Işık Teoman
700 yıldır ayakta: Cumalıkızık
Taş ile döşenmiş sokaklardan, gözlerini açıkta bırakan simsiyah giysiler içinde kadınlar gelip geçiyor. Başı örtülü minik kız acemilikten olacak; at kuyruğu başörtüsünün ardından sallanıp duruyor. Peşinden koşturan annesi, geriden gelen babası görmesin diye, alelacele at kuyruğunu örtünün altına sıkıştırıyor. 10 yaşlarındaki minik kız ise olanların farkında bile değil. Onun gözü tarihi caminin önünde kuyruğunu sallayan sokak köpeğinde. Köyün sokaklarını karış karış gezen yerli turistler tarihi caminin önüne geldiğinde ayakkabılarını eline alıyor, son olarak tarihi camide namazını kılıyor. Sokaklarda odun dumanının kokusu hakim. Dar sokaklar tertemiz, ayakta kalan binalar bakımlı. Sahipsiz yapılar ise yıkılmaya yüz tutmuş, ancak bunların önemli bir bölümünü koruma altına alacak olan proje yavaş ama emin adımlarla yürütülüyor.

Her kadın bir şeyler satıyor
Köyün girişine geldiğinizde meydana sıralanmış tezgahlardan fırından yeni çıkmış ekmek kokusu genzinize doluyor. Kadınların pişirdiği gözlemelerden yayılan kokular ise tok insanda bile açlık hissi uyandırıyor. Tarihi meydanda görkemli bir şekilde boynunu göğe uzan asırlık çınar ağacı konukları karşılıyor. Köyün girişindeki tarihi mezarlık gömüye kapatılmış ve yenisi açılmış. 700 yıldan daha eski olduğu anlaşılan ve eski yazıların ağırlıkta olduğu mezar taşlarının sıralandığı gömü alanında mermer kullanımı yasaklanmış. Köyün girişinden, ara sokaklara kadar uzanan eski yapıların hemen hepsinin önünde kadınlar gelip gidenlere bir şeyler satmaya çalışıyor. Kimi odun ateşinde pişirdiği ekmeğini, kimi güneşte olgunlaşmaya bıraktığı rengarenk kavanozlara doldurulmuş reçellerini, kimisi de dağlardan toplayıp kuruttuğu mis kokulu otları.

UNESCO dünya tarihi miras listesine aday
Köy minibüsleri sürekli yolcu taşıyor. Minibüslerin biri geliyor, biri gidiyor. Özel araçlar ile gelenlerin sayısı da bir hayli fazla. Köyün içine giriÅŸi önlemek için okul ve hemen karşısındaki arsa otopark olarak kullanıma açılmış. Ancak bu yasaÄŸa köyde yaÅŸayan vatandaÅŸlar pek uymuyor. FotoÄŸraf çekmek isteÄŸiniz özellikli bir tarihi binanın önüne park eden son model bir araç ile tezat görüntü oluÅŸturuyor. Bu nedenle birçok binanın fotoÄŸrafını çekemiyoruz. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini oluÅŸturan ve içlerinde hala yaÅŸamların sürdürülebildiÄŸi evlerin olduÄŸu, özgün yapısıyla günümüze kadar bir açık hava müzesi gibi ulaÅŸabilmiÅŸ, tarihi – doÄŸal - kültürel deÄŸerleri ile koruma altına alınan, UNESCO dünya tarihi miras listesine aday olan Cumalıkızık Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir kültür mirası, Bu 700 yıllık Osmanlı Köyünden söz ediyorum. Cumalıkızık’ta kadınlar önemli bir projeye el atmışlar Cumalıkızık Kadınları EÄŸitimi Dayanışma ve Kalkındırma DerneÄŸi köyün giriÅŸindeki binasında, pansiyonculuk da yapıyor. Kahvaltı dahil geceliÄŸi 30 lira ve sudan ucuz. Dernek üyesi kadınlar gün boyunca gözleme, kahvaltı, ev ürünleri ve reçellerin satışını binasının önünde yapıyor. Tezgahta reçeller,mis gibi kokan cevizli ekmeler, eriÅŸteler, kurutulmuÅŸ otlar, tığ ile iÅŸlemiÅŸ eliÅŸleri alıcı buluyor. (Dernek BaÅŸkanı Åžerife UludaÄŸ -0 224 372 49 50)

