ÖNEMSENME SANATI
Önemsenen, bir insan olmayı kim istemez? Kimse kusura bakmasın, ben önemsenmeyi önemserim. Sağdan-soldan gelene ve hatta geçim sıkıntısından geri geri gidene “Selam Allah’ın selamı” diyerek selam veririm. Selamımı almayan olursa “Neden almadın lan!” diyerek müdahale ederim. Bu arada, 100 km. hızla tespih çekerim. Hürmette kusur etmem. En sevdiğim laf, “Hürmetler hocam”dır. En sevdiğim yemek, “İmambayıldı”, en sevmediğim adam “Demokratik olarak aç!” diye tutturan Kevın Costner’dir. Çünkü O’nun çevresi benden geniştir.
Çevresi geniş adam desinler diye birlikte gezdiğim dostlarıma selam verdiklerimi gösterip, “Ben onun babasını çok iyi tanırım” derim. Babası ile anasını karıştırdığım zamanlar çok kötü şeyler olmuştur. Örnek aldığım şahıslar yüzünden adım “Mankafa”ya çıkmıştır. GDO’lu diyeceklerine, mankafa desinler. Herkes mankafa olamaz. Asla tembel değilimdir! Çalışma masam ve kafam hep dağınıktır. Koltuğumun altında daima bir dosya ile gezerim. Bu dosyayı elime alıp karşımdakine “Bunu bir açarsam, içindekileri bir dökersem” dedim mi, idrar zorluğu çeken bile rahata kavuşur. Varsayalım rahatlamadı. O zaman, itinayla hazırlanmış kasetleri ilaç niyetine ortaya atarım. Eğer, karşımdaki tavana bakmaya başladıysa hemen “Biz Alemizade Paşa’nın torunlarıyız. Paşa dedemiz dermiş ki” gibi sözler ile başlayan nutuklar atarım.
Çok sesliliğe de, çok eşliliğe de karşıyımdır. Her şeye çok muhalefet etmem. O eskidendi. Şimdi, dümen suyundan gitme zamanıdır. Amaç, doğrudan ve haklıdan yana olmak değildir. Amaç, Adalet’i memnun etmektir. Ne vefalı komşumuzdur bilseniz Adalet abla. Seksi, cilveli ve şıkır şıkırdır. Bir tek Adalet ablama hesap veririm. Başkasına asla! Bir kere hesap vermeye başladım mı, bilirim ki bunun sonu gelmez. Kafayı uzatarak, “Benim alnım açıktır” demek de yetmez. O kafaya bir şaplak yeme ihtimali her zaman mevcuttur. Bu nedenle her şeyi kafada bitiririm.
Çalışmayı çok sevmem. Bu nedenle çok dinlenirim. Zihni, ruhi ve nakdi karlılığa bakarım. Telefonlara da çok cevap vermem. İnternetim ise çok helaldir. Ekip çalışmasını ise çok sevmem. Ekibimi kurma ve de canım sıkıldığında dağıtma imkanım yoksa “Evet” demem. Aksi halde, ekipteki arkadaşlarıma “Senin için iyi şeyler düşünüyorum” diyebilme şansım olamaz. Bir ekip içerisinde yer almak zorunda kaldıysam eğer, ilk işim o ekibi dağıtmaktır. Bu nedenle, ekip elemanlarını tuvalette tek tek yakalayıp, ekip başkanı için “adam hortumcunun önde gideni ama kimseye koklatmıyor” demek tercihimdir.
Başka... Başka ne olsun, iyilik sağlık. Şimdi sorumu soruyorum, önemsenmek için ben daha ne yapayım? Ne olacak benim halim? Beni kim önemseyecek? Kim “Nah işte O” diye işaret parmağı ile gösterecek… Kim?
AZY
|