Hayyam’ın mutluluk dizeleri / Binnaz GEVREK
Binnaz GEVREK

Binnaz GEVREK

Hayyam’ın mutluluk dizeleri



‘‘Hayyam bade ile sarhoÅŸsan mutlu ol
Lale yanaklı biriyle oturmuşsan mutlu ol
Madem ki dünyanın sonunda yokluk var
Say ki yoksun varmışsın gibi mutlu ol’’ der Ömer Hayyam

Bu kadar sade açıklayıcı ve kalıcı anlatır mutluluğun formülünü.

Herkese her ÅŸeye göre deÄŸiÅŸir, farklılaşır bazen anlatılmaz gözlerdedir. Bazen kelimelere dökülür. Bazen de Çin’dedir kimse görmez belki de görür fakat fark etmez.

Kimi zaman güneşin doğmasıyla kimi zaman bir kuzunun melemesi küçük bir buse kondurur yüzüne.

Bazı zamanda;

Küçük ot gelen filizlerinden ot kokusu, dağ yamaçlarından kekik kokusuyla aldığın derin nefesin rahatlatması hafif ve güçlüdür.

Mutluluk…

Ömür kısa zaman çabuk. hayat anlıkken ne gerek mutsuzluk, mutsuzluk.

’’Bugün ben mutluyum’’ diyebiliyorsa insan, her aldığın nefesin derinlere ulaÅŸtığını biliyorsan gözlerin sıcak içten samimi olabiliyorsa;

Unut geçmiÅŸini; düşünme geleceÄŸi; Ben BUGÜN mutluyum’’un tadını çıkar.

Ne geçmişi düşünüp üzülmeye ne geleceği düşünüp kaygılanmaya gerek var!

Amaç var olduğun günü yaşayabilmek!

Var olduğun tek gün bugün!...

Anlatırlar duyarız arada; küçük bir kedi korkarmış mutsuzluktan asıl mutluluğun kuyruğu olduğunu sanırmış, ve hiç yorulmadan yakalamaya çalışır fakat yakalayamayınca mutsuz olurmuş.

Gereksiz umutsuzlar; gereksiz sıkıntıları bu sıkıntılardan daha hayatındaki en kıymetli zamanları yok edermiş.

En önemlisi de anlık; ömürde ne kadar mutlu olabildiğin!

Sen mutlu olursan, karşındaki onun karşısındaki ooo diyerek mutlu olunur.

Gülmek için, nefes almak için neden çok. En azından mutsuzluk kadar az değil.

Fazla söze ne hacet! Herkes mutlu olmayı bir şekilde bulur.

Amacı: Olumsuzluğu anlamak, anlatabilmek.

Bazen de yaşanılan mutsuzluk, bazılarının mutluluğu olur.

Bugün yaşayabiliyorsan mutluluğu yarın önemli değil çünkü yarının varlığı bile belli değil.

Ömer Hayyam da demiş ya;

SAY’Kİ YOKSUN, VARMIÅžSIN GİBİ MUTLU OL!!!


Binnaz GEVREK




24 Mayıs 2011 Salı / 2442 okunma



"Binnaz GEVREK" bütün yazıları için tıklayın...