Midilli bilirdim, Lesvos çıktı… / Işık Teoman
Işık Teoman

Işık Teoman

Midilli bilirdim, Lesvos çıktı…



Gazeteleri, dergileri ve interneti çok iyi takip ettiÄŸimi sanıyordum düne kadar. Yıllardır gitmek istediÄŸim ve adını Midilli olarak bildiÄŸim Yunanistan’ın bu adasının tüm dünyada Lesvos diye tanındığını duyunca ÅŸaşırmadım deÄŸil. Lesvos adının da lezbiyenlerden kaynaklandığını öğrendim ve Midilli’ye adım atıp, kiralık araba sorduÄŸumuzda 90 aracın birden lezbiyen Türk çift tarafından kiralandığını ve o gece bu çiftin düğünü olduÄŸunu öğrendiÄŸim de büyüklerimiz derler ya! “Bir yaşıma daha girdim.“ Sakız, Samos ve ardından Midilli adası. Üçünü karşılaÅŸtırdığımda ağırlık Midilli’den yana basıyor. Nedense bu adaya içimiz ısındı, iki günlük tatilin ardından ayrılmak bir hayli zor geldi. Tatili uzatmak istedik, olanaklarımız sınırlıydı.





Çalışma arkadaÅŸlarıma Midilli’ye gitmekten söz ettim. Aynı harcamayı yaparak Türkiye’de de tatil yapabileceÄŸimizi, ancak Midilli adasına nedense çok gitmek istediÄŸimi söyledim. Kimse gelmez ise tek başıma gitmeye karar vermiÅŸtim. Tülin ve Engin Çetin oÄŸulları Berkin, Nursel ve eÅŸi Dr.Mehmet Cıkla ile tatlı kızları Zeynep ve adaşı büyük Zeynep onun babası Fersan İşbitiren anlaÅŸtık, Cuma gününden çıkacak, Pazar gecesi dönecektik. YaÅŸanan minik aksiliklere karşın Cuma günü saat 16.00’ya gelirken, bir minibüse doluÅŸtuk ve yola koyulduk. Rotamız Eski Foça. Sedat kaptan bizi rüzgar gibi Foça’ya taşıdı. Bu arada Mehmet ile Nursel kendi araçları ile önden giderek bilet iÅŸlemlerini tamamladı ve bizi Foça’da karşıladılar.



Turyol firması umarım küsmez

Üç beÅŸ dakika süren gümrük iÅŸlemlerinin ardından 500 yolcu kapasiteli Turyol firmasına ait Kaptan Åževket İyidere adlı tekneye yerleÅŸtik. Bizimle tekneye binen genç bir çift ile birlikte 11 kiÅŸi, koca teknede beÄŸendiÄŸimiz yerlere oturduk. Bu duruma bir hayli üzüldük ve gelecek yıl Foça-Midilli arasında bu seferlerinden kaldırılabileceÄŸini konuÅŸtuk. GidiÅŸ-Dönüş 20 Euro, yani 40 TL… Ve 2.5 saat süren bir yolculuk. Gelecek yıla kadar ülkemizin ve pek çok insanın da ekonomik durumları düzelir de böyle bir olanak yok olup gitmez. Çünkü, bu durumda Midilli’ye gitmek için Ayvalık üzerinden çıkış yapmak gerekecek ve Ayvalık-Midilli arasında Jale Tur’a ait tekneler 50 Euro bilet fiyatı belirlemiÅŸ bu da 100 TL ediyor. Neyse umarım gelecek sene bunları tartışmayız bile. Teknemiz düdüğünü çalarak ilçe halkını selamladı ve mavi yolculuÄŸumuz baÅŸladı. Teknemiz tam saatinde hareket etti.



Armoni ve güzellikler adası

Hava biraz rüzgarlı ve deniz çalkantılı, buna karşın keyifli bir yolculuk baÅŸladı. YavaÅŸ yavaÅŸ Eski Foça’dan uzaklaÅŸmaya baÅŸladık ve bir süre sonra bu sevimli belde gözle görülmeyecek bir uzaklıkta kaldı. Foça’nın ışıkları belli belirsiz görünürken, Midilli adasının silueti netleÅŸmeye ve adada gelip giden araçları görmeye baÅŸladık. Saat 21.00 civarında Midilli’nin rengarenk ışıklarının eÅŸliÄŸinde limana giriÅŸ yaptık. Yine sorunsuz gümrükten geçiÅŸi tamamladık. Bin 630 kilometrekarelik armoni ve güzellikler dolu bu sevimli adaya adım attık. Adadaki Yunanlı dostumuz Aris bizi motosikletinin üzerinde güler yüzüyle karşıladı. İki taksiye yerleÅŸtik. Aris önde biz arkada çarşının göbeÄŸindeki butik Alkaılos otele yerleÅŸtik. Yaklaşık yüz yıllık bu eski konak kırmızı panjurları, turunç aÄŸaçları ve mis gibi kokan yasemini ile aÄŸustos böceÄŸi sesleri arasında bizi karşıladı. GiriÅŸ iÅŸlemlerinin ardından kendimizi çarşıya attık. Liman içinde kısa bir turun ardından salaÅŸ bir balıkçı lokantasına giderek deniz kıyısındaki masamıza kurulduk ve sipariÅŸlerimizi verdik. Çipura balık, kalamar, ahtapot, ardından Greek salata ve Uzo, iki gün boyunca bize eÅŸlik eden bu benzersiz lezzet. Her ne kadar Doktor Mehmet Cıkla “Türk Rakısı” diye sayıklasa da biz iki gün boyunca Uzo içmekten vazgeçmedik.



