Zuhal ÖZÜGÜL
BEN TURİST OLSAYDIM!
15-22 Nisan Turizm Haftası
Her gezi insanın görüşünü geliÅŸtirir, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artırır (Atasözü gibi oldu) Bunun için o bir yerden bir yere gider. Ünlü yazar Rilke “Hiçbir ÅŸey tam deÄŸildir, ben görmeden önce” demiÅŸ. Ben de bir süre önce döndüğüm geziden, herhalde görüşüm geliÅŸtiÄŸi! için hiç de bilgimin olmadığı bu konuda düşünmeye baÅŸladım.
Turizmle ilgili İzmir ve yöresini (Foça’da dâhil) araÅŸtırmam sırasında özetle turist sayısında düşme olduÄŸu açıklamalarını okudum. Düşünceme göre iki nedeni var bunun. Turiste verilen hizmet. Turistin, ülkesindeki ekonomik durumu.
Ülkemize gelen (örneÄŸin Almanya’dan)turistlerin ekonomik durumu orta halli veya altındakilerdir. Onlar, otel, uçak bileti, otobüs, yani “her ÅŸey içinde” tatilleri tercih ederler. Kaldıkları otellerde her türlü konforu, temizliÄŸi, eÄŸlenceyi mutlaka isterler. Çok alış veriÅŸ etmezler, bir iki hediye, marka! giysileri satın alırlar.
Onları Türkiye’ye çeken, en önemli nedenlerden biri içkinin ucuz (artık deÄŸil ) olmasıdır. Birayı su gibi içip, akÅŸam yemeklerini ÅŸarapsız geçirmezler. Hafif bir müzik de kabulüdür. (Darbuka, zurna ve avaz avaz bağıran bir ÅŸarkıcıdan oluÅŸan orkestraya(!) nasıl hayretle baktıklarını görebiliriz) Yemekten sonra bir konser veya ülkenin folklorunu izlerken de içkiye devam ederler. Bulundukları yerdeki arkeolojik mekânları gezerler, Efes gibi yerlere, otellerinden kalkan otobüslerle gitmek isterler. Bulundukları yerde bir müze varsa zaman ayırırlar. Ne yazık ki, Foça’da birçok arkeolojik mekân kendi haline bırakılmış durumda. Yel deÄŸirmenlerinin kanatları bir türlü dönemiyor! Antik Tiyatro’nun yeri bile belli deÄŸil. BeÅŸ kapıların (Athena Tapınağı) durumu içler acısı. Müze için bir yer bulunamıyor mu? Peki, o zaman yabancı turist Foça’da ne yapacak?
Turistlerin beklentileri aşağı yukarı, böyle. Onların ülkelerindeki ekonomik durumları nasıl? Hiç de iç açıcı değil.
Son ekonomik krizlerden sonra kapanan fabrikalar, firmalar nedeniyle iÅŸsiz kaldılar. Yüksek bir aylık gelirden çok düşük bir gelir düzeyine indiler. İşsizlik yardımı alabilmek için kirası yüksek evlerini terk etmek, arabalarını satmak zorunda bırakıldılar. DeÄŸil tatili, bir ayı nasıl geçireceklerini düşünmeye baÅŸladılar. İş bulmaları zorlaÅŸtıkça aldıkları yardım azaltıldı, hatta kesildi. Çoluk çocuk fakirlik derecesine düştüler. Kiliseler, yardım kuruluÅŸları sıcak yemek dağıtmaya baÅŸladılar. BirçoÄŸu önce çekinerek girdi sıraya. Türkiye’de tatillerini geçirmeyi seven Alman emeklilerini de aynı kader bekliyor.
Kısacası Alman turistlerin bir kesiminin tatil yapması tamamen olanaksızlaÅŸmıştır. Çünkü Almanya’nın ekonomisinin düzeleceÄŸi yutturulmaya çalışılsa da, aklı olan bir kiÅŸi buna inanmaz.
Her ÅŸeye raÄŸmen gelebilenlere, neler sunuyoruz?
Onların beklentilerini yukarıda saymaya çalıştım. Tek tek irdeleyelim.
Oteller ne kadar konforlu ve temiz? Bunun, gerçekten sık sık sorulması gerekiyor. Çünkü konfor ve temizlik öteki Avrupa tatil ülkelerinin çok altında.
Türk mutfağı diye ballandıra ballandıra anlatılan hangi yemekleri sunuyoruz onlara? Her yaz ızgara balık, karışık salata, aynı mezeler ve sufle yemekten bıktılar vallahi. Her yıl Festival’de yemek yarışması yapılır. Hanımlar uÄŸraşırlar, dereceye girerler. Bu yöresel deÄŸiÅŸik tatları neden sunmuyorsunuz onlara (bize de) ey Aşçılar!
