Meliha Hanım
Hatırlamıyorum.
Sabah veya günün hangi vaktiydi.
Foça’dan İzmir’e hasta bakmaya çağrılmıştım. Unutamadıklarım fakat, pırıl pırıl haliyle evinin koridorunda tekerlekli sandalyesiyle Meliha Hanımdı. Hafif nemlendirilerek geriye taranmış saçları, canlı bakışları dingin heyecanıyla Meliha Hanım, bütün evi gibi sanki bir ışık halesi içindeydi.
Çok çabuk samimi bir tanışma, hasta-hemşire bütünleşmesi oldu, iki kızı derin nefes aldılar ve bizi baş başa bıraktılar. Meliha Hanım müstakil evinde oturuyordu.
Zamanında ameliyat olmayı reddettiği için kötü bir tümörle yaşıyordu.
Evi gerçekten “hokka gibi” tabir edilir nitelikte, apartman furyasına dayanmış iki katlı bir İzmir eviydi. Alt katta ucuza oturmalarına müsaade ettiği kiracıları vardı.
Ben bakıma başladım. Yemeklerini, beden bakımını ve ruhsal bakımıyla ilgileniyordum.
Ancak sağlık sorunu büyüktü. Kansızdı ve lavmanlar yapılması gerekiyordu.
Eşe dosta telefonlar açıyor, kendinden ve benden anlatıyordu. Eskiden günler yaparlarmış. Eşini hep sevgiyle anıyordu. Onu güne götürür, akşamüstü de gelir alırmış. Beni transfer etmesinler diye konuşmalarında bana ait bölümleri kısa kesiyormuş! Kiracıları ve çocukları dışında yorulmasın diye çok misafiri yoktu.
Titremeleri gelişince kocası, evin merdivenlerine, hole, her yere onun boyuna uygun duvar tutamaçları inşa ettirmiş.
Kansızlığını gidermek için Alsancak Özel Sağlık Hastanesi’ne yattık. Kan verilecekti.
İkinci gün ansızın Meliha Hanım’ın bağırsakları durdu. Bu vaka ölümcüldü. Doktoru durmadan lavmanlar ve ilaçlar order ediyordu, fakat bir sonuç alınamıyordu. Ben artık lavmanları yapmayı reddettim, karnı davul gibi şişmiş lavmanları kabul etmiyordu. Sınırsız sancılar içindeydi.
Onun bu kötüye gidişi benim de enerjimi düşürdü, zaten sınırlı uykumla gece gündüz ona bakmıştım. Bir, bir buçuk haftadır bu böyleydi.
Hemen gece için yeni bir hemşire organizasyonu yapıldı. Karşıyaka’daki kızlarını arayarak annelerinin durumunu haber verdim.
Meliha Hanım’ın feryatları koridorlara taşıyor, beni çağırıyordu. Durumunun kötüye gittiğini anlamıştı. Halbuki daha dün gece onunla hastanede gün yapmış oradan buradan sohbet etmiştik. Pencereden gördüğüm doğuma gelen bir kadını “yeni hayat dünyaya geliyor” diye ona aktarmıştım.
Görevimi yeni hemşireye devredip bir boş odada sakinleşmeye - dinlenmeye gittim.
Sabaha karşı 04.00 sıralarında vefat etmişti.
…
…
Defin işlemleri gerçekleştirildi.
Okumalar, helvalar, ev; Meliha Hanım’ın o ışık saçan evi bir anda bir sürü sakin, metanetli, ağırbaşlı, sevecen insanın da ışığıyla dolmuştu.
…
Ben Foça’ya dönerken, zaman içi bir yolculuktan, uzak bir günden eve dönüyor, dünyaya dönüyor gibiydim.
Onun o ışıklı görüntüsü eşliğinde yorgunluğumun daha yeni farkına varıyordum.
|