ISSN 1308-8483
Mümkünlü mü? / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 10.12.2010    


Mümkünlü mü?


Kesinlikle mümkünlü… Adapazarı’nın Taraklı ilçesinden söz ediyorum. Şener Şen’in TTNET reklamı ile Türkiye’nin gündemine oturan ve yıldızı bir anda parlayan Taraklı ilçesi, hala eski bir Osmanlı kasabası havasında ve hala eski yapılar ardı ardına restore ediliyor. Restore edilenlere de kasabada yaşayanlar gözü gibi bakıyor. Öyle sahip çıkmışlar ki, tarihi dokuyu korumak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Eski evler restore edilip günümüze kazandırılıyor, ardından orada yaşam da başlıyor.



Yaşam buluyor

Yani içleri boş birer kutu gibi durmuyor. Kent merkezindeki yapıların dükkan olarak kullanılan bölümleri hediyelik eşya satan vatandaşlar tarafından işletiliyor. Yöreye özgü pek çok ürün olmasa bile şimşir ağacından yapılan kaşıklar peynir ekmek gibi satılıyor. 2001 yılında dönemin Sakarya Valisi M. Cahit Kıraç’ın girişimleri ile restorasyonu yapılan tarihi binada Sabri Özşahin gün boyunca şimşir ağacından kaşık ve çatal üretiyor. Ve ilginç olan tamamen el emeği ve alın teri döküyor. Torna kullanmadan her bir kaşık için saatlerce çalışıyor ve karşılığında sadece beş lira alıyor.



Vatandaşlar havaya girmiş

Reklamdaki adıyla Mümkünlü yani Taraklı ilçesinde tarihi yapıların korunmasıyla ilgili vatandaşlar da havaya girmiş. Hemen herkes evini restore ettiriyor. Tarihi yapıların önünde hummalı bir çalışma sürüp gidiyor. Hediyelik eşya satan işyeri sahipleri reklamın ardından büyük bir patlama yaşandığını ve otobüslerin sürekli turist getirdiğini anlatıyorlar. Ancak bir de sıkıntıları var. Yöreye özgü ürünlerin satılması için belediyenin öncülülüğünde kursların açılmasını istiyorlar. Taraklı’da yaşayanlar kente gelenleri güler yüzleri ile karşılıyor ve uğurluyorlar. Sohbet ediyorlar ve sorunlarını paylaşıyorlar. Siyasi bölünmüşlükten dert yanıyorlar. Birlik olmaktan Taraklı’nın adının sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bilinmesinden ve tanınmasından yanalar.



Bakanlık yüreğini koymuş

Kültür ve Turizm Bakanlığı da ilçeye hatırı sayılır bir şekilde katkı koymuş ve destek vermeye devam ediyor. Saatlerce gezdiğimiz tarihi yapıların bulunduğu sokaklarda binaların üzerindeki levhalardan görüyoruz ki, bakanlık bu işe ciddi anlamda yüreğini koymuş. Pek çok evin restorasyonunu üstlenmiş. Restore edilen evler gerçek anlamda elden geçirilmiş. Çalışmalar uzmanlar denetiminde gerçekleştirilmiş ve ortaya muhteşem bir Osmanlı kasabası çıkmış. Kenti kuşbakışı izlediğimiz dağın eteğinden kırmızı renkli kiremitlerin görkemli duruşu insanı kesinlikle büyülüyor. Her sokakta ayrı bir güzellik insanın karşısına çıkıyor. Kırmızı renkli duvarlar, yeşil renkli sıvalar, Arnavut kaldırımlar, elişi danteller ile işlenmiş perdelerin süslediği ahşap kokan pencereler. Camların ardından gelip geçenleri izleyen ürkek bakışlar. Kasabada yaşayanlar Mümkünlü adına öyle alışmışlar ki, gerçek adını sorduğumuzda “Mümkünlü” diyorlar. Ama Taraklı adından da övgüyle söz etmeden duramıyorlar.



Biraz da tarih

Taraklı ilçesinin geçmişini araştırdığımızda ilginç bulgular çıktı karşımıza, antik çağlara kadar uzanan tarihi kentte o dönemlerden günümüze hiçbir kalıntı kalmamış. Antik çağda Taraklı, "Dablais", "Doris", "Deblis", "Dablai" ve "Dablar" isimleri ile anılmış. Taraklı Osmanlı topraklarına 1289 ile 1293 yılları arasında katılmış. Öğreniyoruz ki, Taraklı’da her yıl 1 Ekim'den itibaren 3 gün süreyle eğlence ve emtia panayırı etkinlikleri yapılıyormuş. Panayıra Bursa'dan, Kocaeli'nden, Bolu'dan, Bilecik ve Sakarya'dan çok sayıda esnaf sergi açıyormuş. Köylerde yaşayan yaşlı vatandaşlar eskiden kalma alışkanlıkla alış verişlerini panayırdan panayıra yapmayı yeğlerlermiş.



Hediyelik eşya bir lira

Bir gün geçirdiğimiz Taraklı’da öğle yemeğimizi yine tarihi yapıların altında bulunan dükkanların birinde yedik. Yakın köylerden gelip hem hediyelik eşya satan hem de gözleme yapan kadınların bu işte de oldukça hünerli elleri var. Gözlemenin yanında kendi ürünleri olan yoğurttan yaptıkları ayranları sunuyorlar ve tadına doyum olmuyor. İzmir’den bir hayli uzak ama gitmeye değer güzellikleri barındıran Taraklı ilçesinde fiyatlar da çok uygun. Bir buçuk lira gözleme, elli kuruş ayran. Hediyelik eşya almak isterseniz buzdolabı magnetinin fiyatı ise bir lira. Park içinde bulunan lokantada sulu yemekler de iki ile beş lira arasında satılıyor. Akşam hava kararmadan ayrılmaya karar verdiğimiz Taraklı’ya gelecek yıl tekrar gelmek istiyorum. Hem kenti ve sokakları doya doya gezeceğim hem de emtia ve eğlence panayırına katılacağım.



Taraklı’ya nasıl ulaştık

İzmir’den sabah saat beş gibi gazeteci arkadaşlarım Aykut Fırat, Hürol Dağdelen ve Engin Yavuz ile birlikte yola koyulduk. Saat 11.00’ de Bursa’ya ulaştık. Bursa’da çarşı içinde karnımızı doyurduktan sonra Cumalıkız’a geçtik. 300 yıllık bu Osmanlı köyünde tam bir günümüzü geçirdik. Güneş köyü terk ettikten sonra da gece fotoğrafları çektik. Geceyi Bilecik Öğretmen Evi’nde geçirdik. Sabah sıradan bir kahvaltının ardından önce, bir zamanlar tarihi yapılarıyla tanınan ancak günümüzde bunların yerinde betonarme binaların bulunduğu Gölpazarı’nda kahvede oturup çay içtik ve sokaklarda geriye kalan tarihi birkaç yapının fotoğraflarını çekebildik. Gölpazarı ile Taraklı arası bir saat kadar sürüyor. Çepeçevre yemyeşil ormanların, başı dumanlı dağların arasından ulaşılan Taraklı ilçesi görülmeye, gezilmeye ve kalınmaya değer gerçek bir Osmanlı kasabası.










































































Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


4144










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)