Bayram Sofralarımız
Bizim bayram sofralarımızda yok yoktur!
Baba sülalemin bayram adabına göre yaşadım bütün bayramlarımı. Annem, bir Akdeniz kızı olarak daha esnek bir bayram seramonisiyle yetişmiş olup, evlendikten sonra Selanik kökenli babaannemin düsturunu benimseyip dede ocağımın adetlerini idame ettirmiştir.
Bizim evde "bayram yemeği," çocukluğumdan bu yana dini bayramların birinci günü kurulan sofranın adıdır. Sabahtan on ile oniki saatleri arasında, kahvaltıyla öğle yemeği ortası, ortalama olmaktan çok uzak, oldukça abartılı özel bir yemektir bizim bayram yemeklerimiz.
Bayramların diğer günlerden farkını ortaya koymak istercesine günler öncesinden başlar hazırlıklar. Annemin olmazsa olmazı kalem inceliğindeki yaprak ve lahana sarması, biber dolması, illa da ıspanaklı tepsi böreği bayram sofralarımızın vazgeçilmezleridir. Bunun yanı sıra kendi mayaladığı cevizli lokum dediğimiz tarçın, zeytinyağ, ceviz ve susam karışımıyla dolama şekli verilen ekmekleri, bayram sofralarımızın demirbaşı sayılır. Cevizli ekmeğin zeytin ve bayram kavurması ile yakaladığı lezzeti buradan aktarabilmek sanırım mümkün değil.
Bizim ailede bayram kavurması sofranın olmazsa olmazıdır, sadece Kurban Bayramı'nda değil, Ramazan Bayramı'nda da mutlaka yapılır. Bayram sofrasında, kavurmanın yumuşak yada sert oluşu, yağlı yağsız oluşu, kurbanın kart yada körpe oluşu mutlaka konuşulur ve büyük küçük herkesin görüşü alınır.
Kavurma ve cevizli ekmek her ne kadar bayram sofrasının köşe taşı sayılsa da, dolma, börek, baklava, peynir, zeytin, yumurta, haşlanmış patates, domates, salatalık, biber, bal, reçel, tereyağ çeşitleri de soframızdaki her zamanki yerini almış olurlar...
Bayram telaşesi diye bir deyim vardır ki; bu, eminim bayram öncesi gerçekten çok yorulan büyüklerimizin eski zamanlardaki performansını yansıtan yerinde bir sözdür.
Günümüz telâşelerine benzemezmiş eski bayram hazırlıkları, çocukların üstü başı elde dikilir, baklavalar tepsi tepsi evde açılırmış, bu da yetmez bayramlık badanalar boyalar, halı kilim yıkamalar, buz gibi çivitlenmiş beyaz örtüler, kolalanmış perdeler, fırınlar dolusu hamur işi, börek ve tadımlıklar hepsi kadınların ellerinden geçermiş bayrama günler kala....
Dini bayramlar, büyüklere özgü çocuksu bir oyundur aslında! Neden mi? Anneler ve babalar, çocuklarına kültürel kimliklerini kazandırma çabasıyla aslında kendilerini hoşnut etmenin telaşına düşerler. Onlar da kendi büyüklerinden görmüşlerdir o alışılmış bayram heyecanlarını.
Annemin eski bayramlarda yaptıklarından bu günlere yansıyan, hala pek çok şey var... Bu yaşında, bayram alışverişine çıkmadan mendil (artık kimse kumaş mendil kullanmasa da) çorap almadan arife gününden bayrama geçemez annem. İlla çarşı pazar son gün bile olsa dolaşılacak! Gözleri pek az görse de alıştırdığı lezzetleri mutlaka yapıp, bir gün öncesinden tepsilerle sıralayacak mutfağın köşesinde.
Canım annem öyle heyecanla bekler ki torunlarını, çocuklarını, öyle sevinçli olur ki bayram sabahları...
Evet, evet büyüklerin bayramıdır aslında bütün bayramlar...
Çocuklara öğretilip benimsetilme telaşıyla en çok büyüklerin sevindiği, en çok büyüklerin bekler olduğu özel günlerdir kanaatimce...
Çocukluğumdan bu yana bayram gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki; Bayramlar bizim evde en çok annemi sevindirir. Günler öncesinden başlar hazırlıklarına. Hep bir telaşe, hep bir yetişememe kaygısıyla oradan oraya koşturur durur. Çocukluğumda bize yetiştirmeye çalıştığı üst başı bitirme, ütüleme, eksikleri satın alma heyecanını yaşardı, şimdilerde o kocaman yüreğinde birkaç bayram daha görebilme umudu yeşerttiğini biliyorum...
Nice bayramlara anacığım, bayramınız kutlu olsun...
|