Bedriye KORKANKORKMAZ
ŞİİR’E MEKTUP
Åžiirle yıllardır birlikteyiz. Åžiir hakkında yazın deÄŸeri taşıyan yazı yazma birikiminden yoksun oluÅŸum beni ÅŸiire mektup yazmaya itti. Böyle bir mektubu oldukça iddialı olan genç ÅŸairlerle yaptığım sohbetin akabinde yazıyorum. Sanatın her dalında olduÄŸu gibi ÅŸiirde de aşırıya kaçmamak ve fazla yüklenmemek gerekiyor sözcüklere. Åžiir, canı sıkılan her insanın can sıkıntısını geçirmek üzere oyalandığı bir uÄŸraÅŸ deÄŸildir, ciddiyet ister her ÅŸeyden önce. Åžiir ne sözcüğe ne de imgeye boyun eÄŸer. Åžiirin bütünlüğüne boyun eÄŸen imgedir, sözcüktür, sözcüklerin anlam ve müziksel bütünlüğüdür... Bunca yıllık ÅŸiirle olan iliÅŸkimde ÅŸiirin sadece ve sadece sabıra boyun eÄŸdiÄŸini gözlemledim. Åžiirde ilk sancı ÅŸairin iç dünyasının derinliklerindeki hareketlilikle baÅŸlar. Sessiz hareketlilik kendisiyle birlikte içsel derinliÄŸin/ derin yapının kozasını oluÅŸturur, usul usul ayıklama sürecini tamamlayarak. Kendi doÄŸal sürecini tamamlayan ÅŸiirsel süreç aidiyet duygusunu benimser. Us ve duygu arasındaki karşılıklı görüş alış veriÅŸi içinde bulur kendini ÅŸiir. Usun sınırlarını aÅŸan ÅŸiir, duygusal olgunluÄŸa, duygusal yoÄŸunluÄŸa ulaÅŸmak için emekler. Åžairin adını ve soyadını taşıma sorumluluÄŸuyla birlikte kendi ayakları üzerinde durur. Gerçek bir ÅŸair içindeki karışıklığın ÅŸiirdeki gerçek karşılığını bulmasını sabırla bekler. Åžair, içsel karışıklığın ancak ve ancak o karışıklılığı aÅŸabilecek güçte bir yaÅŸam ve sanatsal düzeye ulaÅŸtığında ÅŸiirde çözüme kavuÅŸacağını bilir. Gerçekte tek iyi bir ÅŸiir olamayacağı gibi tek bir tanımı da yoktur ÅŸiirinin. Kanımca tanımı yoktur ÅŸiirin. Åžiir, hepimizin ortak yaÅŸamıdır. Okuyucudan okuyucuya ÅŸiirin, ÅŸiirsel derinliÄŸi, ÅŸiirsel anlamı deÄŸiÅŸir. Åžiir, okuyucunun ÅŸairidir. Tam da bu aÅŸamada "ÅŸiirsel sevgi" ile “ÅŸair sevgisinin" inceliklerini algılamalıyız. Åžiirsel sevgi; ÅŸiirsel bilgisinin ve ÅŸiirsel seçiciliÄŸin tarifi yapılmamış toplam gücüdür. Åžair ise yaratıcılığın okyanusuna dalan bir dalgıçtır. Her ÅŸair daldığı ÅŸiir okyanusunda diÄŸer ÅŸairlerin ÅŸiir birikiminden de etkilenir.
