Şiir - üstü esintiler
Okuduğum her satır, gördüğüm her fırça darbesi, izlediğim her sahne, tanıdığım her yeni kişi ile bileşimim değişiyor, zenginleşiyorum ve her adımda giderek gelişen yeni bir 'ben' oluşuyor; buna yürekten inanıyorum.
İtiraf etmeliyim ki bu 'ben'i –ola ki hak etmediği kadar- seviyorum ve onda emeği olan herkese minnet borçluyum.
Bizi besleyen bütün bu kaynaklardan okumayı ele alalım; aynı metni her okuyan, her okuyuşta bir başka izlenimle kaldırabilir başını sayfalardan. Her seferinde başka damarlarımız besleniyor, doluyor.
Bu okumaların hangisinde, ne kadar yaklaşabiliyoruz sahibine, kim bilir? Ve aslında ne kadar önemlidir bu, yazar ya da şair için? Giderek bir şiirin, esin kaynağı olmayı yaşamın başka unsurlarından daha az hak ettiğini kim iddia edebilir?
İşte bu düşünceden güç alan bir cür'etle, bir dizi çalışma çıktı ortaya, bunlardan birini paylaşalım isterim:
*
(PARKTA ŞİİR)
Dalmış bakıyor
önündeki suya
‘Su gibisin’
‘Suda halkalar
gibisin’
Böyle derin
böyle dalmış
bakıyor.
Sina AKYOL
(avluda / Yapı Kredi Yayınları – 1996)
Dalmış gitmiş, kim bilir nerelerde aklı; ya yüreği? boşluk...
bakıyor bakmasına da, görüyor mu? neyi? belki de gördükleri şu anda burada değil, daha hiç var da olmadılar.
önündeki zaman geride kalandan daha mı çok, daha mı iyi, daha mı güzel, daha mı zengin, daha mı ne?
suya karşı durmuşsun, telveler ne söyler?
Su saydamdır, saftır-saflıktır; iyidir-iyiliktir su...
gibisin. olma. su ol.
Suda kaçmak yok; varmaya gider su. sürünmez su, akar...
halkalar olur suda. halkalar büyür, gelişir, genişler, izler, çoğalır...
gibisin. olma. suda halka ol.
Böyle derin düşünme. su akıyor...
böyle dalmış oturma. halkalar gitti.
davran, su sana bakıyor.
|