Köy yaşamının içindeyiz
Bursa’nın koruma altına alınmış birkaç köyünden biri olan ve uluslararası örgütler tarafından da sahiplenilmiÅŸ olan Cumalıkızık, Bursa’nın merkezine on kilometre uzaklıkta. Biz İzmir’den gittiÄŸimiz için uzun bir yolculuktan sonra köye ulaÅŸabildik. Yollarda kahvaltı dışında pek mola vermediÄŸimiz için sabah saat altıda baÅŸladığımız yolculuÄŸumuzu onbir gibi Bursa merkezde sonlandırdık. Kent merkezinde vakit geçirdikten sonra öğle yemeÄŸinde çiÄŸ börekler ile karnımızı doyurduk. On dakikalık bir yolculuÄŸun ardından Cumalıkız’a ulaÅŸtık. Aracımızı otoparka bıraktık. Köyün giriÅŸindeki mezarlıktan gelip gidenleri selamlayan yaklaşık 700 yaşındaki servi aÄŸaçları insanın içini ürpertiyor. Adımınızı attığınız anda teknolojiden, sanayiden, asfalttan, betondan, kent gürültüsünden, korna sesinden uzaklaşıyorsunuz. Bir anda 700 yıllık geçmiÅŸe sahip bir köy yaÅŸamının içine dalıyor insan.

Cumalıkızık’ın erkekleri nerede
Meydandaki tezgahların başında sadece kadınlar var. Erkekler ise sanki yer yarılmış da yerine içine girmiş gibi. Çünkü köy meydanındaki kahvede de oturanlar ağırlıklı olarak ziyaretçiler. Kadınlar evlerinin avlularını sonuna kadar açmışlar, küçük masalar ve çevresinde yine küçük sandalyeler, ziyaretçilere gözleme ve benzeri yiyecekleri sunuyor. Her bir ev için artık kazanç kapısı olmuş ziyaretçiler. Evinin önünde tezgah açmayan kadın yok gibi. O yıllarda güvenlik nedeniyle, sanırım tüm evler birbirine çok yakın inşa edilmiş. O nedenle de sokaklar çok dar. Hatta Cin Aralığı ismini verdikleri bir sokak var. Sanırım kilolu olanların o sokaktan geçmeleri olanaksız, hatta mümkün değil. Evlerin pencereleri rengarenk ve ahşap, pek bozulmamış. Köyün bağlı olduğu Belediye uluslararası örgütler ile işbirliği içinde. Ekonomik gücü yerinde olan vatandaşlar evlerini restore ediyor. Yine de pek çok ev bakımsızlık nedeniyle yıkılıp gitmiş. Bu durum insana hüzün veriyor. Evlerin çatıları karşılıklı olarak birbirlerine uzanmış, kırmızı kiremitli evler, bol pencereli yapılar, sıvaları dökülmüş. Cumalıkızık köyünde kurulan dernek kalkınma için önemli girişimlerde bulunmuş. İngilizce broşür bile bastırmışlar. Ancak akşam karanlık çökene kadar dolaştığımız köyde bir yabancı turiste rastlamadık.

Bir anda sessizliğe bürünüyor
Günboyu her sokağından birkaç kez geçtiÄŸimiz Cumalıkızık Köyü, 700 yıl önce yapıldığı gibi ayakta duruyor. Dar sokaklarında kaldırım yok. Çünkü araç trafiÄŸinin bulunmadığı bir köyde 700 yıl önce yayalara kaldırım yapmayı düşünecek deÄŸil ya! adamlar… Kış nedeniyle akÅŸam saat dört gibi hava kararmaya, ovadan esen sıcak rüzgar yerini insanın içini üşüten hava ile deÄŸiÅŸtirirken, tezgahlardaki ürünler, kadınlar tarafından büyük kovalara doldurulup evlerine taşındı bile. Öğlen saatlerinde sokaklarında yüzlerce insanın yürüdüğü Cumalıkızık bir anda sessizliÄŸe büründü. Sokak lambalarının yanmasıyla birlikte de tüm köyün üzerine karanlığın yanında hüzün de çöktü. Saatler altıyı gösterdiÄŸinde el ayak çekildi, eski yapıların pencerelerinden lambaların zayıf ışıkları açık kalmış perdelerin ardından sokaÄŸa yansıdı. Rüzgar hızını artırdı, mezarlık servileri görkemli gövdeleriyle sallanmaya baÅŸladı. 700 yılık ahÅŸap kapılara birer birer kilit vuruldu; ertesi gün baÅŸlayacak olan yeni güne “merhaba” diyene kadar.

