Orada kimse var mı? / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

Orada kimse var mı?



Hani depremde, kurtarıcılar yıkıntıların arasında yaÅŸayan var mı diye ararken böyle sorarlar. “Orada kimse var mı? Ses verin!” Åžu anda deprem yaÅŸayan kadınlarımız da erkek yurttaÅŸlarına soruyorlar böyle. Daha birkaç gün önce “dekolte” için bir kınama yazmıştık. Birisi yine yumurtladı, “fiÅŸle priz” teorisini(!) attı ortaya. Onu yorumlamaya vakit kalmadı. Yeni bir “felsefi” sav atıldı ortaya. “Örtüsüz kadın perdesiz ev gibidir. Ya satılık ya da kiralıktır” Nasıl bir cehalet ortamında yaşıyoruz, biz kadınlar… Cehalet diyoruz ama biri profesör, birisi bir kuruluÅŸun baÅŸkanı v.s.

Ülkemizde artık, kızıp köpüren kocanın, babanın, abinin, kardeÅŸin kadını öldürmesi sanki olaÄŸanmış gibi kabul ediliyor. Peki, erkek yurttaÅŸlar neler söylüyor bu konuda? Onların teorileri de iÅŸsizlik, ekonomik sıkıntı sonucunda erkeÄŸin bunalıma girmesiymiÅŸ. Kadının suçu mu onun iÅŸsiz kalması. Ya namus meselesi! Güleyim bari… Erkekler yine erkekleri (hatta katilleri) korumak için lâfları geveliyorlar. Bazıları (gazeteciler, TV muhabirleri) zamanı gelince birkaç kelime ediyorlar. Olmaz öyle ÅŸey! Kadınlar tekel grevinde, uykusuz, aç onlarla birlikte deÄŸiller miydi? Üniversiteli genç kızlar polislerin coplarını yerken yalnız onlara destek olmuyor, üstelik kendilerini ateÅŸe atıyor. Ya da çalışan kadın, iÅŸsiz kocası yan gelip kahvelerde piÅŸti oynarken, çocuklarına birkaç lokma verebilmek için nelere katlanıyor. Åžu selde, bir minibüsün içinde ölen kadınlar, gezmeye mi gidiyorlardı? Tüm bunlara raÄŸmen kızıp, köpüren erkek, kadını öldürmek için çıkıyor yola. Kadınlar çaresiz, korunmasız, neredeyse ölüme teslim edilmiÅŸler. TV’lerde hayretle izliyoruz. Kadını döven, bıçaklayan, sürükleyen adamı öteki adamlar rahat rahat izliyor. Pes. Her görüşümde kınıyorum onları, insan demeye dilim varmıyor!

Bekliyoruz. Erkekler ağızlarını ne zaman açıp, burada ben varım diyecekler. Katile iÅŸini yaptırmayacaklar. Doktorlar, polisler, hâkimler, avukatlar, komÅŸular… Sizler her ÅŸeyi duyuyor, görüyorsunuz. Sıra sizde. Açın aÄŸzınızı. Ses verin. Bir araya gelin. “Biz, kadınlara yapılan zulmü, acıyı, tacizi kınıyoruz. Sizler, ötekiler, kendinizi ne sanıyorsunuz? Bir daha elini dahi kaldırsan bizi bulacaksın karşında” Ha, bunu söylemek zor mu?

Benzer sorunlar çok önceleri Kanada’da yaÅŸanmış. Bir grup erkek “beyaz kurdele” adını verdikleri bir oluÅŸum kurmuÅŸlar. Küçük beyaz bir kurdeleyi (kâğıttan bile yapılıyor) yakalarına takıyorlar. Ve karşısındakine bunun anlamını anlatıyorlar. Denemeye deÄŸmez mi?

Hem kadınlar kendilerini güvende hissedecekler, hem de, belki bir erkeği katil olmaktan kurtaracaklar.

Bu sorunda kadınların rolü de sorgulanıyor. Neden boyun eÄŸiyorlar. Alsın çocuÄŸunu vursun kapıyı çıksın diyenler var. Tamamen yanlış bir düşünce. Kadınların buna hiç ÅŸansı yok ülkemizde. Ancak ÅŸu “aile meclisinde” kadınların bulunması ve ölüm kararına ortak olmalarını kabul edemiyorum. Hatta çocuklarını yetiÅŸtirenin de bir kadın olduÄŸunu düşünürsek, onlara nasıl bir olumsuz gelecek hazırladıklarını ne yazık ki görüyoruz sık sık.

Aslında 8 Martlarda aklımıza gelmiyor bunlar. 2010 yılında 350’den çok kadının öldürüldüğünü okumak, çocuklarına kahvaltı veremediÄŸi için intihar eden kadını duymak, kulağı, burnu kesildikten sonra kocasıyla eve dönen kadının yüzünü ve onun gidiÅŸini izleyen polisi görmek kahrediyor beni. Ya sizleri erkekler?

Kadınlar, erkekler ağzımızı açalım sesimizi duyuralım. Yeter artık.


Zuhal ÖZÜGÜL




12 Mart 2011 Cumartesi / 2223 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...