Sabaha kadar dans ve müzik

DoÄŸal olarak Mehmet de bu sakızlı Yunan rakısının müdavimi oldu. Karnımızı doyurup, gecenin 24.00’ü geçtiÄŸi saatlerde, bu canlı ÅŸehrin gece yaÅŸamının da çok renkli olduÄŸunu çevre barlardan gelen müzik seslerinden anladık. Müzik sesinin dorukta olduÄŸu Yunanlı gençlerin kendinden geçtiÄŸi bu sevimli ortama bizler de katıldık. Müzik bir yandan, yol yorgunluÄŸu diÄŸer yandan, göz kapakları ağırlaÅŸmaya ve mücadeleye dayanamaz duruma geldiÄŸimizde Mehmet, Nursel, Zeynep ve ben doÄŸru salaÅŸ otelimize gidip odalarımıza yerleÅŸtik. Temiz beyaz çarÅŸaflı yataklara kendimi bırakmadan önce buz gibi suyun altında serinledim. Kesintisiz bir uykunun ardından sabah her günün alışkanlığı olsa gerek yedide ayaktaydım. Yine soÄŸuk bir duÅŸ alıp sokaÄŸa çıktık. Çarşının bir yanından girip öte yanından çıkarken, benim gibi erkenden uyanan Engin Çetin, çoktan ikinci tura baÅŸlamak üzereydi. Birlikte çarşının bir ucundan öteki ucuna yürüdük. Dükkanlarını yeni yeni açmaya baÅŸlayan Midilli esnafı kapılarının önünü temizliyor, vitrinlerini siliyor ve güne hazırlanıyordu. Adanın tek Türk camisi olan Yeni Cami’ye kadar yürüdük. Tek tük açılan dükkanlara girip neler sattıklarını kontrol ettik ve otele dönmeye karar verdik.



Otel iyi, kahvaltı zayıf

Otelin bahçesine girdiğimizde kahvaltının hazır olduğunu ve ekipteki arkadaşların hemen hepsinin kalktığını gördük. Kahvaltıda tam bir hayal kırıklığı yaşadık. Bisküvi, kakaolu kek, minik reçeller, tereyağı ve kahve.
Zeytin ve peynir yok, çay ise sallama. Tatsız bir kahvaltı ettik ve gün ışığından yararlanmak, ayrıca 1.5 günlük hafta sonu tatiline yakalanmamak için çarşı turumuzu baÅŸlattık. Bir uçtan bir uca dolaÅŸarak herkes kendince adadan hatıralar satın aldı. Ellerimizdeki alışveriÅŸ torbalarını otele bıraktıktan sonra, yüzmek için temiz bir plaj arayışına girdik. Aris’in önerdiÄŸi Osmanlı döneminde yapılmış bir kalenin arkasındaki koyda yer alan halk plajına yürüyerek gittik. Halk plajı koy boyunca uzanıyor. Åžemsiye ve ÅŸezlongların da yer aldığı bu halk plajına kiÅŸi başına bizim paramızla 2.40 TL ödedik. ÇeÅŸme’de benzer plajlara onlarca paranın ödendiÄŸini düşündüğümüzde, burada vatandaÅŸa hizmetin ön planda olduÄŸunu gördük. AkÅŸama kadar bu olanaklardan yararlandık ve bol bol yüzdük. AkÅŸama doÄŸru adanın bir bölümünü gezmek amacıyla kiralık otomobil arayışına girdik. Birkaç kiralık araba servisine danıştıktan sonra Efeler isminde ve ortağı bir Aydınlı olan Sotırıs Petrakıs imdadımıza yetiÅŸti ve bize dokuz kiÅŸinin sığacağı bir aracı olduÄŸunu söyledi. AkÅŸam güneÅŸ batmadan yeni güzellikler keÅŸfetmek üzere yola koyulduk.



