zaferi ve Trajedisi adlı eserinde.

Rönesans döneminde kendini gösteren Hümanizm akımının sadık temsilcilerinden olan Rotterdamlı Ersasmus’un birbirinden deÄŸerli yapıtları arasında DeliliÄŸe Övgü’nün ayrı bir önemi vardır. DeliliÄŸe Övgü, ilk kez mizah diliyle Almanya’nın Reform Hareketi’nin yaÅŸandığı dönemlerde; yaÅŸanan haksızlıkların sorumluluÄŸunu taşıyan insanların statüsüne bakmaksızın, bir panayır diliyle ağır bir ÅŸekilde eleÅŸtirerek, yansız, tutarlı bir deÄŸerlendirmeyle sorunların nasıl çözüleceÄŸi gerçeÄŸinin altını çizen tek eserdir. Erasmus’un DeliliÄŸe Övgü’sü (eserin orijinal adı: Morisa enkomion seu laus stultitiae) çağının en önemli taÅŸlamasıdır. O, böyle bir yapıtı yedi gün gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde dostu Thomas More’u, eÄŸlendirmek için yazmıştır. Asıl sormak istediÄŸi soruysa ÅŸudur: “İnsanoÄŸlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaÅŸmasını saÄŸlayan delilik midir?” "YaÅŸamda ancak deliliÄŸe yakalanmış olana gerçek anlamda insan denebilir,” diyen yazarın eserinde deliliÄŸe övgü iki temel görüşü merkez almıştır. Birincisi; delilik gerçek bilgeliktir; ikincisi, kendisini bilge sanan insanlardır gerçekten deliren. Bu söylemiyle, çocukluk, bilim, aÅŸk, evlilik, yaÅŸlılık, dostluk, yazın, yazı, politika serüvenlerinde deliliÄŸin insan hayatını nasıl kuÅŸattığını felsefeyi ironiyle birleÅŸtirdiÄŸi naif bir dille anlatmıştır.

Hümanist düşünceyi yaÅŸam felsefesi olarak etkin kılan Erasmus’un, 1511’de yayımlanan DeliliÄŸe Övgü’sünün çaÄŸlar boyunca geçerliliÄŸini koruyacak olmasının birçok geçerli nedeni vardır. Eserin geçerliliÄŸini yitirmesi için baskıların, zulümlerin, haksızlıkların, savaşın, bir ırkın diÄŸer bir ırk üstündeki üstünlüğünün insanlık tarihinden silinmesi gerekiyor. İçinde yaÅŸadığı çağın kilise anlayışı ile kilise mensuplarının yanlışlarını Erasmus’tan baÅŸka hiçbir düşünür, onun kadar sert bir dille eleÅŸtirme yürekliliÄŸini göstermemiÅŸtir. İnsanlığın önündeki engellerin başında riya ve dogmanın geldiÄŸini; içsel özgürlüğüne eriÅŸmemiÅŸ insanın topluma katacağı artı hiçbir deÄŸer olamayacağını; deÄŸer üreten ve ürettiÄŸi deÄŸer içinde insanı yücelten kiÅŸisel kazanımların önemini görmezden gelen toplumların yok olacağı gerçeÄŸini de kimse onun kadar fark etmemiÅŸ; bu denli yüreklice dile getirmemiÅŸ; dile getirdiÄŸi için de bu kadar ağır bedeller ödememiÅŸtir. O insanlığın yüz akıdır. İnsanlık O’nun insanı koyduÄŸu yere; insana, sanata, felsefeye, umuda, geleceÄŸe bakışına minnet borçludur. İnsanlığa geleceÄŸe ve aydınlığa giden yolun haritasını çizmiÅŸtir kiÅŸiliÄŸiyle yazdığı canlı eseriyle. Yazılı eseriyle de bizimle birlikte güzelliÄŸe giden yolda yürümek için tüm güçlüklere göğüs gereceÄŸinin teminatını vermiÅŸtir. Ve kiÅŸisel bilinçlendirmenin toplumsal kalkınmaya giden yolun önündeki sınırları yıkmakla ulaşılacağı gerçeÄŸine de yakınlaÅŸtırmıştır bizi.

Bulundukları konumdan ötürü, toplumu yöneten/ yönlendiren her meslekten insanın yanlışlarıyla, filozofların bilge olmak için ilgilendikleri alanın dışındaki yaşamı yok saymalarıyla da alay etmiştir. Bizden de kendisi gibi her alanda öncü işlevini yerine getirmemizi beklemiştir. Yazınsal yergiden tutun da, siyasi yazı sanatına değin doruğa varan, tüm tabularla alay etmemizi, yürürlükteki düzenin karşısına; bilgi ile bilgelik ile sanat ile felsefe ile satın alınmaz olarak simgeleşmiş kişiliğinizle ile dikilmemizi istemiştir bizden.

"Åžairler bana o derece minnet borçlu deÄŸildirler; meslekleri doÄŸrudan doÄŸruya benim sunduÄŸum armaÄŸanlarla doÄŸal bir hak kazanır. BildiÄŸiniz gibi, ÅŸairler, delilerin kulaklarını saçmalarla, gülünç masallarla okÅŸayan başına buyruk bir millettir” (s. 127) diyen yazarın, yaÅŸam gerçeÄŸine yakın olmasının -insan hayatına kattığı/ katacağı nitelikli farklılıklara yüreÄŸinde yer veren her okuyucunun bir baÅŸyapıt deÄŸeri taşıyan DeliliÄŸe Övgü’yü mutlaka ama mutlaka okumalarını öneririm bir okuyucu olarak.


*Erasmus. Çev. Nusret Hızır. Kabalcı Yayınevi. İstanbul. S.216.
İlk yayım: Bireylikler Dergisi Ocak-Şubat 2010, s.33-34.



Bedriye KORKANKORKMAZ




11 Temmuz 2010 Pazar / 2174 okunma



"Bedriye KORKANKORKMAZ" bütün yazıları için tıklayın...