Zeytinyağında Eriyen Şifa-i Nar-ı Kudret (KUDRET NARI)
Cevahir Teyze 94 yaşında, Allah ömrüne ömür tatlı diline bal şerbet katsın. İzlerim onu uzun yaz ikindilerinde geniş verandasında, kâh tespih çeker hafifçe sallanıp, kâh geleni geçeni seyredip hâl hatır sorar büyük küçük cümle mahalleliye...
Yaşının bilgeliğini mi çıkarır ortaya yoksa ruhundaki büyümeyen çocuğu mu hiç anlamazsınız, birden şaşırtır sizi durduk yerde. Öyle ballıdır ki muhabbeti, öylesine pamuk şekerlerine sarar ki sizi, onun gözüyle kendinizi en sevilesi insan sanırsınız!
Bir keresinde kudret narı yerken görmüştüm onu ve hiç kıpırdamadan seyretmiştim yaslanıp pencereme, kudret narını usulüne uygun kesip, iri parçalar halinde ağzına atışını ve sanki çok lezzetliymişcesine ağzını şapırdatışını anımsıyorum geçen yıllardan.
Hiç seslenmediğim halde, onu seyredişimi farketmiş olacak ki tadının muz gibi olduğunu söylemesi ve kudret narının faydalarını sıralaması beynimde binbir şimşeğin çakmasına neden olmuştu.
Küçük bir çocuktum ilk kudret narını keşfettiğimde ya dokuz ya on yaşındayım, komşu Abdullah Dede'yle kudret narı üzerine konuşurduk, yan komşumuzun çok öksüren ama illa da sigara içen, sigara parasını da limon satarak çıkaran nüktedan aile büyüğüydü Abdullah Dede.
Garip bir ilişkiydi bizimki, sadece balkon komşusuyduk o bana çeşitli tohumlar verirdi balkonumuzdaki saksılar için, ben de ona annemin pişirdiği kurabiye ve poğaçalardan ikram ederdim balkon demirinden uzanıp. Balkon çıkıntımızın fazladan bölümünü onunla ortadan paylaşırdık sözsüz bir anlaşmaydı bizimki, yarısı bizim saksılar yarısı onunkiler, o en çok acı biber yetiştirmeyi severdi bir de kudret narını!
Bahar Nisan'la ortalandığında, ki 23 Nisan olduğundan adım gibi eminim, başlardık saksı topraklarımıza tohumlar ekmeye. "Kız" derdi bana, hiç adımı zikretmezdi unutuyordu besbelli. "Kııız bak, al bu tohumları ek her gün sula" ekerdim ve unutmadığım günler sulardım, ben sulamasam Abdullah Dede mutlaka sulardı benimkileri de uzanıp, tohumların ilk çıkışlarına heyecanlanışım bugün bile aklımda.
Abdullah Dede'yle ne konuşurduk onca hararetli bilmem lakin çok severdim onu ve bana anlattığı şifalı zerzavat, çiçek hikayelerini, Cevahir Teyze anlattıkça, Abdullah Dede'nin yüzü geliverdi yıllar öncesinden, neler anlatırdı öyle hastalık ve şifa lafları edip, oysa nasıl da uzaktı bütün hastalıklar kırmızı tombul yanaklarıma.
Çocuk aklımla anlatılanları gözümde büyütür, onun küçücük balkonuna hapsolmuş zengin dünyasına giriverirdim. Neler yetiştirmezdi ki olsaydı şöyle küçük bir bahçesi, ne çare satmışlardı eski evlerini ve çıkmışlardı apartman katına yetmişli yılların moda sevdasıyla.
Abdullah Dede'nin verdiği tohumlardan yetiştirmiştim ilk kudret narımı, yıllar sonra başka bir kentin apayrı yaşam karelerinde oyuncular değişmiş fakat rol aynı. Bu defa Cevahir Teyze verdi kudret narının kırmızı tohumlarını ve son birkaç yıldır kendim yetiştiriyorum artık mucize iksirimin en etli meyvacıklarını, benzer hikayeler dinleyerek ve hatta rivayetlerle yetinmeyip araştırmalara dalarak...
Tohumlar Mayıs'la birlikte gömülür funda topraklı saksılara, ne fazla güneş, ne fazla gölge, ne fazla su, ne de fazla kuruluk, ne de gübre. Hiçbiri fazla olmayacak, toprak, su ve güneş kararınca olmalı ve ilaveten kudret narının yeşillenip bıyık atmaya başladığı ergenlik döneminde sarınıp tutunacağı bir çubuk veya veranda korkuluğuna ihtiyaç vardır.
Yeşillenen bitki, ilk önce civciv sarısı çiçekler açar, daha sonra bu çiçekleri koyu yeşil tırtıllar şeklinde meyveciğe dönüşür. Meyve büyüyüp geliştikçe armutumsu bir şekil alır ve önce sararıp sonra turunculaşmaya başlar, uç kısmından yarılıp kırmızı çekirdeklerini gösterdiği vakit olgunlaşmış demektir koparabiliriz...
Asıl MUCİZE bundan sonra başlıyor bizim için. Şifa faslına geçmeden önce, bu uzun ve sabırlı ritüeli, içine sevginizi de katarak bizzat yaşamanız gerektiğini özellikle vurgulamalıyım.
Zeytinyağın içinde günlerce bekleyerek eriyen kudret narının (Nar-ı Kudret) merhemiyle yapılacaklardan söz etmeyi erken bulduğumdan ve de meraklısı Aşçı Fok'a zaten ulaşacağından sükût ikrardandır diyelim.
Şifânız deva sabrınız sefa ola eğer ki bir müşgülüz var ise Aşçı Fok'a sual ola.
www.ascifok.com
|