Yaz Okumaları: 1<br>“Köpeklerin BilgeliÄŸi” / Ahmet ÖNEL
Ahmet ÖNEL

Ahmet ÖNEL

Yaz Okumaları: 1
“Köpeklerin BilgeliÄŸi”




Antikçağ Kiniklerinden Metinler

Georg Luck
Çev. Oğuz Özügül (Almancadan)
Say Yayınları; 488 sy.

(Foça’da yaÅŸayan sevgili dostum OÄŸuz Özügül, her birimizi kıskandıracak bir yoÄŸunlukla çalışmalarını sürdürüyor. Almancadan yaptığı felsefe çevirilerin sonuncusu Georg Luck’un “Köpeklerin BilgeliÄŸi” adlı çalışması.

Bu kitapla ilgili olarak bir tanıtım yazısı yazdım; bu yazıyı Foça’daki kitapsever dostlarla da paylaÅŸmak istiyorum. Umarım günlerden bir gün sevimli kır kahvelerimizden birinde birbirimizi kıstırır ve adı geçen kitap hakkında kıyasıya bir söyleÅŸiye bile giriÅŸiriz! Neden olmasın?)



Shakespeare’in Atinalı Timon adlı oyununda ilginç bir karakter yer alır. Apemantus’tur bu. Apemantus, oyunun tanıtım bölümünde huysuz bir filozof olarak nitelendirilmiÅŸtir. Apemantus’un ne ölçüde huysuz olduÄŸuna kimse karar veremez elbette; ne ki, bu onun gerçekleri görmesiyle ilgili olarak taşıdığı ayrıcalığa da halel getirmez. Oyunda, Timon’un çevresinin dalkavuklarla dolu olduÄŸunu görürüz. Bu asalak tayfası Timon’u bir güzel sömürmektedir. Apemantus ise bunların sahtekârlıklarını fark etmekte ve aklından geçenleri keskin bir dille söylemektedir. Oyunun bir yerinde Timon, Apemantus’a tıpkı öteki asalaklara da yaptığı gibi cömert davranmak istediÄŸini belirtir ve ona da bir ÅŸeyler vermeye niyetlenir. Ancak Apemantus buna ÅŸiddetle karşı çıkar ve Timon’a şöyle der: “Hayır, ben hiçbir ÅŸey istemem; çünkü ben de satılacak olursam seni eleÅŸtirecek, dahası yanlışlarını yüzüne vuracak hiç kimse kalmaz çevrende.”

Düşünce tarihinin üvey evlatları olarak da adlandırabileceÄŸimiz Kiniklere tipik bir örnek oluÅŸturmaktadır Apemantus. Sonuçta, bıkmaz usanmaz söylemi, felsefeye baÅŸ vurarak yarar umduÄŸumuz asıl meseleye cevap verecek ve Timon’un bir centilmenken münzevi bir insan düşmanı olmasına neden olacaktır! Evet, deÄŸiÅŸim gerçekleÅŸmiÅŸtir!

Bu kısa giriÅŸi, felsefenin deÄŸiÅŸtirici yapısının öne çıkarmaktan çok Kinik filozofları, kurmaca bir karakter aracılığıyla da olsa örnekleme amacıyla seçtik. Åžimdi sözü Georg Luck’un “Köpeklerin BilgeliÄŸi” adlı çalışmasına getirebiliriz. Tabii bu noktada Kinik düşünürlere neden “köpek” denildiÄŸini de açıklamamız gerekiyor. Grekçe “kyon”, yani köpek sözcüğüyle birebir iliÅŸkili bir düşünce sistematiÄŸiyle karşı karşıyayız. Rakiplerinin alaysama içeren bir çaÄŸrışımla yaÅŸamlarını köpek yaÅŸamına benzettikleri Kinikler, adlandırmadan gocunmayacak, aksine zaman içinde bu yakıştırmayı benimseyeceklerdir bile.

