ISSN 1308-8483
Aeresoller fıs fıs, keneler tırıs tırıs! / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
Türlü rivayet dilden dile, kulaktan ... ">
  Yayın Tarihi: 3.7.2008    


Aeresoller fıs fıs, keneler tırıs tırıs!

Ka Ka Ka yani kaka hastalık KKKA. Yani "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" kene mikrobu, yani kötü, tehlikeli ve çok fena bir şey!

Türlü rivayet dilden dile, kulaktan kulağa ve e-postadan e-postaya tıkladıkça korkutan hurafelerin önüne geçilmiyor, neymiş efendim? Bu ismiyle münasebetsiz Kırımlı Kongolu hastalık, güya ABD'nin biyolojik silahlarından biriymiş. 1940'lı yıllarda Pentagon'da tasarlanıp devşirilmiş az gelişmiş üçüncü dünya devletçikleri için.!

Başka bir ismi olmalıydı kanaatimce, neden bu kadar uzun isim koymuşlar sanki! Kırım Kongo Kanamalı Ateşi! Kırılan Kırımlı ve Kongolular ve bilumum Afrikalı, Asyalı'ar...

KGB Ajanlarını anımsatmayan bir tek okuyuşum bile olamadığına göre, şu KKKA musallatını iyice bir yatırmalı musalla taşına, elbette dezenfekte ederek! Dezenfekte dedim de, kene ile ilaçlama mücadelesi de ayrı bir mevzuu. Bakınız; işin bu yanını da gözardı etmemeli, televizyon ve gazete reklamlarında anneler hedef kitle olarak seçilmiş. Filanca marka kene kovucuyla çocuklar emniyette, annelerin içi rahat!

Aeresoller fıs fıss, keneler tırıs tırıs.

Yemyeşil çimlerde çimen lekesine çoktan razı olan anneler, çimen lekesini çıkaran kuvvetli deterjanların dozunu reklam pastalarıyla öylesine abarttılar ki, doğada denge menge kalmadı, ortalığı kene haşeratı sardı, üstelik de vampirella cinsinden. Ehh bu da bir görüş, bilinmeyen şeyler için senaryo çok.

Bu kene paniğinden kimler ne kadar tırsıyor, önlem olarak ne yapıyor, ne yapmıyor bütün bunları iyi araştırmalı, örneğin; Konuyla çok alakalı bir alan var ki onların zarar ziyanını kim telafi edecek? Kır düğünü organize eden açık hava düğün salonlarıyla, kahvaltı-brunch veren kır kahveleri. Çimler üzerine tepeli saksağan gibi süslenerek oturtulmuş devasa düğün koltuk ve masalarını nereye oturtacaklar? Ya keneler çimlerin arasından davetlilerin bacaklarına doğru hücum ederse?

"Korkarım ki; bakınız yine "K" ile başladım, (zaten 2008'in harfi seçilmeli K harfi) birçok gelin ve damat sırf bu yüzden son yılların modası kır düğünü sevdasından vazgeçmek zorunda kalacaklar.

Milletin bazı doktor vekilleri de; Kırımlı Kongolu kanamalı ateşli vebasını biyolojik silah olarak adlandırdıkları için, Saddam ve ABD'li kankalarını hedef göstermekteler! Hayallah! Acaba diyorum; Kırım Türkleriyle devamlılığı sağlanan aile bağları ve Kongo Cumhuriyeti'nden ithal edilen muzların bu hastalığın yayılmasında etkin rolü olabilir mi?

Belki de işin içinde başka işler var! Bu Kongo Kırım canavarını başımıza nereden sardığımız belli mi? Bilmem sizin dikkatinizi çekiyor mu son zamanlardaki tarım politikaları ve küresel ısınmanın zirai sonuçları. Bir kesim insan köylüye eski itibarını ve tarla tapasını iade etmeye çoktan hazırken, bir kesim insan da ABD ve İsrail kaynaklı hibrit tohumların dünyayı sarmasından şikayet edip, hibrite kibrit suyu misali veryansın ediyor. Kuyruk, boynuz çıkaran değişimden, genleriyle oynanan insanlıktan söz ediliyor. Hibrite karşı, eski atadan dededen tohumculuk geleneklerini canlandırmak üzere çiftçiye destek naraları atılıyor, Çiftçiyi, köylüyü yüreklendirip sanayileşme devrimi adına kaçırtılan tarlasına geri döndürme telaşındaki hibrit aleyhtarları şimdi de kene korkusuna takıldılar.

