Eyvah sular kesilmiş, elektrikler de!
Siz kendinizi ne kadar ayrı da tutsanız, bütünün bir parçası olduğunuz gerçeğini yadsıyamazsınız! Koyun bacağı koyun bacağıdır, kara koyunun, ak koyunun diye sınıflandırılması özde pek de bir şey fark ettirmez. Her koyunun kendi bacağından asılıyor olması, sonuçta bütün koyunların asılıp kesilme eylemine tabi tutulma gerçeğini değiştirmiyor…
Satırlarıma birlik beraberlik temasıyla başladığım için, sözü dünyada olup bitenlere getireceğimi düşünüyorsanız sizi yanıltmış olurum. Dünyanın her yerinde olan her şey elbette bizim de derdimiz, ne kadar uzağında olursak olalım elbette önemsiyoruz. Japonya’daki tsunami de, Libya ve diğer Akdeniz ülkelerindeki sivil halkın yaşadıkları da ilgi alanımızda. Her biri için ayrı ayrı tüh vah edip elimizde çay kahve fincanımızla ekran ya da gazete sayfaları ardından kafa sallıyoruz. İnsani duygularımızı hop oturtup hop kaldırıyoruz, vicdanlarımız görevde çok şükür!
Lakin, bunların hiçbiri güncelimizdeki temel ihtiyaçların sorgulanmasında tepkisizleşmeyi öngörmüyor. Sabah uyandığınızda yüzünüzü yıkamak, güne temizlenerek başlamak üzere çeşmeyi açıyorsunuz sular akmıyor! Çamaşır bulaşık makinelerini akşamdan çalıştırmamıştınız gürültü olmasın diye, sabah ola hayır ola derken "aaa su yok"!
Haydi bakalım kolay gelsin… Ot, ıspanak, sebze yıkayıp öğle yemeği pişireceksiniz, ay bugün temizlik günü yardımcınız gelecekti! Kalabalık ailesiniz, kafe restoran işletiyorsunuz, misafir de mi gelecekti bugün? Ne tesadüf! Zamanlı, zamansız kesilen sular ve tepkisizce kabullenen insanlar olarak başka çare yok besbelli! “Su hakkı” diye bir hak var ama, o ne ki? Madalyonun en masum yanı olan sıradan evsel ihtiyacımız sudan söz ediyorum, içme suyu hakkımızın kalite ve sürdürülebilirliği çok daha çetrefilli bir konu, bu yazıyı aşar…
Bir bakıyorsunuz yan komşunuz televizyonunu sırtlanmış gidiyor, akşama yenisi geliyor eskisi çöpe... Elektrikler bir gidip bir geliyorken televizyonu da halledivermiş. Arkadaşınızın buzdolabının motoru yanmış, kızınız ve oğlunuzun bilgisayarı iflas etmiş, Nazan hanımların apartmanında elektrikten yangın çıkmış! Fikriye Teyzenin bulaşık makinesi, Hüseyin amcanın elektrikli termosifonu, Zerrin’lerle Orhan Beylerin klimaları da bozulmuş. Ne tesadüf hepsi de aynı gün ve günlerde peşi sıra… Yok canım, gidip gelen elektriklerin suçu değildir!
Olur böyle şeyler, elektrik ve sularınız ansızın kesilebilir, hizmet kalitesi düşebilir, fiyatları yükselebilir olur böyle şeyler. Dua edelim, hiç olmasa ne yapardık?
www.ascifok.com
|