Felsefenin bu aykırı çocukları konusunda baÅŸvuru kaynakları da oldukça sınırlı aslında. ÖrneÄŸin Diogenes’in yaÅŸamla ilgili olarak söylediklerini bu gün okuyabiliyor olmamız bile bir ÅŸans belki de. Çünkü her biri ÅŸaşırtıcı bir zeka ürünü olan bu keskin ve vurucu gözlemler, neredeyse sözlü edebiyat geleneÄŸinin yapısına uygun olarak kulaktan kulaÄŸa aktarılıp günümüze deÄŸin ulaÅŸmayı baÅŸarabilmiÅŸ. Bu yaÅŸam biçiminden disiplinli bir çalışma, dahası belgeleme beklemek fazla bir çaba olurdu zaten. Özgürlüğün en büyük, en önemli amaç olarak belirlendiÄŸi bir yaÅŸam tarzından söz ediyoruz. Bu nedenle Kiniklerle ilgili bu derli toplu çalışmayı gerçekleÅŸtiren Georg Luck, felsefe tarihi adına bir teÅŸekkürü hak ediyor mutlaka. Sonuç olarak, Kinik düşünürlere ait belge ve bilgiler yalnızca düşünce kırıntılarıyla ya da nükteli aforizmalarla günümüze ulaÅŸabilmiÅŸ. Bu türden bir hayata bakış ve ifade ediÅŸ biçiminin, BektaÅŸilerin bakış ve ifade tarzlarını andıran bir yanı olduÄŸunu söylemek ise kitabı okurken yaptığımız bir diÄŸer saptama. Çalışmada yer alan ve Diogenes’e atfedilen bu aforizmalardan bir ikisini örnekleyerek düşüncemizi pekiÅŸtirelim:

“Hırsızın biri gecenin bir yarısı adamın başının altından para kesesini çekip almaya uÄŸraşıyordu. Daha fazla dayanamadı ve şöyle fısıldadı: Al ÅŸu keseyi zavallı herif. Al ki, ikimiz de rahat bir uyku çekelim!”
“Bir sadaka isterken –ki bunu sıkıntıya düştüğü için ilk kez yapıyordu_ şöyle dedi: BaÅŸkasına verdiysen bana da ver. Vermediysen de lütfet ve benden baÅŸla.”

“Bir hovardanın evinde satılık yazısını görünce kendi kendine şöyle mırıldandı: Eh, bu kadar iÅŸretten sonra hanenin sahibini kusacağı zaten belliydi!”


Kinik okul, felsefe tarihinde Sokratesçi okullardan biri olarak kabul görmüştür. Düşünsel yapının belli başlı adlarından biri olan Anthisthenes mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağını ve bu erdemin de dünyevi hazları yadsımakla mümkün olabileceğini (mülkiyet, aile ve benzeri diğer değer yargıları) savunur. Diogenes bu öğretiyi eyleme dönüştüren addır. O gerçek erdeme ancak bu şekilde ulaşılacağını savunur. Bu doğasal yaşayışın temelleri, insani değerlerin doğaya aykırı olduğunu öne süren stoacılık tarafından da beslenmiştir.

Kiniklerin temel kavramlarından bir diÄŸeri de “konuÅŸma özgürlüğüdür.” (parrhesia) Konu her ne olursa olsun sözünü esirgememe bir bilgelik ve erdemdir. Bu yöntem, antik tiyatronun önemli bir dalı olan commedia geleneÄŸinin geliÅŸmesinde de belirleyici olacaktır. Bu arada bütün olarak Stoacılığın, belli bir deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸramış olsa da özünde ılımlı Kinizm düşüncesi taşıdığını unutmamak gerekir.

Luck’un “Köpeklerin BilgeliÄŸi/ AntikçaÄŸ Kiniklerinden Metinler” baÅŸlığıyla dilimize kazandırılan çalışmasını felsefeye meraklı okurların keyifle okuyacakları bir gerçek. AntikçaÄŸ’ın belli baÅŸlı Kiniklerinden olan (Hipparchia, Menedemos, Menippos,Onesikritos, Phoinix, Epiktetos, Lukianos....) düşünürlerden kısa metinlerle bezeli olan bu oylumlu çalışmanın düşünce tarihinde yolculuÄŸuna çıkacak okurlar için yararlı bir ön metin olacağını söylemekle yetinelim. Felsefenin temel taÅŸlarından bir tanesi ufki bir bakışa sahip olmaksa bir baÅŸkası da hoÅŸgörüyle yüklenmektir çünkü. “Köpeklerin BilgeliÄŸi”ne gizlenmiÅŸ olan ve kinizmin o büyük hoÅŸgörü dünyasından kaynaklanan bu metinlerden yararlanmak , daha sonralarda göz gezdirilecek olan metinleri de benzer bir algı ve hoÅŸgörüyle damıtabilmenin ön koÅŸulu olacaktır.


Ahmet ÖNEL

www.ahmetonel.com



7 Haziran 2011 Salı / 2399 okunma



"Ahmet ÖNEL" bütün yazıları için tıklayın...