Şiir hırsa ve şöhrete yabancıdır. Bu yola sapanlar, şair ile has şiir arasındaki gerçek bağı ortadan kaldırırlar. Her insan gibi şairde şiir de başarılı ve ünlü olmak ister, insani duygu bazında. Şiir, şiirden beslenen şaire/ şairlere gerçek kazanımları hayatında önceleme bilincini verir. Gerçek kazanım/ kazanımların insana sağladığı en büyük ödül üstün insan olma yolundaki uğraşısından eli boş yüzü kara dönmemesidir insanın. Yoksa aldığı ödüllerin sayısı değildir şairin büyüklüğü. Alçak gönüllülüğün ellerinden öpmeyen ve hayır duasını almayan hiçbir sözcük gerçekte has şiirin soyundan değildir. Şiirin soyundan gelen her sözcük insani olanı kucaklar. Nesnelerin yaşamamıza yansıyan gerçek yerini bize gösterir. Yaşam doğurganlığını bedensel ve düşünsel farklılıkla bütünleyen şiir, insana dair farklılıkları ayrıcalık olarak algılayan sessiz dirilişin simgesidir. Yaratıcıktık kavramı üzerinde uzun soluklu düşünmek gerekiyor. Şair, öncelikle ne yaratmak istediğinin ve yarattığı yaratı ile ne gibi farklık yaratacağını bilmelidir. İnsanı merkez almayan düşünce ve duygu duyarlılığına hizmet etmeyen şiir, kendini kendisiyle aldatan bir serüvenin takipçisi olabilir ancak. Şiirin zorluğu, ille de tarif edilemez güzelliği, şairi kendi zengin duygu ve düşün dünyasında çıkardığı yolculuktur. Şairin delilik sınırına yaklaştığı anlarında şiirin büyüsüyle tanışması da bu yüzdendir. Öyle bir şiir yazacaksınız ki, sizden önce ve sizden sonra yazılmış/ yazılacak olan şiirler arasındaki haklı yerini alsın şiiriniz. Ve o destansı şiir/ şiirler arasın da yıllara meydan okuyabilsin.
Åžiirin bu yüzden yüzey yapı ile derin yapı arasında güçlü bir çekiÅŸmesi vardır. Gerçek ÅŸair yüzeysel yapı ile fazla oyalamaz ama acemi bir ÅŸair yüzeysel yapının cazibesinden kendisini kurtaramadığı için derin yapı ile tanışması yıllarını alabilir. Derin yapı ile tanışmayan ÅŸair yüzeyde kalmaya mahkûmdur. Derin yapıya ulaÅŸmak bazı incelikleri ve ciddi ÅŸiir birikimi gerektirir. Yüzey yapı anne ise derin yapı anneannedir. Derin yapıya ulaÅŸmak ortak bir yapıya ulaÅŸmak gibidir. Bir baÅŸka anlatımla bir soy aÄŸacının izini sürmeye benziyor bu. AraÅŸtırma, sabır, incelik, doÄŸru yöntem... En önemlisi de iyi bir ÅŸiirin ulaÅŸmak istediÄŸi mertebe: daha büyük bir yalnızlıktır. Gerçek ÅŸiir, geçmiÅŸin geleceÄŸidir. Kendi doÄŸurmadığı çocukları doÄŸurmak, doÄŸacak olanlara da gebe kalmaktır. Dilin esrarengiz hücrelerinde düşünce deÄŸeri taşıyan sözcükleri depolayan ÅŸiir, görüş derinliÄŸiyle hayatın özünü kavrar. Bu kavrayış düz yazının ÅŸiirle tanışmasıyla baÅŸlar. Mis gibi kokan dizeler ÅŸiirin canlılığının simgesidir. Åžiir iç dünyamızın sözcüklerle hipnozudur. Sistemin dayattığı sıkışık deÄŸerlerin yükünden bizi kurtarır. Duygularımızla yüzleÅŸtirir, kendi gerçeÄŸimizle tanıştırır bizi. Åžiir, çocuÄŸudur ÅŸairin. Åžiirin ÅŸairini yansıtması doÄŸaldır. Kalıcı ve sorgulayan ÅŸiir, okuyucuya ÅŸairini unutturur. Åžiir, ÅŸairini unutturduÄŸu sürece okuyucunun yüreÄŸinde ÅŸairini ölümsüzleÅŸtirir. Åžiirin anlamı ve çekirdeÄŸi sayılan imgeye tutkuyla baÄŸlanan ÅŸair, aynı tutkuyla ÅŸiirinin, daha iyi bir dünya kurma özleminin heyecanını da duyumsatmalıdır okuruna. Åžiir, ÅŸairin günah çıkarttığı, Tanrı’sıdır. Åžiir, genel duygulardan, ayrıcalıklı duyguları imgelem zenginliÄŸi, düşünce ve bilgi derinliÄŸiyle ön plana çıkarır. İnsan kendisi olduÄŸu sürece insanlığın bir parçasıdır. Bir sanatçının yaÅŸarken ölmesi kendisini tüketmesiyle baÅŸlayan bir süreçtir. Kendini tüketen bir sanatçı (kiÅŸilik olarak) yaÅŸayan eser yaratamaz. KiÅŸiliÄŸiyle kendisini kazanan bir sanatçı içinde bulunduÄŸu her koÅŸulda gerçek sanat eseri/ eserleri yaratır. Ben, ÅŸiire ebeveyn rolü çizmiyor, ÅŸiirin ödüllendiren ya da cezalandıran bir sözcükler jürisi olduÄŸundan da söz etmiyorum. Ben, ÅŸiirin insan sevgisi ile ÅŸiir sorumluluÄŸun bir sentezi olduÄŸunu anlatmaya çalışıyorum sadece. Korkunun sınırladığı, kiÅŸisel hırsların zirveye taşındığı sevgiden söz etmiyorum. Asla! DoÄŸru ve güzel olanı yapmak için ÅŸairin ihtiyacı olan emeÄŸe dayalı gerçek sevgiden ve gerçek ÅŸiir işçiliÄŸinden söz ediyorum.
