ISSN 1308-8483
TANDIRIN İÇİNE DÜŞÜP YANAN KADINLAR DA VAR / Tayfun ÖZKAYA
Tayfun ÖZKAYA    
  Yayın Tarihi: 11.11.2010    


TANDIRIN İÇİNE DÜŞÜP YANAN KADINLAR DA VAR

Midyat’ta tandır toprağı almak için açılan bir çukura giren vatandaşlarımızdan altısının çöken toprak kitlesi altında canlarını kaybettiklerini acı ile öğrendik.

Tandır denilince herkesin aklına tandırda yapılan lezzetli ekmekler ve yemekler geliyor. Ancak bu tandır işi bu kadar masum değil. Tandır başında çalışan köylü kadınlarını hemen hemen kimse dinlemediği için sorunları da pek bilinmiyor.

Tandır yere çukur kazılarak yapılan bir çeşit fırın. Hindistan, Türkiye, İran, Afganistan, Ermenistan, Özbekistan, Pakistan, Kafkaslar, Balkanlar, Burma (Myanmar) ve Bengaldeş’e kadar geniş bir coğrafyada biliniyor. Tandır sözcüğü bütün dillerde yaklaşık aynı. (http://en.wikipedia.org/wiki/Tandoor)

Bayburt’ta ve Erzurum’da katıldığım kırsal kalkınma projelerinde tandırın sağlıksız yönlerini de gördüm. Tandırda ekmek pişiren, yemek yapan şüphesiz kadınlar. Tandırdan çıkan duman, is bu kadınları epeyce zehirliyor, gözleri rahatsız oluyor. Kışın soğukta çok sıcak olan tandırın içine eğilerek duvarlarına hamurları yapıştırıyorlar, sonra da pişince, bunları yanıp ateşe düşmeden alıyorlar. Sürekli tandırın içine eğiliyorlar. Kışın çok soğuk havada belleri açıkta kalıyor. Çok ciddi bel problemleri oluyor. Bazen kazalar da oluyor. Kadınlar yanan tandırın içine düşüyorlar. Ağır yanıklar geçiren hatta ölenler olduğunu söylemişlerdi. Bayburt’taki bir projede her evde ayrı ayrı sağlıksız koşullarda kadınları tandırda uğraştırmaktansa her köy için ortak bir fırın yapılması gündeme gelmişti. Proje biterken güç bela üç köyde bu gerçekleşebilmişti. Fırının nerede olacağı konusunda bile tartışmalar iki yılı bulabiliyordu. Aslında temel problem kadınların sorunlarının erkeklerce pek dikkate alınmamasıydı. Projede kurulan üç köy fırının şu anda işlemediği sanılıyor. Kadınlar fırında ekmek yapmayı bilmiyorlar. Başka sorunlar da oluyor.

Bu sorunları da Erzurum’da kırsal kalkınma projelerinde çalışmış olan Ziraat Mühendisi Sayın Ayça Kamış’dan öğrenelim. Bana şunları yazdı:

“Tandır köylerde sizinde dediğiniz gibi bir gelenek, mecburiyet, kadınlar için vazgeçemeyecekleri bir alışkanlık olarak devam ediyor. Bu alışkanlık köylerden göçlerle, genç kuşakların evlenmesi ve kente yakınlıkla azalmakta. Köylerde kadınlar mecbur oldukları için tandır işi ile uğraşmaktalar. Kadınlar tandırı yakmaya alıştığı ve yaptıkları ekmeği şekil bakımından düzgün yaptıkları için vazgeçemeyecekleri bir alışkanlık ve bundan da memnunlar. Tandırda ekmek pişirmek evde öncelikle annelerin işi, genç kızlar annelerinden öğreniyorlar. Genç kızlar evlendikleri zaman ilk yıllarda kaynanaları tandırda ekmek pişirir, daha sonra kendileri pişirmeye devam ediyorlar.

Tandır bir mecburiyet, çünkü ekonomik şartlar zorluyor. İlçelerde bile maddi gücü yetersiz olan aileler tandırla ekmeklerini pişirirler. Unu kendi üretiyor veya unu daha ucuza alıyor.