Yemek konusunda, özellikle Almanlar 10-15 sene öncesine kadar çok acemiydiler, patlıcanın, bamyanın, enginarın ne olduğunu bilmezlerdi. Şimdi bir görseniz aldı yürüdü. Aşçıların yaratıcılıkları, hem lezzetli hem de göze hitap eden yemekler ortaya çıkardı.
Gelelim içkilere. O fiyata (aşırı yüksek) sunulan ÅŸarabın asıl deÄŸerini sizler (restoranlar) biliyorsunuz. Turistler çok daha iyi biliyorlar (birkaç kat yüksek fiyata satılmaları haksızlık deÄŸil mi?) Åžarabın kalitesini, onların dilinden (en azından İngilizce) temiz bir gömlek giymiÅŸ, “bir karış sakalsız” bir garson anlatabiliyor mu? “Bu yediÄŸim nedir” diye sorabilir, anlatmaya hazır mısınız?
Deniz ve güneş ülkesi diyoruz. Sahillerimiz denize girmeye elverişli mi? Zavallılar çöplerin arasında mı yüzecekler?
Sahilde yürüyüşe çıktıklarında köpeklerin, kedilerin üstüne basmamak için cambazlık yapacaklar. Çok hayvan sever insanlardır da, lokantalarda yemeklerini onlarla sarmaş dolaş yemeyi pek de sevmedikleri esnaf tarafından anlaşılmıyor! (Restoranların önünde yatan köpek ve kedileri, elemanlar zahmet edip kovalamıyorlar bile.)
Ormanımız, yeşilliğimiz, çiçeklerimiz ne durumda? O kadar yeşili bol ülkelerden geliyorlar ki, ülkemiz hele Foça, sınıfta kalıyor.
Bu arada yazmadan geçemeyeceÄŸim. MuÄŸla’dan Fethiye’ye kadar olan o yeÅŸilliklere, ormanlara bakmaya kıyamazken, sıra sıra birkaç katlı beton binaları görünce, Siz ne dersiniz bilmem ama, ben “aÄŸzımı açıp gözümü yumuyorum”. Bence yalnız inÅŸaatçılar, mimarlar, izin veren belediyeler deÄŸil o binalarda oturanlar da SUÇLU. Bodrum’u su basmasının bir nedeni de aÄŸaçların kesilmesi deÄŸil mi? (Tanrı Foça’yı korusun)
Foça’daki restore edilmiÅŸ taÅŸ binalara turistler yönlendiriliyor mu? Neden tek tek birer inci gibi duran bu binaları görmesinler? Turizm ve danışma büroları salt danışma mı yaparlar? ÖrneÄŸin etkinlik (Foça ve çevresini gezdirmek vs gibi) düzenlemezler mi?
Bir sözümüz vardır, “misafir umduÄŸunu deÄŸil, bulduÄŸunu yer”. Turist bunun tam tersini arzuluyor. BulduÄŸunu deÄŸil umduÄŸunu, hem de uygun fiyatla, istiyor. Ancak ilgililer, ne yazık ki hâlâ, ne bulursa yesin, görsün havasındalar. (İlgisizlik, sorumsuzluk, bu seneyi de atlatalım düşüncesi yaygın)
Foça’da ilgimi çeken bir turist grubu var. Bisikletliler. Her sene görüyorum onları. Yediden yetmiÅŸe bisiklet üstündeler. Belki de Foça onlara dar geliyordur. Düşünüyorum da onlara ne kadar çok gezi önerisi yapılır. (Ne yazık ki bisiklet yolu dahi yok!)Denizdeki olanakları, rüzgârı, deniz sporlarını v.s. de ekleyelim.
Artık turist farklı tatil arıyor. Bu da turizmcilere yük bindiriyor. Kaliteli, dil bilen, kibar elemanlar ön saflarda olmalı. Otellerin, konuklarını iyi ağırlamak, turizmcilerin ülkesini tanıtmak için -ki bir daha gelsinler- çok çook uğraşmaları gerekiyor. Hatta gocunmadan dünyadaki öteki tatil ülkeleriyle turizminizi karşılaştırın. Turizmcilerin arada bir öteki ülkelere gitmesi yararlı olur.
Yenilik, yenilik her şeyde yenilik olmalı!
Ben Ölü deniz’de dolaşırken gözümün önünde hep İngiliz Burnu vardı. Sanki küçük bir modeli. Örnek alınmaz mı?
Aslında benim aklıma gelen öneriler turizmcilerin, esnafın da bildiği şeylerdir mutlaka. Eee neden gerçekleştirmiyorsunuz da ah vah diye yakınıyorsunuz.
