SENKRONU KAÇMIŞ GÜLÜŞLERİMİZ / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

SENKRONU KAÇMIŞ GÜLÜŞLERİMİZ



Havadar bir aklım ve kalbim var. Üşüyorum. Altımda bir ıslaklık… Refah tabana yayılıyor galiba. Haliyle her ÅŸeyi komik tarafından alıyorum. Geri dönüşümlü anılardan komik bir hayat üretip gayri resmi gülüyorum. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar gülüyorum. Sudan sebeplerle gülmekten iyidir. Çünkü su pahalı. Velhasıl insanlık halidir gülmek. İleri demokrasinin göstergesidir. İnsanın gülesi gelince gülebilmesi demokrasidir. Halkı, memleket sorunları karşısında güldürme sanatına da politika denir. Gülünce hızlanıyor hayat. Hayat yaÄŸ gibi akıyor. Akan hayat, “hayat neyden ibaret?” sorusunu akla getiriyor. Hayatın zurnadan ibaret olduÄŸunu düşünenler ise fena halde yanılıyor. Oysa sorulması gereken soru “Ne eksik hayatımızda?” olmalı. Kaybolan karakutumuz acilen bulunmalı. Aksi halde duygusal merhemler, sinir sistemimizi iyileÅŸtiremeyecek. Ve yüzümüzde eÄŸreti duracak senkronu kaçmış gülüşlerimiz.

Haydi, hep birlikte gazlanmadan gülelim! Medya eÄŸlendirecek, spor heyecanlandıracak. Daha ne olsun? Bize de güle oynaya yaÅŸamak kalıyor. Toplu açılış yapalım, toplu gülelim ama toplu seviÅŸmeyelim. Cari açığımız görünmesin. Sıkıntılı günlerde taze bir nefes gibidir gülmek. DiÅŸ estetiÄŸiyle birlikte artık gülmemiz de deÄŸiÅŸecek. Müjdeler olsun, gülmeyi unutanlar için “aile ÅŸaklabanlığı” uygulamasına geçilecek. Dolaşım hızlanacak, damarlarımız geniÅŸleyecek. Üç gülüşten biri seçilecek: entelektüel, sportif ve çekici gülüş. Gülmenin kendine mahsus bir perspektifi falan yoktur. Buna raÄŸmen, 1950'li yıllarda insanlar günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikaya düşmüştür. Oysa, komple komplike full komiÄŸiz. Öyleyse, hayat neden bu kadar önemsiz? Her yüz kiÅŸiden 6’sı vesveseli. BeÅŸte birimiz iÅŸsiz ve ümitsiz. Yine de ekonomi sayfalarında patronların baÅŸarıları limitsiz. Yatay ve hafif dalgalı zikzak çizen milli gelirimize paraleldir senkronu kaçmış gülüşlerimiz.

Zaman her ÅŸey gibi gülüşlerimizi de deÄŸiÅŸtirdi. Kasten ve sehven gülüşler arttı. Hissiyatlara dayalı gülüşler ÅŸizofrenik bir yarılma sonucu malul oldu. Bu nedenle gülüşümle örtüşmese de hayat, güldükçe geçmiÅŸin kahredici yalnızlığında yaÅŸadığımı kanıtlıyorum. Kimse öldüğümü araÅŸtırmıyor o zaman. Biliyorum, dünyanın neresinde olursa olsun her gülüş hepimizindir. Yürekten ve içten gülüyormuÅŸ gibi yapanlar, fotoÄŸrafı güzel çıksın diye sırıtık bir ifade sunmak içindir. FotoÄŸraflar git gide sırıtık ifadelerle doluyor. BaÅŸkent’te, okuma yazma bilmeyen yüz bin kiÅŸi bu fotoÄŸraflara bakıp bakıp gülüyor. İyi ki gülüyor. Aksi halde, halet-i ruhiyeleri zedelenecek. En derin yaralarla baÅŸlarmış en derin gülücükler. Saf, içten, çocuksu bir kahkaha atamıyorsak eÄŸer, bil ki çok deÄŸerli bir ÅŸeyleri kaybediyoruz. Vakit varken gülmeliyim, gülmelisin. Åžaşırtmalıyım, ÅŸaşırtmalısın. Acele et, içimizdeki çocuk ölmesin!


Ahmet Zeki YEŞİL




16 Mart 2011 Çarşamba / 3018 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...