Kırsal kesimdeki insanımız başına musallat olan kene zararlısı sayesinde bu defa da iki arada bir derede kalmışlar. Tarlaya girip organik tohum işine mi girsinler, yoksa kene Kongo Kırım tufanına kapılıp telef mi olsunlar?

Birileri, birşeyleri çıkarı doğrultusunda abartıp şişiriyor gibi sanki. Her kafadan birçok ses, yok şöyle tutacaksın, böyle ıslatacaksın, yok kafasını kopartacaksın, yanında cımbızın olmadan toprağa basmayacaksın... Gitgide apartman ve gökdelenlerin tepesine kovalanan insan güruhu betona özendiriliyor. Mümkün olduğunca topraktan kopartılmaya çalışılan kitleler, süpermarket-paket-konserve beslenmesine mahkum ediliyor. Yeşil, yeşillikten çıkmış paketlenmiş halde doğruca tabağa konacak. En azından kısa bir süre daha, nasılsa tabağa konacak yeşilimsiler de kalmayacak uzayan yıllar içinde.

Toprak öcü, toprak kene, toprak börtü böcü aman sakın haa!

Nedir bu korku? Topraktan insanımızı uzaklaştırıp koparmanın bir yöntemimi bu? Topraktan, tarımdan, tahıldan, açık havada spordan, çift çubuk, köy ve kırsal kültürden uzaklaştırmanın kentsel baskısı mı bütün bunlar? (Mahalle baskısını çoktan geçtik de)

Peki ne olacak? Amerika'nın hormon azmanı dev biftekleriyle mi besleyeceğiz insanımızı? İthal yem, ithal damızlıklarla mı?

Televizyon ekranlarında, sırtında ilaç tanklarıyla deniz kenarlarında ilaçlama yapan görevliler görülmekte. Her turizm sezonunda turisti sabote edecek buluşlarımız pek bol nasılsa! Bilindiği üzere kenelerin yaşam alanları kuru, sıcak az nemli karasal iklimlerdir. Deniz kenarlarındaki turistik plaj alanlarında kene ilaçlamasının koruyucu önlem olarak bir sebebi vardır diyorum, en azından keneyi olmasa da turisti kaçıracağı gözönüne alındığında!

Kim çıkardı bu "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığını? En çok kimin işine yarıyor bu hastalık paniği? Hastalık yerine korku demek daha mı doğru acaba! Zira; trafik kazalarına bakıldığında genel nüfusa oranı, keza kanserden yitirilenlerin yoğunluğu yanında kene devede tırnak bile değil. Ülke ve devlet gündemini bunca meşgul eden meşum taşıyıcı kene böceği, bu denli önemsenecek tehlikede mi gerçekten?

Zavallı kenelerin günah keçisi olması söz konusu olabilir mi acaba? Kenelerin yaşam coğrafyasında teşvik-i mesaide bulundukları diğer hayvanların da kanamalı ateş hastalığını yaymaları mümkün değil midir? Kene, kanıyla beslenmek için hangi hayvanlara yapışır, hangileri insanlara bulaştırır? Sivrisinek, karasinek, sağılır büyük ve küçükbaş hayvanlar, sincap, gelincik, kedi ve köpek gibi tüylü hayvanlar tehlike arz etmiyorlar mı?

Yetkili unsurlar, bu kene konusunda söz birliği etmişcesine büyük ağızdan kocaman sözcüklerle konuşuyorlar. Gerçekten her şey bize yansıtıldığı gibi mi? Yoksa bilmediğimiz iş içinde başka işler mi var?


Nurdan ÇAKIR TEZGİN



3472










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)