Gece sanki yaÅŸam duruyor
Gün boyunca tezgahlarda aile bütçesine katkı koymaya çalışan kadınlar büyük bir olasılıklı çocukların ve eÅŸlerinin sofralarını çoktan hazırladılar bile. Çatal kaşık sesleri duvarlara, avlulara ve oradan sokaklara ve köy meydanına kadar duyuldu. Cumalıkızık Köyü’nde saatler sekizi bulduÄŸunda ise pencerelerden yansıyan ışıklar birer birer sönmeye baÅŸladı. Köyde yaÅŸam 700 yıl önce nasıl baÅŸladıysa bugün de hala öyle devam ediyor. Böyle bir yaÅŸamı özleyen, bir gün de olsa yaÅŸamak isteyenlerin gideceÄŸi bir adres var artık Türkiye’de: Cumalıkızık Köyü. Dost canlısı, gelenek ve görenekleriyle ÅŸaşırtan bir yaÅŸamın sürüp gittiÄŸi bu köyde bir an geliyor ki, yaÅŸamın durduÄŸunu düşünüyor insan. Ama öyle de olsa bu tarihi köyde yaÅŸayanlar, rant uÄŸruna çalakalem yok edilen tarihi deÄŸerlere inat, Cumalıkızık Köyü’nde özgün yapının ve yaÅŸamın yaÅŸatılması için var güçleriyle çalışıyorlar. Örnek alınacak bir yaÅŸam hem de… Çok uzak deÄŸil; Orda bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gitmeli ve kalmalı… Çünkü 700 yıldır o köy bizim köyümüzdür…

Cumalıkızık
Erken Osmanlı kırsal mimarisinin bozulmadan günümüze gelebilen en güzel örneÄŸi; 700 yıllık bir Osmanlı köyü… 13. yüzyıl sonlarında Anadolu’daki beyliklerde tam anlamıyla bir başı bozukluk yaÅŸanıyor. Beylikler, kendi aralarında hem bir hükümranlık yarışında hem de akrabalık peydah ederek güçbirliÄŸi arayışı içine giriyor. İşte o yıllarda Tokat yöresinden gelen yedi Kızık beyi, ErtuÄŸrul Gazi’den yedi kara keçili kızı, çeyiz olarak da yedi köy istiyor. Bu teklif istiÅŸare sonucu uygun bulunur. Böylelikle; Bayındırkızık, Dallıkızık, Cumalıkızık, Derekızık, Hamamkızık, DeÄŸirmenlikızık ve Fidyekızık adıyla yedi köy kuruluyor. Bunlardan ilk ikisi Bayındırkızık ve Dallıkızık, betona yenik düşüyor ve günümüze ulaÅŸamıyor. Cumalıkızık ise en bozulmadan intikal eden köy oluyor. Adını camiden, Cuma kılınan köy olmasından; ya da Cumalı Bey’den aldığı düşünülüyor. 2010 yılında Bursa Yıldırım Belediyesi’nin Cumalıkızık tarihindeki en büyük restorasyon projesiyle köy, yeniden hayat buluyor ;iki katlı, üç katlı, geniÅŸ dövme çivili, iki cümle kapılı, avlulu, hayatlı, kilerli, cumbalı, kafesli, sofalı, eyvanlı çivit mavili evler her geçen gün turizmin odağı haline geliyor.

Etnografya Müzesi
Cumalıkızık’ta köyün geçmiÅŸine ışık tutan, köyde yaÅŸayan halk tarafından bağışlanan XVIII, XIX ve XX. yüzyıla ait çeÅŸitli eÅŸyaların sergilendiÄŸi Etnografya Müzesi ilgi çekici. 1992 yılında açılan müzede, Osmanlı Devleti'nin 2. padiÅŸahı Orhan Bey'in köye verdiÄŸi bir berat bulunuyor. Bahçesinde at arabaları, dibek taşı, yalak, üzüm çiÄŸneme teknesi gibi nesneler, müzenin içinde ev eÅŸyaları, mutfak eÅŸyaları, aydınlatma ve ısınma araçları, av malzemeleri, UludaÄŸ’da bir zamanlar sürüler halinde yaÅŸayan geyiklerden kalma dev geyik boynuzu, semerler sergileniyor. Görülmeye deÄŸer.


















































