FREUD’UN GÖRÜŞLERİ ÜSTÜNE – VI PSİKANALİZ
Yaşama içtepisinin enerjisi başlangıçta “erogen* bölgeler”den kaynaklanır. Erogen bölgeler bedene yayılmış olup, cinsel organlarla eş anlamlı değildir. Freud’a göre cinsellik, çocukluktan başlayarak değişik aşamalardan geçer: Birincisi, ilk çocukluk dönemindeki oral aşamadır; burada çocuk annesinin memesini emerek ağız yoluyla haz alır. Bunu anal-sadistik aşama izler. Bu daha sonraki dönemde çocuk, örneğin dışarıya çıkma gereksinimi duymasına karşın, dışkısını tutarak “haz” alır. Üçüncüsü, cinselliğin en yüksek gelişim aşaması olan fallus aşamasıdır. Bu durumda, çocuğun cinsel gelişimi adı geçen aşamalara göre normal gerçekleşmediği, bu aşamalardan birine takılıp kaldığı, sevgi yetisi fallus öncesi bir evrede kesintiye uğradığı zaman, sapıklıkların ya da nevrozların belirme olasılığı artar. Normal gelişme sırasında kısmi içtepiler, yani cinselliğin oral, anal-sadistik ve fallus biçimlerine neden olan ve de bunları cinsel organlara özgü [genital] cinselliğe bağımlı kılan içtepiler dengeli bir karışım oluşturur. Bu gelişmeye bağlı olarak, örneğin Oidipus-Kompleksi kavramıyla tanımlanan belirli davranış tarzları da biçimlenir.
Acaba insanların bütün bunlardan niçin “haberi” olmaz? Freud’a göre bu durum, ruhsal yapımızın özelliğinden kaynaklanır. Ruhsal-olan, bilinçle değil, bilinç-dışıyla bir tutulmalıdır. Ancak iki çeşit bilinç-dışı vardır. Birincisi, bir an için bilemediğimiz, ama her zaman bilinç düzeyine çıkarabileceğimiz şeylerdir; örneğin herhangi bir çarpım işleminin çözümü bir an için bilincimizin dışındadır, ama soru sorulduğu anda bu çözüm hemen bilinç düzeyimize çıkar. İkincisi ise, dinamik bilinç-dışıdır; bununla kastedilen bastırılmış bir bilinç-dışıdır. Başka bir deyişle, cinselliğin gelişmesi sonucunda zorunlu olarak beliren, toplumsal kurallarla ve tabularla [“üst-ben”le] çelişen istekler bastırılır.
Freud’un psikanalizi ve tedavi yöntemi, kültür ve toplum teorisiyle içsel bir bağ içindedir. Öğretisine göre, normal bir cinsel gelişmeye bağlı olan, zorunlu olarak beliren, ahlak kurallarıyla ve “üst-ben”in tabularıyla çelişen istekler bilinç-dışına itilir. “Ben”imizde, bilinç-dışının bilinç düzeyine çıkmasını önleyen, “üst-ben”e ait “dirençler” vardır. Bu “dirençler” nedeniyle dinamik bilinç-dışı konusunda hiçbir şey bilemeyiz. Sadece düşlerimizde ve hatalı davranışlarımızda bilincimizi aşan bu dinamik bilinç-dışı, “dirençler”e rağmen yine de meydana çıkarsa, o zaman nevrotik ya da psişik hastalıkların belirmesi kaçınılmaz olur.
Öte yandan bu bilinç-dışı, biçimi değiştirilerek benimsenecek bir duruma getirilebilir, “yüceltilebilir”; örneğin cerrahlık biçiminde yararlı yönde kullanılabilir.
Freud’un öğretisine göre, ruh hastalıkları [psikozlar] “ben”in gerçekliğe yüz çevirmesinden başka bir şey değildir. Nevrozlar ya da sapıklıklar durumunda ise “ben”, ya “id” [yani içtepi enerjisi] ya da “üst-ben” [ahlak, tabu] tarafından bastırılır. İlk çocukluk dönemi cinselliğine ilişkin sorunların yeterince üstesinden gelinmemesine bağlı psişik hastalıkları özel bir tedavi yöntemiyle ortadan kaldırmak mümkündür.
*Erogen: Grekçe eros [sevgi] ve genos [oluş]; cinsel yönden uyarıcı.
Kaynaklar:
-Das Leben und Werk von Sigmund Freud, [S. Freud’un Yaşamı ve Eserleri], E. Jones, Bern, 1960 – 62.
-Düş Yorumları, S. Freud, 2 Cilt, Payel Yay.
-Günlük Yaşamın Psiko-Patolojisi, S. Freud, Payel Yay.
-Ruh ve Bilinç-dışıyla İlişkisi, S. Freud, Payel Yay.
-Cinsellik Teorisi Üzerine Üç İnceleme, S. Freud, 1905
-Kültürde Huzursuzluk, S. Freud, Metis Yay.
-Totem ve Tabu, S. Freud, Sosyal Yay.
-Haz İlkesinin Ötesi, S. Freud, Metis Yay.
-Barış ve Savaş Sorunu Üzerine – A. Einstein-S. Freud Yazışması, çev. Oğuz Özügül, Yarın Yay., Ankara 1984
-Massenpsychologie und Ich-Analyse [Kitle Psikolojisi ve Ben-Analizi], S. Freud, Fischer Verlag, Frankfurt 1991
-Abriss der Psycho-Analyse [Psikanalizin Tarihçesi], S. Freud, Fisher Verlag, Frankfurt 1992.
-Ben ve İd, S. Freud, Metis Yay.
oguzozugul@hotmail.com
|