İbo ve Tirsi (Ringa)
Bizim Balıkçı İbo yine her zamanki gibi ekmek teknesinin içinde balıklarla boğuşuyor…
Ya ağ örer, ya ağlardan balık ayırır, ya da eşe dosta balık ayıklar o da olmadı balıkları pişirip teknede afiyetle demlenir…
İri sardalyeye hatta kolyosa benzer bir balık çeşidiyle uğraşıyor yine. Epeyce tutmuş bir taraftan sohbet ediyoruz bir taraftan hızlı hızlı ayıklamaya devam ediyor. Ne balığı diye soruyorum; “Tirsi” diyor.
Bizim buralara pek gelmez diyor. Daha çok Çanakkale taraflarında olurmuş, Karadeniz’e Tuna Nehri'nden girip, boğaz akıntısıyla Ege’ye kadar indiği oluyormuş. Diğer adına ringa balığı da denilen tirsi, karnında testere dişi gibi çıkıntılı pullarıyla “dişli tirsi balığı” da (Alosa finta) denirmiş.
Nasıl pişiriyorsun dediğimde, ızgara konusunda ısrarlı olsa da yağsız tavada da yapılabildiğini söylüyor. “Yağsız tavayı pek az yağlayacaksın, bir tarafı pişip iyice beyazlaşınca çevireceksin” diyor İbo. Yanında ne ile yeneceğini söylemeye gerek duymuyor ama, yakında bu balığı herkes tanıyacak demekle ne demek istiyor acaba?
Barbunumuz, kefalimiz, sardalye ve kupezimiz, levreğimiz, çipuramız, adabeyimiz, fenerimiz, karagözümüz, isparozumuz kalmadığında, yani kökü kazındığında tirsi (ringa) balığına mı talim edeceğiz acep?
www.ascifok.com
|