Şiir, kendi sesiyle konuşur şairiyle. Aklını da duygularını da bu aşamada huzura kavuşturur şairin. Şiir, şairine ne yapmak istiyorsa onu yapmasını öğretir. Hayatımızı belli beklentilere boğmadan, her koşulda belli sonuçlar almaya kendimizi şartlandırmadan yaşamakla ancak ve ancak kendimizi özgürleştirebileceğimizi bize söyleyen en önemlisi bizi bu gerçeğin bir parçası yapandır şiir. Yani: şairini, okuyucusunu , özgürleştirmesidir, şiirin büyüklüğü ve yaşam karşısındaki toplam gücü.
07 Mayıs 2009 Mersin
İlk Yayım: lacivert, Åžiir’e Mektup Eylül-Ekim 2010.Sayfa:.77-78.
Bedriye KORKANKORKMAZ
"Bedriye KORKANKORKMAZ" bütün yazıları için tıklayın...
Åžiirle yıllardır birlikteyiz. Åžiir hakkında yazın deÄŸeri taşıyan yazı yazma birikiminden yoksun oluÅŸum beni ÅŸiire mektup yazmaya itti. Böyle bir mektubu oldukça iddialı olan genç ÅŸairlerle yaptığım sohbetin akabinde yazıyorum. Sanatın her dalında olduÄŸu gibi ÅŸiirde de aşırıya kaçmamak ve fazla yüklenmemek gerekiyor sözcüklere. Åžiir, canı sıkılan her insanın can sıkıntısını geçirmek üzere oyalandığı bir uÄŸraÅŸ deÄŸildir, ciddiyet ister her ÅŸeyden önce. Åžiir ne sözcüğe ne de imgeye boyun eÄŸer. Åžiirin bütünlüğüne boyun eÄŸen imgedir, sözcüktür, sözcüklerin anlam ve müziksel bütünlüğüdür... Bunca yıllık ÅŸiirle olan iliÅŸkimde ÅŸiirin sadece ve sadece sabıra boyun eÄŸdiÄŸini gözlemledim. Åžiirde ilk sancı ÅŸairin iç dünyasının derinliklerindeki hareketlilikle baÅŸlar. Sessiz hareketlilik kendisiyle birlikte içsel derinliÄŸin/ derin yapının kozasını oluÅŸturur, usul usul ayıklama sürecini tamamlayarak. Kendi doÄŸal sürecini tamamlayan ÅŸiirsel süreç aidiyet duygusunu benimser. Us ve duygu arasındaki karşılıklı görüş alış veriÅŸi içinde bulur kendini ÅŸiir. Usun sınırlarını aÅŸan ÅŸiir, duygusal olgunluÄŸa, duygusal yoÄŸunluÄŸa ulaÅŸmak için emekler. Åžairin adını ve soyadını taşıma sorumluluÄŸuyla birlikte kendi ayakları üzerinde durur. Gerçek bir ÅŸair içindeki karışıklığın ÅŸiirdeki gerçek karşılığını bulmasını sabırla bekler. Åžair, içsel karışıklığın ancak ve ancak o karışıklılığı aÅŸabilecek güçte bir yaÅŸam ve sanatsal düzeye ulaÅŸtığında ÅŸiirde çözüme kavuÅŸacağını