Uçaklar dolusu turist gelmesi dileğiyle!
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
15-22 Nisan Turizm Haftası
Her gezi insanın görüşünü geliÅŸtirir, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artırır (Atasözü gibi oldu) Bunun için o bir yerden bir yere gider. Ünlü yazar Rilke “Hiçbir ÅŸey tam deÄŸildir, ben görmeden önce” demiÅŸ. Ben de bir süre önce döndüğüm geziden, herhalde görüşüm geliÅŸtiÄŸi! için hiç de bilgimin olmadığı bu konuda düşünmeye baÅŸladım.
Turizmle ilgili İzmir ve yöresini (Foça’da dâhil) araÅŸtırmam sırasında özetle turist sayısında düşme olduÄŸu açıklamalarını okudum. Düşünceme göre iki nedeni var bunun. Turiste verilen hizmet. Turistin, ülkesindeki ekonomik durumu.
Ülkemize gelen (örneÄŸin Almanya’dan)turistlerin ekonomik durumu orta halli veya altındakilerdir. Onlar, otel, uçak bileti, otobüs, yani “her ÅŸey içinde” tatilleri tercih ederler. Kaldıkları otellerde her türlü konforu, temizliÄŸi, eÄŸlenceyi mutlaka isterler. Çok alış veriÅŸ etmezler, bir iki hediye, marka! giysileri satın alırlar.
Onları Türkiye’ye çeken, en önemli nedenlerden biri içkinin ucuz (artık deÄŸil ) olmasıdır. Birayı su gibi içip, akÅŸam yemeklerini ÅŸarapsız geçirmezler. Hafif bir müzik de kabulüdür. (Darbuka, zurna ve avaz avaz bağıran bir ÅŸarkıcıdan oluÅŸan orkestraya(!) nasıl hayretle baktıklarını görebiliriz) Yemekten sonra bir konser veya ülkenin folklorunu izlerken de içkiye devam ederler. Bulundukları yerdeki arkeolojik mekânları gezerler, Efes gibi yerlere, otellerinden kalkan otobüslerle gitmek isterler. Bulundukları yerde bir müze varsa zaman ayırırlar. Ne yazık ki, Foça’da birçok arkeolojik mekân kendi haline bırakılmış durumda. Yel deÄŸirmenlerinin kanatları bir türlü dönemiyor! Antik Tiyatro’nun yeri bile belli deÄŸil. BeÅŸ kapıların (Athena Tapınağı) durumu içler acısı. Müze için bir yer bulunamıyor mu? Peki, o zaman yabancı turist Foça’da ne yapacak?
Turistlerin beklentileri aşağı yukarı, böyle. Onların ülkelerindeki ekonomik durumları nasıl? Hiç de iç açıcı değil.
Son ekonomik krizlerden sonra kapanan fabrikalar, firmalar nedeniyle iÅŸsiz kaldılar. Yüksek bir aylık gelirden çok düşük bir gelir düzeyine indiler. İşsizlik yardımı alabilmek için kirası yüksek evlerini terk etmek, arabalarını satmak zorunda bırakıldılar. DeÄŸil tatili, bir ayı nasıl geçireceklerini düşünmeye baÅŸladılar. İş bulmaları zorlaÅŸtıkça aldıkları yardım azaltıldı, hatta kesildi. Çoluk çocuk fakirlik derecesine düştüler. Kiliseler, yardım kuruluÅŸları sıcak yemek dağıtmaya baÅŸladılar. BirçoÄŸu önce çekinerek girdi sıraya. Türkiye’de tatillerini geçirmeyi seven Alman emeklilerini de aynı kader bekliyor.
Kısacası Alman turistlerin bir kesiminin tatil yapması tamamen olanaksızlaÅŸmıştır. Çünkü Almanya’nın ekonomisinin düzeleceÄŸi yutturulmaya çalışılsa da, aklı olan bir kiÅŸi buna inanmaz.
Her ÅŸeye raÄŸmen gelebilenlere, neler sunuyoruz?
Onların beklentilerini yukarıda saymaya çalıştım. Tek tek irdeleyelim.
Oteller ne kadar konforlu ve temiz? Bunun, gerçekten sık sık sorulması gerekiyor. Çünkü konfor ve temizlik öteki Avrupa tatil ülkelerinin çok altında.
Türk mutfağı diye ballandıra ballandıra anlatılan hangi yemekleri sunuyoruz onlara? Her yaz ızgara balık, karışık salata, aynı mezeler ve sufle yemekten bıktılar vallahi. Her yıl Festival’de yemek yarışması yapılır. Hanımlar uÄŸraşırlar, dereceye girerler. Bu yöresel deÄŸiÅŸik tatları neden sunmuyorsunuz onlara (bize de) ey Aşçılar!
