KUL HAKKI… / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

KUL HAKKI…



Bu bir mizah yazısı deÄŸildir! BoÅŸuna gülümsemeyiniz… Aylar önce, bir arkadaşım “Kul Hakkı” konusunu iÅŸleyen bir yazı yazmamı istediÄŸinde ben gülümsemiÅŸtim. Kalemim hep mizaha kaydığı için bu istek beni ÅŸaşırtmıştı. “Kul hakkı” gibi çok önemli ve de çok ciddi bir konu mizahla nasıl anlatılır? Arkadaşım, “İstediÄŸin gibi anlat” dedi. Çok düşündüm. Çünkü söz vermiÅŸtim. Ve gün geldi anladım ki, bazı konular baÅŸa gelip yaÅŸanmadıkça tam olarak anlatılamaz. Nihayet ben de yaÅŸadım.

Hiç kul hakkı yediniz mi? Zor bir soru… Hiç hakkınız yendi mi? “Evet” seslerini duyar gibiyim. Gerçek ÅŸu ki, bilerek veya bilmeyerek birbirimizin hakkını yiyoruz. Hayatın zor ve hızlı temposunda bu konuyu unutmuÅŸ gibiyiz. Hakkına girdiÄŸimiz kiÅŸileri, hakkını helal ettirmeye çalışmamız gerektiÄŸini çok zaman aklımıza getirmiyoruz. “Kul hakkı”nın, sadece hak gaspına uÄŸrayarak maÄŸdur edilmiÅŸ insanlar için bir ÅŸey ifade eder hale gelmesi ne kadar üzücü. Oysa “Kul hakkı”, manevi, insani ve etik bir anlam taşımaktadır. Bu dalgınlığımız, kul haklarına Allah’ın karışmayacağını bildiÄŸimiz için midir?

Bu hale nasıl geldiÄŸimizi hep merak ettim. Farkında olmadan nasıl CeyarlaÅŸtığımızı çok düşündüm. Neden Ceyar? BirçoÄŸumuzun hatırlayacağı gibi 80'li yıllarda “Dallas” isimli bir dizi vardı. Hepimizin nefret edip bela okuduÄŸu, gelmiÅŸ geçmiÅŸ en unutulmaz kötü adam Ceyar bu dizinin yıldızıydı. O, para için her ÅŸeyi mübah gören bir adamdı. Hayatımızı yavaÅŸ yavaÅŸ deÄŸiÅŸtiren bu diziyle Türkçe'miz bile deÄŸiÅŸti. Her türlü kötülüğün gayet normal olduÄŸunu dikte ettirdiler bize. Hatta, içten içe Ceyar’ı sevdirdiler. Sonunda kötülükte sınır tanımaz olduk. Geçen zaman içerisinde o kadar çok kötülük gördük ki, ÅŸimdi kötülüklere ÅŸaşırmıyoruz.

Artık topyekün kendimizi sorgulama zamanı gelmedi mi? Çünkü Allah “Hangi günahla gelirsen gel ama kul hakkı ile gelme” der. Kul hakkını çiÄŸnemek, Allah’ın hududuna tecavüz anlamına gelir. Dinde, olmazsa olmazlardan biri “Kul hakkı”dır. Peygamberler kadar makbul amelimiz olsa da kul hakkı nedeniyle sırat köprüsünde bekletileceÄŸiz. O kiÅŸi ile anlaşıncaya kadar... Bu nedenle, kul hakkını ahirette deÄŸil de bu dünyada vermek gerekir. Haksızlığa uÄŸrayan kiÅŸi ya da kiÅŸilerin zararını, haksız taraf tazmin etmelidir. Yine helalleÅŸme de bu dünyada yapılmalıdır. Kim bu dünyada hakkını helal ederse, ahirette alacağı haktan çok daha fazlası onun olacaktır. Elbette, hukuk devletinde her sorun öncelikle hukuki zeminde tartışılır, çözüm aranır. Ya hukuk çözemiyorsa… İşi ahirete bırakmayıp, bu dünyada hakkınızı helal edebilirsiniz. “Helal olsun” diyebilirsiniz. Ancak, kul hakkı yenilen bir insanın kendisi dışında baÅŸkaları da maÄŸdur olduysa… Ve onlar, “hakkımı helal etmem” diyorsa…

AZY


Ahmet Zeki YEŞİL




23 Haziran 2011 PerÅŸembe / 3199 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...