bilir. Gerçekte tek iyi bir ÅŸiir olamayacağı gibi tek bir tanımı da yoktur ÅŸiirinin. Kanımca tanımı yoktur ÅŸiirin. Åžiir, hepimizin ortak yaÅŸamıdır. Okuyucudan okuyucuya ÅŸiirin, ÅŸiirsel derinliÄŸi, ÅŸiirsel anlamı deÄŸiÅŸir. Åžiir, okuyucunun ÅŸairidir. Tam da bu aÅŸamada "ÅŸiirsel sevgi" ile “ÅŸair sevgisinin" inceliklerini algılamalıyız. Åžiirsel sevgi; ÅŸiirsel bilgisinin ve ÅŸiirsel seçiciliÄŸin tarifi yapılmamış toplam gücüdür. Åžair ise yaratıcılığın okyanusuna dalan bir dalgıçtır. Her ÅŸair daldığı ÅŸiir okyanusunda diÄŸer ÅŸairlerin ÅŸiir birikiminden de etkilenir.
Şiir hırsa ve şöhrete yabancıdır. Bu yola sapanlar, şair ile has şiir arasındaki gerçek bağı ortadan kaldırırlar. Her insan gibi şairde şiir de başarılı ve ünlü olmak ister, insani duygu bazında. Şiir, şiirden beslenen şaire/ şairlere gerçek kazanımları hayatında önceleme bilincini verir. Gerçek kazanım/ kazanımların insana sağladığı en büyük ödül üstün insan olma yolundaki uğraşısından eli boş yüzü kara dönmemesidir insanın. Yoksa aldığı ödüllerin sayısı değildir şairin büyüklüğü. Alçak gönüllülüğün ellerinden öpmeyen ve hayır duasını almayan hiçbir sözcük gerçekte has şiirin soyundan değildir. Şiirin soyundan gelen her sözcük insani olanı kucaklar. Nesnelerin yaşamamıza yansıyan gerçek yerini bize gösterir. Yaşam doğurganlığını bedensel ve düşünsel farklılıkla bütünleyen şiir, insana dair farklılıkları ayrıcalık olarak algılayan sessiz dirilişin simgesidir. Yaratıcıktık kavramı üzerinde uzun soluklu düşünmek gerekiyor. Şair, öncelikle ne yaratmak istediğinin ve yarattığı yaratı ile ne gibi farklık yaratacağını bilmelidir. İnsanı merkez almayan düşünce ve duygu duyarlılığına hizmet etmeyen şiir, kendini kendisiyle aldatan bir serüvenin takipçisi olabilir ancak. Şiirin zorluğu, ille de tarif edilemez güzelliği, şairi kendi zengin duygu ve düşün dünyasında çıkardığı yolculuktur. Şairin delilik sınırına yaklaştığı anlarında şiirin büyüsüyle tanışması da bu yüzdendir. Öyle bir şiir yazacaksınız ki, sizden önce ve sizden sonra yazılmış/ yazılacak olan şiirler arasındaki haklı yerini alsın şiiriniz. Ve o destansı şiir/ şiirler arasın da yıllara meydan okuyabilsin.