Yemek konusunda, özellikle Almanlar 10-15 sene öncesine kadar çok acemiydiler, patlıcanın, bamyanın, enginarın ne olduğunu bilmezlerdi. Şimdi bir görseniz aldı yürüdü. Aşçıların yaratıcılıkları, hem lezzetli hem de göze hitap eden yemekler ortaya çıkardı.
Gelelim içkilere. O fiyata (aşırı yüksek) sunulan ÅŸarabın asıl deÄŸerini sizler (restoranlar) biliyorsunuz. Turistler çok daha iyi biliyorlar (birkaç kat yüksek fiyata satılmaları haksızlık deÄŸil mi?) Åžarabın kalitesini, onların dilinden (en azından İngilizce) temiz bir gömlek giymiÅŸ, “bir karış sakalsız” bir garson anlatabiliyor mu? “Bu yediÄŸim nedir” diye sorabilir, anlatmaya hazır mısınız?
Deniz ve güneş ülkesi diyoruz. Sahillerimiz denize girmeye elverişli mi? Zavallılar çöplerin arasında mı yüzecekler?
Sahilde yürüyüşe çıktıklarında köpeklerin, kedilerin üstüne basmamak için cambazlık yapacaklar. Çok hayvan sever insanlardır da, lokantalarda yemeklerini onlarla sarmaş dolaş yemeyi pek de sevmedikleri esnaf tarafından anlaşılmıyor! (Restoranların önünde yatan köpek ve kedileri, elemanlar zahmet edip kovalamıyorlar bile.)
Ormanımız, yeşilliğimiz, çiçeklerimiz ne durumda? O kadar yeşili bol ülkelerden geliyorlar ki, ülkemiz hele Foça, sınıfta kalıyor.
Bu arada yazmadan geçemeyeceÄŸim. MuÄŸla’dan Fethiye’ye kadar olan o yeÅŸilliklere, ormanlara bakmaya kıyamazken, sıra sıra birkaç katlı beton binaları görünce, Siz ne dersiniz bilmem ama, ben “aÄŸzımı açıp gözümü yumuyorum”. Bence yalnız inÅŸaatçılar, mimarlar, izin veren belediyeler deÄŸil o binalarda oturanlar da SUÇLU. Bodrum’u su basmasının bir nedeni de aÄŸaçların kesilmesi deÄŸil mi? (Tanrı Foça’yı korusun)
Foça’daki restore edilmiÅŸ taÅŸ binalara turistler yönlendiriliyor mu? Neden tek tek birer inci gibi duran bu binaları görmesinler? Turizm ve danışma büroları salt danışma mı yaparlar? ÖrneÄŸin etkinlik (Foça ve çevresini gezdirmek vs gibi) düzenlemezler mi?
Bir sözümüz vardır, “misafir umduÄŸunu deÄŸil, bulduÄŸunu yer”. Turist bunun tam tersini arzuluyor. BulduÄŸunu deÄŸil umduÄŸunu, hem de uygun fiyatla, istiyor. Ancak ilgililer, ne yazık ki hâlâ, ne bulursa yesin, görsün havasındalar. (İlgisizlik, sorumsuzluk, bu seneyi de atlatalım düşüncesi yaygın)
Foça’da ilgimi çeken bir turist grubu var. Bisikletliler. Her sene görüyorum onları. Yediden yetmiÅŸe bisiklet üstündeler. Belki de Foça onlara dar geliyordur. Düşünüyorum da onlara ne kadar çok gezi önerisi yapılır. (Ne yazık ki bisiklet yolu dahi yok!)Denizdeki olanakları, rüzgârı, deniz sporlarını v.s. de ekleyelim.
Artık turist farklı tatil arıyor. Bu da turizmcilere yük bindiriyor. Kaliteli, dil bilen, kibar elemanlar ön saflarda olmalı. Otellerin, konuklarını iyi ağırlamak, turizmcilerin ülkesini tanıtmak için -ki bir daha gelsinler- çok çook uğraşmaları gerekiyor. Hatta gocunmadan dünyadaki öteki tatil ülkeleriyle turizminizi karşılaştırın. Turizmcilerin arada bir öteki ülkelere gitmesi yararlı olur.
Yenilik, yenilik her şeyde yenilik olmalı!
Ben Ölü deniz’de dolaşırken gözümün önünde hep İngiliz Burnu vardı. Sanki küçük bir modeli. Örnek alınmaz mı?
Aslında benim aklıma gelen öneriler turizmcilerin, esnafın da bildiği şeylerdir mutlaka. Eee neden gerçekleştirmiyorsunuz da ah vah diye yakınıyorsunuz.
Uçaklar dolusu turist gelmesi dileğiyle!
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