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Taş ile döşenmiş sokaklardan, gözlerini açıkta bırakan simsiyah giysiler içinde kadınlar gelip geçiyor. Başı örtülü minik kız acemilikten olacak; at kuyruğu başörtüsünün ardından sallanıp duruyor. Peşinden koşturan annesi, geriden gelen babası görmesin diye, alelacele at kuyruğunu örtünün altına sıkıştırıyor. 10 yaşlarındaki minik kız ise olanların farkında bile değil. Onun gözü tarihi caminin önünde kuyruğunu sallayan sokak köpeğinde. Köyün sokaklarını karış karış gezen yerli turistler tarihi caminin önüne geldiğinde ayakkabılarını eline alıyor, son olarak tarihi camide namazını kılıyor. Sokaklarda odun dumanının kokusu hakim. Dar sokaklar tertemiz, ayakta kalan binalar bakımlı. Sahipsiz yapılar ise yıkılmaya yüz tutmuş, ancak bunların önemli bir bölümünü koruma altına alacak olan proje yavaş ama emin adımlarla yürütülüyor.

Her kadın bir şeyler satıyor
Köyün girişine geldiğinizde meydana sıralanmış tezgahlardan fırından yeni çıkmış ekmek kokusu genzinize doluyor. Kadınların pişirdiği gözlemelerden yayılan kokular ise tok insanda bile açlık hissi uyandırıyor. Tarihi meydanda görkemli bir şekilde boynunu göğe uzan asırlık çınar ağacı konukları karşılıyor. Köyün girişindeki tarihi mezarlık gömüye kapatılmış ve yenisi açılmış. 700 yıldan daha eski olduğu anlaşılan ve eski yazıların ağırlıkta olduğu mezar taşlarının sıralandığı gömü alanında mermer kullanımı yasaklanmış. Köyün girişinden, ara sokaklara kadar uzanan eski yapıların hemen hepsinin önünde kadınlar gelip gidenlere bir şeyler satmaya çalışıyor. Kimi odun ateşinde pişirdiği ekmeğini, kimi güneşte olgunlaşmaya bıraktığı rengarenk kavanozlara doldurulmuş reçellerini, kimisi de dağlardan toplayıp kuruttuğu mis kokulu otları.

UNESCO dünya tarihi miras listesine aday
Köy minibüsleri sürekli yolcu taşıyor. Minibüslerin biri geliyor, biri gidiyor. Özel araçlar ile gelenlerin sayısı da bir hayli fazla. Köyün içine giriÅŸi önlemek için okul ve hemen karşısındaki arsa otopark olarak kullanıma açılmış. Ancak bu yasaÄŸa köyde yaÅŸayan vatandaÅŸlar pek uymuyor. FotoÄŸraf çekmek isteÄŸiniz özellikli bir tarihi binanın önüne park eden son model bir araç ile tezat görüntü oluÅŸturuyor. Bu nedenle birçok binanın fotoÄŸrafını çekemiyoruz. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini oluÅŸturan ve içlerinde hala yaÅŸamların sürdürülebildiÄŸi evlerin olduÄŸu, özgün yapısıyla günümüze kadar bir açık hava müzesi gibi ulaÅŸabilmiÅŸ, tarihi – doÄŸal - kültürel deÄŸerleri ile koruma altına alınan, UNESCO dünya tarihi miras listesine aday olan Cumalıkızık Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir kültür mirası, Bu 700 yıllık Osmanlı Köyünden söz ediyorum. Cumalıkızık’ta kadınlar önemli bir projeye el atmışlar Cumalıkızık Kadınları EÄŸitimi Dayanışma ve Kalkındırma DerneÄŸi köyün giriÅŸindeki binasında, pansiyonculuk da yapıyor. Kahvaltı dahil geceliÄŸi 30 lira ve sudan ucuz. Dernek üyesi kadınlar gün boyunca gözleme, kahvaltı, ev ürünleri ve reçellerin satışını binasının önünde yapıyor. Tezgahta reçeller,mis gibi kokan cevizli ekmeler, eriÅŸteler, kurutulmuÅŸ otlar, tığ ile iÅŸlemiÅŸ eliÅŸleri alıcı buluyor. (Dernek BaÅŸkanı Åžerife UludaÄŸ -0 224 372 49 50)

