Seramik Atölyesindeki Japon Kızı
Ege Bölgesinin güneşi hiç eksilmeyen kasabası Foça’da bir seramik atölyesinde rastladım ona; Bütün yaşam renklerini sırtlanıp sıcak mozaiklere bürünmüş bir Japon kızı, erken açan kiraz çiçeği sakuralara benziyordu. Dünyanın Japonya’ya en uzak bölgesinde, sessiz sakin bir atölyede tüm anaçlığıyla öylece duruyordu…
Tek başınalığın sükunetindeki Japon kızına soruyorum; Seni kim getirdi bu güzel Ege kasabasına? “Bilmiyorum ki" diyor. "Bir sabah uyandığımda Foçalı kız kardeşlerimle yan yana güneşlenirken buldum kendimi!”
Foça’nın dar sokaklarındaki Koncagül Ağaoğlu’nun atölyesinde toprak çamurundan yoğrulmuş dünya kızlarından sadece biri o. Yıllar önce, ilk 'Foça Kızı’nı doğurmuştu seramikçi Ağaoğlu, sonrasında peşi sıra geldi diğerleri… Eski taş dokulara çarpan rüzgarın ıslığına sorun onları, sorun ki fısıldasınlar kulağınıza toprağın sırrını. Yığınlar halindeki kırık çömleklere, toprak çanaklara sorun; antik çağın bütün kayıtlarını sıralasınlar size bir bir...
Phokaia Antik Kenti’nin seramik işliklerinden yuvarlanıp paramparça olan bir sarayın mozaiklerine takılarak geldiğiniz Foça’da; sıradan, serin bir seramik atölyesinde yaşam bulan canlardır onlar artık.
Seramik çamurundan yoğrulmuş bir kız Japon kızı.
Dünya üzerinde meydana gelen felaketlere verilen tepkiler her birimizde farklı farklıdır. Kimimiz sadece ağlayıp üzülür, kimimiz yardıma koşmak için çözümler üretir, kimimiz benden uzak deyip unutur, kimileri de öteki insanların acılarını sanatıyla kucaklamaya çalışır…
Pişmiş toprağın kokusu, uzak ülke Japonya’daki küllenen dehşetin kokusunu yok edemese de, yüreklere bin bir umut serper derinden. Sanatçı duyarlılığının dışa vurumudur bu; sözcüklerin gürültüsünden uzak, telaşsız, sessiz ve hüzünlü. Bir Japon kızı, tüm felaketlere uzanan cılız haykırışların sanatçı düşü olsa gerek.
Cılız ve bir o kadar çiçekli, içten...
Fotoğraf: İlhan UÇKUİ>
|