Deniz Sipahi’nin önerisi: Molivos

Hürriyet Gazetesi Ege Bölgesi Temsilcisi Deniz Sipahi, Fersan İşbitiren’i yolda arayarak adanın kuzeyindeki Molivos antik kentine mutlaka gitmemizi önerdi. İyi ki de önermiÅŸ. GiriÅŸte ışıl ışıl aydınlatılmış kale bizleri selamladı. Sahilde eskinin zeytinyağı fabrikası restore edilmiÅŸ ve günümüzün butik oteli olarak hizmet vermeye baÅŸlamış. Fabrikanın bacası, koyun her yerinden size burada olduÄŸunuzu hatırlatıyor. Molivos’un tam karşısında Ayvacık sahilleri. Molivos’ta büyülendik, “Zaman olsa da burada da bir gece konaklamak ne güzel olurdu“ diye iç geçirdik. Köy içinde kısa bir turun ardından denize hakim sahildeki salaÅŸ lokantalardan birinde ahÅŸap sandalyelere yerleÅŸtik. SipariÅŸlerimizi verdik. Fersan deniz çipurası, Engin,Tülin, Nursel ve ben Yunanistan’ın ÅŸiÅŸ kebabı diye bilinen Sulvaki’den ısmarladık. Büyük Zeynep Napoliten makarna, minik Zeynep tavuk ızgara ve gelsin Uzolar… Yunan müziÄŸi eÅŸliÄŸinde nefis bir akÅŸam yemeÄŸi ve hoÅŸ sohbet ile tadına doyamadığımız Molivos’un renkli ışıklarını geride bıraktık.



Zeytin ağaçları arasında yolculuk

Gece karanlığında Petra köyünün uzun kumsallarını sağımıza alarak, dolunayın aydınlatan ışığı tepemizde, sağlı sollu güzel çam ormanları ve zeytin ağaçlarının eşlik ettiği yolculuk sırasında Kaloni iç körfezinin kıyısından kent merkezine ulaştığımızda saat gece yarısını çoktan geçmişti. Günün ve yol yorgunluğunun ardından herkes odalarına çekilirken, ertesi günün programını hızlı bir şekilde ayarlamıştık bile. Pazar günü erkenden kalkacak, kahvaltı edecek ve Kaloni iç körfezinin kuzey ucunda yer alan Nyifida plajına gedecektik. Gelin görün ki, yolda okuduğumuz bir levhanın yanlış yönlendirmesi sonucunda, doğanın yeşil ile sonsuz mavinin tonlarıyla harikalar yarattığı bir koyda bulduk kendimizi. Tarti, yaklaşık bir kilometrelik sahili, bir eldeki parmakları geçmeyecek sayıda kırmızı kiremitli evleri, altın sarısı kumları, cildi yakan güneşi ve koyun girişindeki kayalıkları ile buyur etti bizi gün boyunca. Sahilde salaş bir lokantanın masalarında yer bulduk. Ağırlıklı olarak yerel halkın yararlandığı Tarti koyunda soğuk biramızı yudumladık. Denizin dibinin göründüğü serin sularında kulaç attık, koyun girişindeki kayalıklara kadar yüzüp, kendimizi kayaların tepesinden sulara bıraktık.



Yazımı Uzo içerek yazdım

Dönüş yolculuÄŸunun baÅŸlayacağı bu son günde saatler bizimle yarıştığından pes edip birkaç yer daha görmek istedik. Koloni körfezinin kıyısından Midilli merkezine kadar uzandık. Valizlerimizi otelden alıp, gümrükte güvenli bir yere bıraktık. İlk gün geldiÄŸimiz halk plajına gidip teknemizin kalkış saati olan 21.00’e kadar minik alışveriÅŸler yapıp karnımızı doyurduk. Kısa ama sıcak anılar ile dolu bu yolculukların en zor bölümüne geldik. Gümrüğe giriÅŸ yaptık, gidip gelecek yeni yolcular çıkmadığı için iki gün boyunca bizi limanda bekleyen teknemize yerleÅŸtik. İki gün boyunca özlemini çektiÄŸimiz sıcak demlenmiÅŸ çayları yudumlarken, teknemiz Midilli limanından demir almaya baÅŸladı. Biz ayrılırken, kent yeni bir geceye adım atıyor, rengarenk ışıklar birer birer yanıyor ve akÅŸam silueti gündüzün yakıcı güneÅŸini unutturup yeni bir canlılığın iÅŸaretlerini vermeye baÅŸlıyordu. Ağır ağır limandan uzaklaÅŸan teknemiz Foça’ya doÄŸru yol alırken, gök kubbede ışıl ışıl yanan Dolunay bize yol boyunca eÅŸlik ediyordu. Unutulmayacak anıların yer aldığı bu sıcak bakışlı, güler yüzlü insanların yaÅŸadığı Midilli adası ile ilgili kaleme almaya çalıştığım bu yazımda üçüncü kadehimi fon dipleyip yeni gezilere yelken açmak için, internet üzerinde çoktan bir arayışa girmiÅŸtim bile…















































































Işık Teoman

isikteoman@gmail.com



5 AÄŸustos 2010 PerÅŸembe / 4132 okunma



"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...