ORUÇLUYUM, ORUÇLUYUZ…
Kasabanın çarşısındaki dükkanların birinden top gibi biri sokağa fırladı. Şöyle bir silkelendi doğrulurken dükkana doğru bağırmaya başladı.
“Sizlerr, yalancı dindarlar. Oruçluyum der başkalarına çamur atarsınız. Asıl oruçlu benim. Hiç bir yıl aksatmadım.”
Karanlık dükkanın kapısından bir kişi göründü.
“Hadi oradan yalancı. Asıl oruçlu benim. Senin nasıl oruç tuttuğunu biliriz biz.”
“Nasıl tutarmışım? Senin gibi, top patlamadan orucumu bozmam ben” (Rivayete göre, aaa top patladı der orucunu 10-15 dakika önce bozarmış)
Kapıdaki, bunu duyunca balıklama atladı üstüne. Yerlerde yuvarlanmaya başladılar. O sırada onları izleyenler ayırmaya davrandılar, ama yumruk yiyince onlar da yuvarlanmaya başladılar.
“Kim daha oruçluymuş göstereceğim şimdi. Oruç tutmayı senden mi öğreneceğim.”
Acilen çağırılan polis, düdüğünü öttüre öttüre yaklaştı.
“Durun, ayrılın. Hepimiz oruçluyuz. Bak ben de oruçluyum, bir de çalışıyorum. Düdüğü bile doğru öttüremedim. Dağılın, alırım copu elime.”
Sanki hiç duymamış gibi devam ettiler. Oruç, oruç diye söylenmeleri dalga dalga yayılıyordu. Polis, bir ekibi yardıma çağırdı.
“Çabuk gelin. Oruç kavgası”
“Amirim, biz de burada oruç tartışmasını ayırmaya çalışıyoruz. Bu kaçıncı kavga. Arkadaşlar da oruçlu. Sinirlerimiz laçka oldu.
Sokağın başından bağrışmalar, çığlıklar duyuldu. Kadınlar geliyordu. Polislerin etrafını çevirdiler. Birkaç tanesi, erkeklerin kollarından, bacaklarından çekiyorlardı.
“Erkeklerimizi oruçlu oruçlu bir de coplayacaklar.”
Polisler kadınlardan kurtulmaya çalışırken, bir tanesi ensesinden tutup kaldırdığı çocuğun elindeki taşları görünce tepesi attı.
“Ah şu yasalar olmasa gösterirdim sana. Beni oruçlu oruçlu günaha sokacaksınız.”
Çocuklar kurtulmaya çalışırken:
“Polis amca vallahi oruçluyum, bırak beni” diye yalvarıyorlardı.
Telsizden gelen tok ses polisi hazır ola geçirdi.
“Ne oluyor orada. Ne biçim insanlar bunlar. Ne ramazan ne oruç bilirler.”
“Oruçlular kapıştı Kaymakamım. Yatıştırmaya çalışıyoruz”
“Yalnız onlar mı oruçlu be. Tövbe tövbe ağzımdan kötü bir laf çıkacak şimdi. Dağıtın ortalığı”
Kadınlar kaymakamı duyunca başladılar bağırmaya.
“Kaymakam buraya, kaymakam buraya.”
Polis copu gösterdi “ Kaymakam gelmeden yiyeceksiniz birkaç tane de akıllanacaksınız. Kaymakam niye gelecekmiş?”
“Söz vermişlerdi ya, hani Ramazanda paket, koli dağıtacaklar, iftar çadırı kuracaklardı. Kaç gün oldu hiçbir hareket yok. Oruçluyuz hepimiz. İftara ne pişirelim diye düşünüyoruz bütün gün.”
Olayı uzaktan izleyen iki yaşlı kafalarını salladılar. Her Ramazan aynı terane. Oruç sendromu. Parmakları sigaradan sararmış olanı “Bak ben kaç yaşındayım. Hiç bıraktım mı orucumu?”
Zayıf olanı içinden “senin ne olduğunu iyi bilirim, söyletme beni. Daha düne kadar kırdığın cevizlerin sayısı az değil.”Hemen ekledi:
“Ben de çok şükür hiç aksatmadım bu güne kadar.”
Öteki içinden “At bakalım desteksiz. Senin gençliğini gördüm ben. Şimdi,güya mümin oldun. Oruç tutuyorsun.”
Biraz sonra hepsi dağıldılar. Çocuklar oynamaya, kadınlar mutfaklara, erkekler kahvelere gittiler. İftara şunun şurasında iki saat kalmıştı. Oruç tutarak sevaba giriyorlar günahlarını da affettiriyorlardı. Çok şükür.
|