Köy yaşamının içindeyiz
Bursa’nın koruma altına alınmış birkaç köyünden biri olan ve uluslararası örgütler tarafından da sahiplenilmiÅŸ olan Cumalıkızık, Bursa’nın merkezine on kilometre uzaklıkta. Biz İzmir’den gittiÄŸimiz için uzun bir yolculuktan sonra köye ulaÅŸabildik. Yollarda kahvaltı dışında pek mola vermediÄŸimiz için sabah saat altıda baÅŸladığımız yolculuÄŸumuzu onbir gibi Bursa merkezde sonlandırdık. Kent merkezinde vakit geçirdikten sonra öğle yemeÄŸinde çiÄŸ börekler ile karnımızı doyurduk. On dakikalık bir yolculuÄŸun ardından Cumalıkız’a ulaÅŸtık. Aracımızı otoparka bıraktık. Köyün giriÅŸindeki mezarlıktan gelip gidenleri selamlayan yaklaşık 700 yaşındaki servi aÄŸaçları insanın içini ürpertiyor. Adımınızı attığınız anda teknolojiden, sanayiden, asfalttan, betondan, kent gürültüsünden, korna sesinden uzaklaşıyorsunuz. Bir anda 700 yıllık geçmiÅŸe sahip bir köy yaÅŸamının içine dalıyor insan.

Cumalıkızık’ın erkekleri nerede
Meydandaki tezgahların başında sadece kadınlar var. Erkekler ise sanki yer yarılmış da yerine içine girmiş gibi. Çünkü köy meydanındaki kahvede de oturanlar ağırlıklı olarak ziyaretçiler. Kadınlar evlerinin avlularını sonuna kadar açmışlar, küçük masalar ve çevresinde yine küçük sandalyeler, ziyaretçilere gözleme ve benzeri yiyecekleri sunuyor. Her bir ev için artık kazanç kapısı olmuş ziyaretçiler. Evinin önünde tezgah açmayan kadın yok gibi. O yıllarda güvenlik nedeniyle, sanırım tüm evler birbirine çok yakın inşa edilmiş. O nedenle de sokaklar çok dar. Hatta Cin Aralığı ismini verdikleri bir sokak var. Sanırım kilolu olanların o sokaktan geçmeleri olanaksız, hatta mümkün değil. Evlerin pencereleri rengarenk ve ahşap, pek bozulmamış. Köyün bağlı olduğu Belediye uluslararası örgütler ile işbirliği içinde. Ekonomik gücü yerinde olan vatandaşlar evlerini restore ediyor. Yine de pek çok ev bakımsızlık nedeniyle yıkılıp gitmiş. Bu durum insana hüzün veriyor. Evlerin çatıları karşılıklı olarak birbirlerine uzanmış, kırmızı kiremitli evler, bol pencereli yapılar, sıvaları dökülmüş. Cumalıkızık köyünde kurulan dernek kalkınma için önemli girişimlerde bulunmuş. İngilizce broşür bile bastırmışlar. Ancak akşam karanlık çökene kadar dolaştığımız köyde bir yabancı turiste rastlamadık.

Bir anda sessizliğe bürünüyor
Günboyu her sokağından birkaç kez geçtiÄŸimiz Cumalıkızık Köyü, 700 yıl önce yapıldığı gibi ayakta duruyor. Dar sokaklarında kaldırım yok. Çünkü araç trafiÄŸinin bulunmadığı bir köyde 700 yıl önce yayalara kaldırım yapmayı düşünecek deÄŸil ya! adamlar… Kış nedeniyle akÅŸam saat dört gibi hava kararmaya, ovadan esen sıcak rüzgar yerini insanın içini üşüten hava ile deÄŸiÅŸtirirken, tezgahlardaki ürünler, kadınlar tarafından büyük kovalara doldurulup evlerine taşındı bile. Öğlen saatlerinde sokaklarında yüzlerce insanın yürüdüğü Cumalıkızık bir anda sessizliÄŸe büründü. Sokak lambalarının yanmasıyla birlikte de tüm köyün üzerine karanlığın yanında hüzün de çöktü. Saatler altıyı gösterdiÄŸinde el ayak çekildi, eski yapıların pencerelerinden lambaların zayıf ışıkları açık kalmış perdelerin ardından sokaÄŸa yansıdı. Rüzgar hızını artırdı, mezarlık servileri görkemli gövdeleriyle sallanmaya baÅŸladı. 700 yılık ahÅŸap kapılara birer birer kilit vuruldu; ertesi gün baÅŸlayacak olan yeni güne “merhaba” diyene kadar.