Tandırdan çıkan duman kadınların ciğerlerini etkiliyor, başlarını eğdikleri için başları ağrıyor, ciddi anlamda yanmalar oluyor. Doktor tandır yapmaması gerektiğini söylediği halde mecbur oldukları için rahatsızlıklarını dikkate almadan tandır yakmaya devam ediyorlar. Tandır kadınların bir gününü alıyor, eğer yardım almadan yapmış iseler bir günü de rahatsız olarak geçiriyorlar. Ayrıca kışın soğukta, yazın sıcakta tandır yapmak zorundalar.

Proje köylerimizde kadınlar istedikleri için fırın yaptık. Fırın yapıldı, fırında ekmek yapımı nasıl olur diye eğitim de verildi, uygulamalı olarak ekmek de yaptık. Fakat proje bittikten sonra fırını yılda bir iki defa belki yaktılar. Fırında ekmek pişirmesini bilmedikleri, hamurunu yapmakta, şekil vermekte zorlandıkları için ekmek yapmadılar. Köye fırında ekmek pişirmesini bilen biri geldiğinde beraber pişiriyorlar. Fakat o gittikten sonra pişirmeye devam etmiyorlar (yapmayı beceremedikleri için). Alışkanlıkları olan tandırda ekmek yapmaya devam ediyorlar. Köylerde fırında ekmek yapmamanın asıl önemli nedeni de fırını yakmakta kullanılacak olan odunun yokluğu. Köylerde fırında ekmek yapabilmek için fırının sürekli yanması gerekiyor ki (haftada en az 3 defa) fırın soğumasın ve kullanılacak olan odun da az olsun.

Biz iki köyümüzde de fırın yaptık. Hane sayısı az olan köyümüzde yukarda saydığım problemlerle karşılaştık. Hane sayısı fazla olan köyümüzde de aynı problemler oldu, fakat farklı olarak kadınlar fırında ekmek pişirmek yerine fırını biri çalıştırsın biz de ondan ekmek alalım istediler. O da olmayınca eski alışkanlıkları olan tandır yakmaya devam ettiler.

Tandır kadınların bildikleri iş olduğu için yapıyorlar, ama yakacak sorunu çözülebilse ve devamlı yapmayı başarsalar tandır yakmaktan vazgeçecekler.”

Birçok projede çalışmış olan Orman Mühendisi Sayın Mahir Keskin ise bu konuda şu bilgileri verdi:

“Tandır konusu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çok farklı, bunda en önemli etkenlerden birisi yakılan malzemedir. Genellikle tandırbaşlarına yere gömülen tandırlar tezek yakan tandırlardır. Kars, Ardahan civarında biraz daha yatık olan tandırlara ulaşmak, tezek tandırlarına göre kolaydır ve çokluk talaş yakarlar. Güneydoğuda meşenin olduğu yerlerde de daha rahat ulaşılan tandırlar söz konusudur. Hâlâ Erzurum’un birçok köyü tandırda ekmek yapar, ancak eski değirmenlerin yerini alan değirmenler ve buğdaylardaki değişimler eski tatları vermemektedir.”

Kadınların sağlığı, özgürlüğü konusuna biraz da tandır açısından baksak derim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kadının durumu Ege, Marmara Bölgelerine göre çok kötü. Kadınların çoğu köyünden hemen hemen hiç dışarı çıkamıyor. Bazı kırsal kalkınma projelerinde bile kadının adı yok. Kadınlar için öneriler yaptığınızda bölge profesyonellerinin bile bir kısmı “buralarda bu işler zordur, Ege’ye benzemez” diyorlar. Zordur, zor olmasına da bu arkadaşların bazılarının kadınların özgürleşmesinden kendilerine bile itiraf edemedikleri korkuları olduğunu hissediyorsunuz.

Tandır geleneğine temelli son verilmesi de gerekmez. Londra’da Hint restoranlarında tandır yemekleri yapılıyor. Tandır ateş tuğlası ve daha modern teknikler kullanılarak da yapılabilir.

Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Bölümü
Bornova 35100
zmir

tayfun.ozkaya@ege.edu.tr



Tayfun ÖZKAYA



1888










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)