VUVUZELA KİMİN İÇİN ÖTÜYOR?
Vuvuzela, flemenko sesli mistik bir fırtına gibi ötüyor. Kimilerine göre, izdüşümlerine eğilen ve yaşamı betimleyen erotik bir ses. Sanki 60 santimlik gövdesinde başka bir geleceği ve hayatı taşıyor. Vuvuzela kimin için ötüyor? Üstüne alan yok. Zaten vatandaşın merak edecek hali de yok. Ok yaydan fırladı. Vatandaş ağzına kadar dert küpü. Sözün bittiği yerdeyiz. Obama, terörle mücadeleye desteğini tekrarladı da içimiz biraz rahatladı. Yine de herkes birbirinden ödünç söz istiyor. “Yapacak bir şey yok” lafı içimize kasten işlenmiş. Deliliğin dehlizlerinde yuvarlanıyoruz. Anlık istihbarat bir başlasa, üçlü mekanizmaya dördüncü aranmayacak. Uzmanlar sorumluluğu, vuvuzela’yı küçük bir operasyonla zurnaya çeviren Hüsnü Şenlendirici’ye yüklüyor. Çünkü bir kısım vatandaşlarımız eski Yunan filozofları gibi vuvuzela’nın boyutu hakkında kafa yoruyor. Bu durum, gönüllülük esasına dayalı olarak demokratik bir ortamda sevişmek isteyenleri, en az 3 adet çocuk yapmaktan alıkoyuyor. Bir nevi, sevişmeye eksik teşebbüs…
Vuvuzela ötüyor… O, çok özel anlamlar içeren ve çok özel insanların öttürdüğü bir düdük. Sesi, insanın doğrudan içine dokunuyor. Ancak, tam olarak kime ve hangi organına dokunduğunu anlayamıyoruz. Empati kurmakta güçlük çeken zurnacıların da, vuvuzelacıları anlayacağını sanmıyoruz. Öyle sessiz, öyle umursamaz seyrediyoruz ki... Umursamazlık, bir ahtapotun kolları gibi sarmış dört yanımızı. Başka bir şey yapamadığımız için de utanmıyoruz. Bilakis ortaya karışık bir şiir söyleyip, hüngürdeşiyoruz. Esasen, uluslar arası hukuk çerçevesinde öttürülmeyen vuvuzela, bir gün öttürenin başını ağrıtabilir. Bilakis, bu mereti milli mutabakatla öttürmelidir. Ayrıca, insanlar ilkel şeylere neden üfler? Çünkü dudaklarımız en hassas organımız. Dudak yalama alışkanlığı olanlar, dünyalık düşüncelerden uzaklaşıp bir türlü huşua ulaşamıyor. Giderek, organik bir yakınlık duymaya başlıyoruz. Zurnada olmayan peşrev, vuvuzela da olabiliyor. Bizim gibi kapalı toplumlarda iletişimin yükünü vuvuzela çekiyor. İnsanlar, onun gücünü seviyor. Desibeli, “12 Eylül”de ne olur belli değil. Belli olan şey, 100 desibelin üzerinde ses yayan vuvuzela’nın haram olduğu. Şimdi tek bir şart var. Sorgulamayacaksın. Öttüreceksin. Kayıtsız şartsız öttüreceksin!
Vuvuzela ötüyor… Hava sıcak, ortam gergin, öttürmek zor. Uyurken başlarını tutanlar dahil kimse rahatsız olmuyor. Kişi başına düşen tüketici borcu 2 bin TL ye yaklaşmış. Kimse uyanmıyor, uyarılmıyor. Her 3 öğrenciden biri aç. Aç karnına nasıl uyunabildiği araştırılıyor. Sanki vuvuzela’nın kötü etkisinden korunmak amacıyla, kamuoyuna sakinleştirici enjekte edilmiş. Bu nedenle, özellikle gençler uyurken düşünüyormuş gibi yapıyor. 1000 türlü şey var akıllarında. 999’u yeni trend terasta öpüşmek. Haydi gençler ve de genç kalanlar! Birinci vazifeniz trendleri yerine getirmektir. Çünkü insan yaşamında sadece üç şeyle karşılaşır. Flüt gibi bir şey, zurna gibi bir şey, vuvuzela gibi bir şey... Full stop. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana vuvuzela az…
AZY
|