Bayramda aramızda olmayan Foçalılara saygıyla...
Yaprak dökümü demek yeterli mi güneş dökümü insansızlığımıza?
"İt de yaza çıkar ama yediği ayazı bilir" sözü, küresel ısınmanın etkisiyle yaza çıkmak değil, kışa girmek olarak önem kazanacak artık !
"Yaşasın, bu yaz da ölmedik çok şükür" diyeceğiz giderek...
Sıcak bir yaz geçirdik ve hatta yaz uzantısı günler halen devam ediyor diyebilirim. Peki neydi bu yaşadığımız? Böylesi yakıcı ve yıkıcı nasıl bir sıcakla imtihan olduk Tanrım! Sadece Foça'da her gün birkaç kişi göçtü öteye. "Filanca kişinin öğle-ikindi ezanından sonra cenazesi kaldırılacaktır" anonslarını duymadığımız gün yoktu Allahça.
Çoğu yaşlı ve hastaydı ölenlerin, lakin gençler de vardı aralarında. Salt sıcaklar deyip kestirip atmak ne kadar doğru! Trafik kazalarını da görmezden gelmemek gerek. Otomobil, motosiklet ve otobüslerin sebebiyet verdiği ölüm ve yaralanmaları da göz önüne alırsak epeyce fire verilen bir Foça'yla karşı karşıyayız.
Bu geçtiğimiz yaz ölenlerin tam listesini edinmek istedim; önce Esnaf Sanatkarlar Odası'na gittim, öyle ya ölenlerin çoğu esnaf kökenli, bizde böyle bir liste yok dediler Belediye'ye yönlendirdiler. Sonra Belediye'ye mektup yazdım cevap vermediler, ben de kalkıp belediye sağlık birimine gittim, dediler ki; bizde öyle bir liste yok sağlık ocağına gideceksin. Haydi bakalım sağlık ocağına da gittim, orada da dediler ki; Kaymakamlığa, Nüfus Müdürlüğü'ne gitmelisin!
Komik geldi bütün bunlar. Alt tarafı son iki üç ay içinde hakkın rahmetine kavuşan ölümlülerin isimleriydi istediğim. Gören de interpol listesi istiyorum filan sanacak!
Her neyse, her zaman yaptığım gibi tuttuğum notlarımdan yola çıkarak bu yaz ölen, şimdi aramızda olmayan Foçalıları saygıyla anıyorum. Rahmetli Berber Nadir'den, otobüsçü Fahrettin Özkoç'a, Nuray Erdik'den, Aşçı Adem'e, Yenibağarası Muhtarı'ndan Kasap Güner'e ve en son sevgili Balıkçı Arif'imize kadar birçok Foçalı bayramı göremeyecek, aramızda olamayacak. Ben onları bu satırlar ile anmak istedim, ruhları huzur içinde olsun...
(Bu satırları okuyan siz okuyucularım, bu yaz aramızdan ayrılan yakınlarınızın isimlerini yollayabilirseniz saygıyla eklerim buraya.)
Ve yaşam, geride kalanlar için devam ediyor.
Arife suyu dökündük, tatlıları götürdük...
Arife suyu, bayram öncesi yapıla gelen bayram yıkanmasıdır. Kirli ya da temiz herkesin arife günü banyo yapması, eskilerin tabiriyle su dökünmesi gelenektir.
Tatlıları götürmeye gelince; Saray burma, baklava ve börek tepsileri hazırlanıp pişirilmek üzere mahalle fırınına getirilir. Arife günü bütün tatlı ve börekler sırayla pişirilir, tepsisini kapan eve götürür ve sıcak soğuk usulüne göre şerbetini döker.
Bayram tatlıları, bayrama üç dört gün kala yapılmaya başlanır ki, mahalle fırınlarında yığılma olup pişirme aksamasın. Günümüzde herkesin evinde elektrikli fırınlar mevcut fakat; odun ateşiyle pişirme yapan mahalle fırınlarının anlam ve önemi tartışılabilir mi? Odun fırınlarının pişirdiği hamur işlerinin lezzetinden sual olunmaz. Sağlık huzur ve barışın olmadığı yerde lezzeti hisseden duyular da olmaz, herkese lezzetli bayramlar tek dileğimdir.
İyi bayramlar Foça...
Fotoğraf: Foça'da bir mahalle fırını olan Karafırın.
Kişiler: Müşteri, Nafiye Süalp ve Karafırın'ın sahibi Kadriye Şenkaya'nın gelini Figen Şenkaya.
www.ascifok.com
|