Gece sanki yaÅŸam duruyor
Gün boyunca tezgahlarda aile bütçesine katkı koymaya çalışan kadınlar büyük bir olasılıklı çocukların ve eÅŸlerinin sofralarını çoktan hazırladılar bile. Çatal kaşık sesleri duvarlara, avlulara ve oradan sokaklara ve köy meydanına kadar duyuldu. Cumalıkızık Köyü’nde saatler sekizi bulduÄŸunda ise pencerelerden yansıyan ışıklar birer birer sönmeye baÅŸladı. Köyde yaÅŸam 700 yıl önce nasıl baÅŸladıysa bugün de hala öyle devam ediyor. Böyle bir yaÅŸamı özleyen, bir gün de olsa yaÅŸamak isteyenlerin gideceÄŸi bir adres var artık Türkiye’de: Cumalıkızık Köyü. Dost canlısı, gelenek ve görenekleriyle ÅŸaşırtan bir yaÅŸamın sürüp gittiÄŸi bu köyde bir an geliyor ki, yaÅŸamın durduÄŸunu düşünüyor insan. Ama öyle de olsa bu tarihi köyde yaÅŸayanlar, rant uÄŸruna çalakalem yok edilen tarihi deÄŸerlere inat, Cumalıkızık Köyü’nde özgün yapının ve yaÅŸamın yaÅŸatılması için var güçleriyle çalışıyorlar. Örnek alınacak bir yaÅŸam hem de… Çok uzak deÄŸil; Orda bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gitmeli ve kalmalı… Çünkü 700 yıldır o köy bizim köyümüzdür…

Cumalıkızık
Erken Osmanlı kırsal mimarisinin bozulmadan günümüze gelebilen en güzel örneÄŸi; 700 yıllık bir Osmanlı köyü… 13. yüzyıl sonlarında Anadolu’daki beyliklerde tam anlamıyla bir başı bozukluk yaÅŸanıyor. Beylikler, kendi aralarında hem bir hükümranlık yarışında hem de akrabalık peydah ederek güçbirliÄŸi arayışı içine giriyor. İşte o yıllarda Tokat yöresinden gelen yedi Kızık beyi, ErtuÄŸrul Gazi’den yedi kara keçili kızı, çeyiz olarak da yedi köy istiyor. Bu teklif istiÅŸare sonucu uygun bulunur. Böylelikle; Bayındırkızık, Dallıkızık, Cumalıkızık, Derekızık, Hamamkızık, DeÄŸirmenlikızık ve Fidyekızık adıyla yedi köy kuruluyor. Bunlardan ilk ikisi Bayındırkızık ve Dallıkızık, betona yenik düşüyor ve günümüze ulaÅŸamıyor. Cumalıkızık ise en bozulmadan intikal eden köy oluyor. Adını camiden, Cuma kılınan köy olmasından; ya da Cumalı Bey’den aldığı düşünülüyor. 2010 yılında Bursa Yıldırım Belediyesi’nin Cumalıkızık tarihindeki en büyük restorasyon projesiyle köy, yeniden hayat buluyor ;iki katlı, üç katlı, geniÅŸ dövme çivili, iki cümle kapılı, avlulu, hayatlı, kilerli, cumbalı, kafesli, sofalı, eyvanlı çivit mavili evler her geçen gün turizmin odağı haline geliyor.

Etnografya Müzesi
Cumalıkızık’ta köyün geçmiÅŸine ışık tutan, köyde yaÅŸayan halk tarafından bağışlanan XVIII, XIX ve XX. yüzyıla ait çeÅŸitli eÅŸyaların sergilendiÄŸi Etnografya Müzesi ilgi çekici. 1992 yılında açılan müzede, Osmanlı Devleti'nin 2. padiÅŸahı Orhan Bey'in köye verdiÄŸi bir berat bulunuyor. Bahçesinde at arabaları, dibek taşı, yalak, üzüm çiÄŸneme teknesi gibi nesneler, müzenin içinde ev eÅŸyaları, mutfak eÅŸyaları, aydınlatma ve ısınma araçları, av malzemeleri, UludaÄŸ’da bir zamanlar sürüler halinde yaÅŸayan geyiklerden kalma dev geyik boynuzu, semerler sergileniyor. Görülmeye deÄŸer.


















































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
