YÜZDE YÜZ AŞK
Söylenenler söylendi. Mangalda kül kalmadı. Genellikle ilk üç haberi izleyip, dizilere geçtik. 12 Eylül’de dizi dizi dizildik. Sandık başında yapayalnızdık. Sevgilisi olanla olmayan arasında bir fark yoktu. Sonunda ne "Evet" kazandı, ne de "Hayır". Yüzde yüz aşk kazandı. Çünkü aşk ölmez, yatalak kalır. Çok şükür, tatilini kesmeyip oy kullanmayan seçmenin kafadan zoru olmadığı da kanıtlandı. Rejimin yönü belirlendi. Krallar gitti, kurallar geldi. Aşk’ın yol haritası çizildi. İleri derecede demokratik aşk herkes içindir. Varsa yoksa aşk... Fatmagül'ün suçu hariç hiçbir şey umurumuzda değil. İşsizliğe de, gıda yardımlarına da fena halde alıştık. Kutuplaşmasak iyi olur. Daha fazla sevmemiz gerekiyor. Halkımız kucaklaşmalı ve önüne bakmalıdır. Ancak, “Üç çocuk beni zorlar” diyenler, araya yastık koymalıdır. Ne yazık ki, ayrık diş de moda oldu. Öpüşürken sorun yaşayanlar moralini bozmasın. Aşık kalplere adil düzen geliyor!
Kalbimize doğru açtığımız duygusal tüneller çöktü. Her yedi dakikada bir aşk kazası beklerken, iş kazası oluyor. Taşlar yerine oturuyor. Aşkı ağlak ve melankolik bir şekilde yaşamaya paydos. Bundan böyle ezik değiliz. Daha sevişgen bir Türkiye'ye merhaba! Bu kadar genç bir nüfusa sahip, bu kadar hareketli bir toplumun değişimden sevişmeyi anlaması normal. Aşk ilköğretimde, 50 kişilik sınıflarda ne kadar anlatılabilir ki? Öyle ya da böyle, müsterih olalım. Halkın dediği olur. Egemenlik ulusun; para milyonerlerindir. Ne mutlu bize ki, bu yılın 7 aylık döneminde milyoner sayımız 32 bine çıktı. Ancak, aşk israfına çözüm bulunamadı. Aşk, aşırı kullanımdan dolayı anlamını yitirmekte olan kelimeler arasında yer alırsa şaşırmamalı. Aşk’ı zimmetine geçirenler ve Aşk’a fesat karıştıranlar yüzünden, bütçemizin açığı bir türlü kapanmıyor. Ekonomistler Platformu, “İki yıldır refah artışı yok” dedi. Oysaki karşılıksız çıkan çek sayısı ile karşılıksız aşk sayısı arasındaki doğru orantı bizi yanıltıyor.
Aşk, geliyorum demez. Eğer gelirse, öğle rakısı gibi çarpar insanı. Virüs gibi bir şeydir. Aksesuar olarak kullanılırsa geldiği gibi gidebilir de. 21. yüz yılın icaplarına göre yeniden yapılandırılması halinde, gelir seviyesi 59. sırada olan vatandaşımızın aşk ihtiyacını karşılamak mümkün olabilecektir. Aşkta demokratik özerklik ise fanteziden ibarettir. Daha fazla demokratik aşkın tek reçetesi, Aşkın Kanunu’nu yeniden yazmaktır. O zaman insanlar, “Geçim sıkıntısından değil aşktan kıvranıyorum” numarasına yatamaz. Zaten aşk, kıvırtmaya gelmez. Aşka burun sokulmaz. Akil adamlar, aşka müdahale etmesin. Avrupa Birliği istiyor diye aşkı az, seksi çok bir ülke olamayız. Çünkü işbirliği değil, ilkeli aşktan yanayız. Herkesin aşkı kendine. Helal Aşk Sertifikası olsun, ya da olmasın… Mesele huzur değil mi? Evet’se, paniğe gerek yok. Bir gün nasıl olsa yeniden başlayacak hayat. Ve herkes aşık olacak, aşık ölecek…
|