ISSN 1308-8483
KAYIP İLANI! / Ahmet ÖNEL
Ahmet ÖNEL    
  Yayın Tarihi: 4.3.2008    


KAYIP İLANI!

“Baharı kaybettim... Hükümsüzdür!” Belki hükümsüz ama hüzünlü bir ilan başlığı. Yeni, çılgın, güzellik ve hoşluklar vadeden bir baharın hemen başlangıcında kurguladığım bu yalancı ilan metninin devamını siz getirin isterseniz. Başlığın çağrışımları hayatın bize oynadığı şaşırtıcı oyunlarda saklı olmalı. Birlikte düşünerek oyunu başlatalım. “Bir günü daha tamama erdirmiş olmanın” hayatımızda bir kazanım mı yoksa yine ondan bir eksilme mi olduğuna kim karar verebilir dersiniz? Bir gün batımının bin türü tarifi vardır ve her bir akşam üstünden bir kez daha devşirme şansınız olan bu tuhaf güzelliklerin nafile ömrümüzü birer fırça vuruşuyla taçlandırıp renklendirdiğini asla fark edemeyiz. Hayat kubbesiz bir sergi salonunda pervasız dolaşmaktır çünkü; kendi becerinizle çerçevelendireceğiniz bu eşsiz yapıtların karşısında geçireceğiniz dakikalar , adı konmamış bir kuleyi bir parça daha gökyüzüne taşıyacaktır. Kazanımların nokta noktayla boş bırakılmış boşluklarına yazacağınız çok sayıda maddesi olacağını düşünüyorum bu yüzden. Kayıplar hanesinin ortak paydasına ise zamandan başka ne koyabilirsiniz peki? Yitirilenlerin kaba hesaplamasına bir ağızda tıkıştırmaya hazır olacağınız başlıkları da görür gibiyim bu arada; kırgınlıklar, eksiklikler, kayıplar, hatalar ve evet, belki de bir tüy hafifliğiyle avucumuzdan uçup giden, eskimesini asla engelleyemeyeceğimiz nice “tazelikler”. Oysa insanın bir farklılığı da bizzat bu “farkında olma” durumuyla ilgili değil mi yoksa? Kaybedeceğini bilirsen daha değerbilir, daha halden anlar, kısacası daha insan olabilirsin. Bu az bir kazanım mı peki?

Belki böylesine bir hesaplaşmaya da olanak tanıyor bu mevsim. Baharın kıyıcılığı biraz da şu fazla açık sözlü olmasıyla açıklanabilir. İçinden geçeni pat diye söylüyor ve yargılıyor insanı. Bir armağan olduğu konusunda hemfikir olduğumuzu düşündüğüm hayatta, hiç değilse bir konuda sonuna kadar açık yürekli olalım öyleyse. Geçen zamanın kayıplar hanesini olgunlukla karşılayalım; kazanımların içimizi ışıkla dolduran heyecanını ise hiç hafife almayalım. Bir avuntu değil bu. Belki “hayat ve biz” konusunda gireceğimiz eğlenceli bir muhasebe için bir başka düzlemde “dört işleme davet!”

İlanı değiştirelim mi peki? Evet, bu noktada iş yine bizlere düşüyor sanırım. Sonuç olarak, baharı kimsenin kaybetmediği bir dünya bu. Aklın, duyguların hadi eli açık olalım aşkın yol göstericiliğinde, giden her baharın gelecek bir yeni baharı işaret ettiği gerçeğini de paylaşmaya olanak tanıyor. Hükümsüz olan ise yalnızca az önce sıraladıklarım olsun öyleyse. Kırgınlıkların, mutsuzlukların, kayıpların bile hayata kattığı şeyler var çünkü. İspatı ise ulaşabileceğiniz ilk şiirin ilk dizesinde saklıdır belki! Arif Damar’la aralıyorum kapıyı; gerisi size kalmış.

“Yalnızca gelsin diye mi beklenir güzel günler
Beklemek de güzel...”


*Bir sitem var artık. Sevgili Turgay’ın öneri ve ustalığıyla kotarılan bu siteye zaman zaman konuk olmanız beni sevindirecektir. www.ahmetonel.com

Hoşlukla.


Ahmet ÖNEL

www.ahmetonel.com


1853










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)