”ÅžAİR-ÜS SAGİR” SÜLEYMAN EL-İSA’YA KASİDE / Nuri SAÄžALTICI
Nuri SAÄžALTICI

Nuri SAÄžALTICI

”ÅžAİR-ÜS SAGİR” SÜLEYMAN EL-İSA’YA KASİDE




I

Tutkudur sırrı genç kalmanın bir sevgilinin penceresinden
Ayrılıktı yücelten Leyla’yı, o büyük özlemdi Mecnun’u mecnun eden.

Cüzzamlı bir gizemdir Antakya Kharon’dan beri
Bir ucu cennetse ÅŸehrin boydan boya, bir ucu da cehennem.

Kimlere yar olmadı daÄŸları Antakya’nın kimlere,
Saint Simon, Saint Pierre ve Cemil Hayek ahvalinden

Asasıyla yardı Akdeniz’i Musa bu sahilde, SamandaÄŸ’da,
İsa’nın nefesi karıştı Ali ve Muhammed’inkine birden.

Bundandır kardeşliği bu şehirde yetmiş iki milletin
Ne mazlum vardır kitabında bu güzel şehrin ne zulmeden.

Halis sevgidir Habib-ün Neccar, sokaklar daraldıkça gönlüm ferahlar
Umuttur, umuda açılır; her kapısı ayrı bir din, ayrı bir erdem.

II

CoÅŸtu Asi yine ey ÅŸairim, geldin diye o coÅŸkun sevginle
“Åžair-üs sagirsin” Antakya’da ve hâlâ o çocuksun Asi’de yüzen

Genç yaşta ermişsin sırrına bu karmaşık dünyanın
Sermestsin Ömer Hayam’ın ÅŸarabından ya da hâlâ ayık bir rubaiden.

İmr-ül Kays ile yarışır ÅŸiirin, Suk-ı Ukaz’da Anter’le hatta
Çıkıp gelmiş çocukluğun yine bir baharla o gazelden.

Kanın karışmış Asi’ye boz bulanık, sevdalı
Yangınlarda sessizce kanar yüreğin, tek sitem etmeden.

Bilirim kahrını ben de özlemin, kimsesizliğin
İhanet puştluğu acılardır insanı insan eden.

Minnettarız küçük şair, mahcubuz biraz da sana
Sevginle arındık geç de olsa eski nankörlüğümüzden.

64’te gelmiÅŸsin köyüne telaÅŸlı, ürkek ve ÅŸaÅŸkın.
Bağışla karşılayamadım diye seni, o zaman bebektim ben.

45 yıl sonra tanıştık anadilim gibi sıcak DimaÅŸk’ta
Karışık bir hüzünle doldu yüreğim ayrılırken evinden.

Nazım’la, buluÅŸtum, Neruda’yla Moskova’da sayende
Ruhlarımız karıştı Asi’ye, kalkıp Hazar Denizi’nden.

Muallakat-ı Seba’dır Antakya ÅŸiirlerin kalbimde
Sun bize sözcüklerin büyüsünü “El-Hanin” dolu yüreÄŸinden.

İstanbul sevdanı anlat bana, Pierre Loti sevgisini
Nazım’ın sımsıcak öfkesini akÅŸamları Eyüp Tepesi’nden.

Florya’da sonsuzluktun, Ayasofya’da efsunlu ÅŸiir
Bazen bir dost eli sımsıcak, bazen de kavga adamı bilmeden.

Üzülme şairim, bir damladır insan ömrü okyanusta;
Ne erken gelmişiz bu dünyaya ne de geç bu yüzden.

III

Ah şairim! Hep talihsizim ben, görüyorsun bu konuda;
Hep geç tanırım güzel insanları, ve bunun ilki değilsin sen.

Dilden dile, gönülden gönüle Asi misali
YaÅŸatır Antakya’n ateÅŸli yüreÄŸini söndürmeden

Kaç şehrin görünen yüzüdür Antakya şimdi, kaç medeniyetin
Biliriz ki ki izler var gönlünde ve güzellikler hepsinden.

İnsanlıkla beslendik, sevgiyle; kardeşçe bu toprakta
Süleyman El-İsa’lar ölmez bütün tanrılar ölmeden.

(ADANA, 21.07.2010)


Nuri SAÄžALTICI




7 Kasım 2010 Pazar / 4130 okunma



"Nuri SAĞALTICI" bütün yazıları için tıklayın...