ISSN 1308-8483
TAMBİEN LA LLUVİA<br>YAĞMURU BİLE / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 15.8.2011    


TAMBİEN LA LLUVİA
YAĞMURU BİLE



Çocukluğumuzda, büyüklerimiz onlara bir bardak su getirdiğimiz zaman “su gibi aziz ol” derlerdi. Bir hayırsever çeşme yaptırırdı. (Şimdi Okul). Uyarırlardı büyüklerimiz “boşa su harcama”.

Bunları neden bilirdik, çünkü “susuzluk” çekerdi ülkemiz. Kadınların en ‘önemli’ günlük işi hâlâ çeşmelerden su taşımaktır. Her gün kovalarla su getirirler evlerine. Susuz hiçbir şey yapılmaz ki!

Bu filmi izlerken aklıma onlar geldi. Susuz kalma korkusu tüylerimi ürpertti. Bolivya yerlilerinin su savaşını izlerken hak verdim onlara. “Ben de olsam savaşırdım”, diye düşündüm.

Ülkelerinde susuzluk sorunu olmayan İspanyol film ekibinin kaygısı ise, bu kavga içinde filmi nasıl bitireceğiz düşüncesiydi.

Bolivya’yı mekân olarak seçmelerinin nedeni doğası, yerliler ve ucuz işgücüydü. Günde 1 dolara çalışıyordu figüranlar.

Aslında çekmek istedikleri filmin amacı gerçekleri ortaya koymaktı. Meşhur kâşif Kristof Kolomb’un, Amerika kıtasını istila ettikten sonra, (ondan önce İskandinavlar uğramış zaten) bu toprakların asıl sahiplerine yaptığı zulmü, işkenceyi anlatmaktı. Onun bu topraklardan, İspanya’ya götürmek istediği baharat, kuşlar, bitkiler değil, altın, altın ve yine altındı. Filmdeki sahnelerden birinde gözleri dönmüş bir şekilde “altın nerede” diye bağırması ve altın getiremeyen yerlileri hemen orada öldürtmesi bu vahşeti gösteriyordu.

Figüranların seçimi sırasında rejisörün (Sebastian) gözünü gözlerinden ayıramadığı bir Corachambalı (Daniel) filmde yerlilerin önderi olarak seçildi. “İsyankâr bir görünüşü ve keskin bakışları vardı” dedi rejisör. Ancak bu keskin bakışlı isyankâr sık sık ortadan kayboluyor, yara bere içinde dönüyordu sete. Bir gün kadınların, polise karşı koyarak çatışmaları, filmcilere bir başka gerçeği gösterdi. Bolivya’da su savaşı vardı. Kadınlar ellerindeki son su damlasını vermemek için direniyorlardı. İşin aslı çok daha vahimdi. Ülkedeki tüm su kaynakları çok uluslu yabancı şirketlere satılmıştı. Corachamba bölgesi yerlileri, yağmurdan topladıkları suyu da almak isteyen polise karşı direniyordu. Sabırları taşmıştı artık. “Yağmuru bile” alıyorlar. “Vermeyeceğiz” diye polisin önüne atlamıştı kadınlar. Bizim Avrupalı “hanım evlatlarının” kafasına dank etmişti nihayet. Bu kanlı savaş bir damla su için yapılıyordu.

Ekip elemanlarının birçoğu yelkenleri suya indirmişti. Hemen terk etmek istiyorlardı ülkeyi, bu savaşın ortasında ne işleri vardı? Çoluğu çocuğu, bekleyeni vardı İspanya’da. Yufka yürekli yapımcı (Costa) filmin kaderini düşünürken, kendisini tam da kanlı savaşın ortasında buldu. Daniel’i daha önce “para ile kandırma” denemelerinde onun söylediği “su hayattır, anlamıyorsun” sözünü şimdi daha iyi anlıyordu.

Düşünüyorum da, yönetmen Sebastian, filme acaba, Kristof Kolomb’un kurduğu koloniler sırasında, 1492 yılında 250 bin olan yerli nüfusun sayısını 1508’de 60 bine 1560’da 500’ün altına düşürdüğünü, köle ticaretini de ekleyecek miydi? Senaryo yazarı Paul Laverty, (Ken Loach’ın daimi yazarı) unutmazdı herhalde.



Film, bir süre önce okuduğum Isabel Allende’nin “Canım Sevgilim Ines” isimli romanını çağrıştırdı. İspanyolların Şili’ye ayak basmalarını(!) ben “istila” diyorum, anlatıyordu.

İstilacılar hep vardı, daima olacak!

İspanyol oyuncu, yönetmen ve senarist Iciar Bollain’ın 2005 yılında çektiği “Gözlerimi de al” filmi de ses getirmişti.

Meksikalı yönetmen ve oyuncu Gael Garcia Bernal’i “Körlük”, “Babil”, “Motosiklet Günlüğü” filmlerinde izledik.

Luis Tosar, “Gözlerimi de al”, “Güneşli Pazartesiler” gibi filmlerde oynadı.

“Yağmuru bile” Oskar’a aday gösterildi ve Berlin Film Festivali Panorama bölümünde izleyici ödüllerini kazandı.

Ne yazık ki filmin sinemalarımızda izleyici bulamadığını duydum. İyi ama son zamanlarda duyduğumuz “Su hayattır satılamaz”, “Anadolu’yu vermeyeceğiz”, “Hes’lere geçit yok”, “Dereler özgür akacak” gibi sloganlarla hareketlenen ülkemizin filmle benzerliğini yadsıyamayız. İşte her şey bir anda gerçek oluveriyor!!!



ÇOK ÖNEMLİ : Foça Kitap Kulübü geçen sene başlattığı “her hafta bir film” etkinliğini DVD aleti bozulduğu için bir süredir gerçekleştiremiyor. Kulübün çok kısıtlı bir bütçesi (hatta sıfır bütçe) olduğu için DVD satın alamıyoruz. Sinemaseverler film izleyememenin, bir filmi “kaçırmanın” ne kadar üzücü olduğunu bilirler. Bizi (Foça Kitap kulübü) bir DVD hediye ederek sevindirmek ve her film izleyişte hatırlanmak isteyen bir sinemasever Başkanımız Ayla Karatekin’e müjdeyi verirse her matinede ona en iyi koltuğu ayıracağız.

Foça Kitap Kulübü
Başkan Ayla Karatekin
Tel.: 05336197760

Zuhal Özügül


Zuhal ÖZÜGÜL



2189










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)