Åžiirin bu yüzden yüzey yapı ile derin yapı arasında güçlü bir çekiÅŸmesi vardır. Gerçek ÅŸair yüzeysel yapı ile fazla oyalamaz ama acemi bir ÅŸair yüzeysel yapının cazibesinden kendisini kurtaramadığı için derin yapı ile tanışması yıllarını alabilir. Derin yapı ile tanışmayan ÅŸair yüzeyde kalmaya mahkûmdur. Derin yapıya ulaÅŸmak bazı incelikleri ve ciddi ÅŸiir birikimi gerektirir. Yüzey yapı anne ise derin yapı anneannedir. Derin yapıya ulaÅŸmak ortak bir yapıya ulaÅŸmak gibidir. Bir baÅŸka anlatımla bir soy aÄŸacının izini sürmeye benziyor bu. AraÅŸtırma, sabır, incelik, doÄŸru yöntem... En önemlisi de iyi bir ÅŸiirin ulaÅŸmak istediÄŸi mertebe: daha büyük bir yalnızlıktır. Gerçek ÅŸiir, geçmiÅŸin geleceÄŸidir. Kendi doÄŸurmadığı çocukları doÄŸurmak, doÄŸacak olanlara da gebe kalmaktır. Dilin esrarengiz hücrelerinde düşünce deÄŸeri taşıyan sözcükleri depolayan ÅŸiir, görüş derinliÄŸiyle hayatın özünü kavrar. Bu kavrayış düz yazının ÅŸiirle tanışmasıyla baÅŸlar. Mis gibi kokan dizeler ÅŸiirin canlılığının simgesidir. Åžiir iç dünyamızın sözcüklerle hipnozudur. Sistemin dayattığı sıkışık deÄŸerlerin yükünden bizi kurtarır. Duygularımızla yüzleÅŸtirir, kendi gerçeÄŸimizle tanıştırır bizi. Åžiir, çocuÄŸudur ÅŸairin. Åžiirin ÅŸairini yansıtması doÄŸaldır. Kalıcı ve sorgulayan ÅŸiir, okuyucuya ÅŸairini unutturur. Åžiir, ÅŸairini unutturduÄŸu sürece okuyucunun yüreÄŸinde ÅŸairini ölümsüzleÅŸtirir. Åžiirin anlamı ve çekirdeÄŸi sayılan imgeye tutkuyla baÄŸlanan ÅŸair, aynı tutkuyla ÅŸiirinin, daha iyi bir dünya kurma özleminin heyecanını da duyumsatmalıdır okuruna. Åžiir, ÅŸairin günah çıkarttığı, Tanrı’sıdır. Åžiir, genel duygulardan, ayrıcalıklı duyguları imgelem zenginliÄŸi, düşünce ve bilgi derinliÄŸiyle ön plana çıkarır. İnsan kendisi olduÄŸu sürece insanlığın bir parçasıdır. Bir sanatçının yaÅŸarken ölmesi kendisini tüketmesiyle baÅŸlayan bir süreçtir. Kendini tüketen bir sanatçı (kiÅŸilik olarak) yaÅŸayan eser yaratamaz. KiÅŸiliÄŸiyle kendisini kazanan bir sanatçı içinde bulunduÄŸu her koÅŸulda gerçek sanat eseri/ eserleri yaratır. Ben, ÅŸiire ebeveyn rolü çizmiyor, ÅŸiirin ödüllendiren ya da cezalandıran bir sözcükler jürisi olduÄŸundan da söz etmiyorum. Ben, ÅŸiirin insan sevgisi ile ÅŸiir sorumluluÄŸun bir sentezi olduÄŸunu anlatmaya çalışıyorum sadece. Korkunun sınırladığı, kiÅŸisel hırsların zirveye taşındığı sevgiden söz etmiyorum. Asla! DoÄŸru ve güzel olanı yapmak için ÅŸairin ihtiyacı olan emeÄŸe dayalı gerçek sevgiden ve gerçek ÅŸiir işçiliÄŸinden söz ediyorum.
Şiir, kendi sesiyle konuşur şairiyle. Aklını da duygularını da bu aşamada huzura kavuşturur şairin. Şiir, şairine ne yapmak istiyorsa onu yapmasını öğretir. Hayatımızı belli beklentilere boğmadan, her koşulda belli sonuçlar almaya kendimizi şartlandırmadan yaşamakla ancak ve ancak kendimizi özgürleştirebileceğimizi bize söyleyen en önemlisi bizi bu gerçeğin bir parçası yapandır şiir. Yani: şairini, okuyucusunu , özgürleştirmesidir, şiirin büyüklüğü ve yaşam karşısındaki toplam gücü.
07 Mayıs 2009 Mersin
İlk Yayım: lacivert, Åžiir’e Mektup Eylül-Ekim 2010.Sayfa:.77-78.
Bedriye KORKANKORKMAZ
"Bedriye KORKANKORKMAZ" bütün yazıları için tıklayın...
