Bir çağdaş sanat emekçisi; KUTLUĞ ATAMAN
Hayatın her anının sanatsal performans gerçeğiyle yaşanabileceği düşüncesi, ilk onu izleyince düşmüştü yüreğime. Ve ondan sonrasında benim için hiçbir şey eskisi gibi ulaşılmaz olmamıştı. Yaşam dediğimiz bütünlüğün, gayri ciddi nesi varsa ters yüz edilmesi gereken bir hırkaydı artık. Kimi, neyi izlemiştim ben? Semiha Berksoy’u mu yada onu görüp fark etmemi sağlayan Kutluğ Ataman’ı mı...
Hangisiydi beni altüst eden, orada bulduğum kendimden kesitler miydi yoksa... Belleğime kazınıp bu satırları yazdıran hangisinin duruşuydu!
Belleği güçlü biri değilim. Balık hafızalı olduğunu saklamayan biri olarak Kutluğ Ataman ismi belleğime kazınmışsa, bunun üzerinde durmalıyım diyorum. Onu ilk, 97 İstanbul Bienali’nde ‘Semiha B. Unplugged’ kareleriyle tanımıştım. Zamansız, durağan karelerdi onlar, belgesel değil, biyografi değil, mitoloji ve hele kurgu hiç değil...
Bienalin sergi mekanlarından Darphane-i Âmire’nin nem ve küf kokan atmosferini nasıl unuturum... Beş saat değilse de dört saate yakın bir yürek tutulmasıydı o; Semiha Berksoy’un buruşuk derisinde izlemiştim dünyanın bir dolu karmaşasını... Zamanın durduğu ender anlardandı biteviye konuşan video kareleri. Kutluğ Ataman’ın video işi.
Neydi sahi o? İllet olurdum bienallerin video kutularına oysa! Makinelere bağlı kordon ve fişe dayalı dışavurumlara niçin gerek duyulduğunu anlayamazdım, hep teğet geçerdim video dolu sergi odacıklarını. Ta ki Semiha Berksoy'un onca saat ne yaptığını merak edip perde karşısına geçene kadar... Dört saate yakın kalmışımdır orada, o çılgın buruşuk kadının odasında. Kutluğ Ataman’ın kamerası nasıl bir içe alıştı ki, videoya olan soğuk bakışımı tepeden inme değiştirivermişti. Kamerayı hissetmiyordunuz, Berksoy’un; insanın bütün mahrem kalelerini ihlal eden duruşu öylesine gerçekti ki, karşısındakinin kamera değil bir “karşı öz” olduğunu düşünüyordunuz. Biraz açmam gerekirse karşı özü şöyle tanımlayabilirim; Semiha Berksoy’un içindeki Kutluğ Ataman, Kutluğ Ataman’ın içindeki Semiha Berksoy! Başka türlü olsa, o kareler benim balık hafızamı böylesine meşgul edemezdi.
Semiha Berksoy güçlü ve çok yönlü bir sanatçıydı lakin resimleri pek çekmezdi beni. Yaşamının top yekünü bütünsellik içindeki küçük yürek kıpırtılarıydı beni ilgilendiren yanı. Resimlerindeki çizgisel naif çocuksuluk, renkleri keskin ve olduğu gibi kullanışı nedense hep çocuk-küçük kız imgesini canlı tutmuştur bende. Bu da, adlandıramadığım bir gülümseyiş olmuştur en fazla. Oysa; Ataman’ın ‘Semiha B. Unplugged’ video işi bambaşka bir Semiha imgesine dönüşmüştü ki, sanatın çok yüzlülüğünde buna da şaşırmamak gerek. Berksoy’un sürekli konuştuğu, ama ne anlattığının önemi olmayan konuşmalar silsilesi içinde; süreklilik yakalayan “olma hali” diyebilir miydik o saatler süren anlatıma! “Olma”, olgunlaşma gibi bir süreç miydi aslolan? Bilmiyorum. Bildiğim; Günümü işgal etmeye hakkı olan bir süreçti.
Bütün dert ve tasamız “öz” ile. Kutluğ Ataman “İçimdeki Düşman” demiş son retrospektif nitelikli sergisine. İçimdeki düşman! İçimiz, özümüz...
İstanbul Modern , 10 Kasım 2010 - 6 Mart 2011 tarihleri arasında çağdaş sanatın uluslararası alandaki önemli isimlerinden Kutluğ Ataman’ın Türkiye’deki ilk retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. İçimdeki Düşman başlıklı sergi, sanatçının kariyerinde yer etmiş önemli video ve enstalasyonlarını bir araya getiriyor. Serginin küratörü Levent Çalıkoğlu. Görsel uyarıcı olarak izlenilesi, gidilip görülesi demek yeterli.
Kutluğ Ataman kimdir?
1961, İstanbul doğumlu olan sanatçı, Londra, İslamabad ve İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü ve Sorbonne Üniversitesi Sinema Bölümü'nde eğitim gördü. Los Angeles Santa Monica College’dan sanat ve sosyal bilimler ön lisans diploması aldı. Lisans diplomasını, Los Angeles’taki California Üniversitesi’nden (UCLA) aldı ve daha sonra güzel sanatlar yüksek lisans eğitimine yine California Üniversitesi’nde devam etti.
Kutluğ Ataman kariyeri boyunca, Documenta (2002), Berlin (2001), São Paulo (2002), İstanbul (1997, 2003, 2007), Venedik (1999) bienalleri ve Tate Trienali’nin (2003) aralarında olduğu birçok uluslararası sergide yer aldı. Ayrıca National Museum of 21st Century Arts, Roma (2010); Whitechapel Gallery, Londra (2010); 2009 Kültür Başkenti, Linz (2009); Thomas Dane Gallery, Londra (2009); Ludwig Museum, Köln (2009); Lentos Museum, Avusturya (2009); Vancouver Art Gallery, Kanada (2008); The Orange County Museum of Art, California (2007); MuHKA, Belçika (2006); Artangel, Londra (2005); Museum of Contemporary Art, Sydney (2005); Serpentine Gallery, Londra (2002); Copenhagen Contemporary Art Centre, Danimarka (2002) gibi önemli galeri ve müzelerde de kişisel sergiler açmıştır.
Sanatçının çalışmaları MoMA, New York; Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, Viyana; Dimitris Daskalopoulos Koleksiyonu, Atina ve Carnegie Museum, Pittsburgh başta olmak üzere birçok önemli koleksiyonda yer almaktadır. Sinema alanında ise ulusal ve uluslararası arenada filmleri gösterilen Kutluğ Ataman, Londra ve Moskova film festivallerinde yarışmıştır. 2009 yılında Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin jüri başkanlığını üstlenmiştir.
www.istanbulmodern.org
|