Foça Restoran'da lezzete ilişmek
Son zamanlarda, misafirlerimizi Foça Restoran’a götürüyoruz... Damağımıza iyi gelen gerçek Ege lezzetlerini tadıp, Ege Denizi’nin taze deniz ürünleriyle şımardığımız Küçükdeniz’in Foça Restoran’ında, bir sonbahar akşamındayız. Havada çiğ kokusu, denizde binbir ışıltı, karşı kıyı yürek kulacı…
Ben hiçbir şeyin, moda deyimle çakmasını sevmiyorum, illa da aslı esası olacak. Dün gece Foça Restoran’da damağımı ve burun kanallarımı çıldırtan bir deniz çipurası yedim. Tanrım, o ne lezzetti öyle; kaya barbunu, sardalye, topan kefal yemekten deniz çipurasının tadını unutmuşum...
Hay bin kunduz! Benzer mi Ege deniz çipurası başka bir balığa diyecektim lüfer düştü yüreğime, lüferin hakkını saklı tutuyorum ki; o tartışmasız İstanbul – Marmara şehzadesidir. Yeri geldi anmadan durur muyum? 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Bursa’daydık neydi o lüferin azameti, kokusu ve “ye beni kokla beni” diyen kışkırtıcılığı... Deniz çipurası ve lüfer arasında nasıl bir benzerlik kurduysam ki evet kesinlikle, kokusuyla ikisi de damağı burun kanallarından geçerek gıdıklıyor, ikisi için de şapka çıkarıyorum yine.
Fikir Sahibi Damaklar’ın ülke çapına ve hatta Avrupa’ya yayılan “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” kampanyasına istinaden, “Foça, Deniz Çipurasına Hasret Kalmasın” diye bir kampanya başlatasım geliyor!
“Foça, Deniz Çipurasına Hasret Kalmasın.”
Veya
“Ege, Deniz Çipurasına Hasret Kalmasın.”
İyi ve güzel şeyleri kim sevmez, insanoğlu hep daha iyiyi hep daha güzeli keşfetme dürtüsüyle yaşıyorken daha azına razı olabilir mi? Pek belli etmesem de geçireceğimiz sayılı anları tesadüflerin eline bırakmaktan imtina eden bir seçicilik içindeyim. Seviyorum iyi şeyleri ve fark ediyorum güzellikleri…
Foça Restoran’da her zaman taze tatlı ot salataları bulabilirsiniz; Cibes, hardal ve brokoli üzerine kurutulmuş kekikli domates dilimleri hoş aromasıyla pek yakışmıştı. Sarmısak, limon ve zeytinyağı ile tatlandırılmış bir ot tabağında seveceğiniz yeşilliklerin arz-ı endamı ne güzel. Ot ordövr, deniz ürünleri ve acılı meze gibi keskin tatlar arasında geçiş sağladığından masada eksik edilmemeli. Balık restoranı olsun, diğer bütün lokanta ve yemek evleri olsun hepsinin bana göre en büyük eksiği ot salataları ve ot yemeklerinin yetersizliği.
Oysa ki, sızma zeytinyağında parlayan az haşlanmış yemyeşil ot salataları Ege Mutfağı'nın özenilesi ayrıcalığıdır. Otları ihmal etmek, özgün Ege Mutfağı'na büyük bir darbedir. Gelen misafir yerel mutfağın işaretlerini görmek istiyor, bu isteğe cevap vermek gerekir diye düşünüyorum.
Kamil, masamıza adına “eroin” dedikleri bir meze getirdi. Alev alev yakan, acı, ekşi, keskin mi keskin, sert bir tat bu yoğurt üstü kızarmış kırmızı biber. Kızgın damdaki kedi gibi bir şey. Kırmızı acı biberler irice doğranıp zeytinyağında kızartılmış ve kesme yoğurt üzerine boca edilmiş. İnsanın saçını başını diken diken eden, soğuğa rağmen terleten bir meze. Sivri ve çılgın bir yanınız yoksa denememelisiniz.
Hayat, acı ve tatlılarla iniş ve çıkışlarla hep bir arada aynı anda harmanlanıyor. Lezzettiniz daim olsun...
www.ascifok.com
