ISSN 1308-8483
Ahmet Önel'in son kitabı üzerine / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
  Yayın Tarihi: 8.9.2011    


Ahmet Önel'in son kitabı üzerine


“Çağrışımlar,” içindeki her bir başlıkla kitaplığınıza yönelme isteği uyandıran bir kitap. Ahmet Önel’in son kitabı Çağrışımlar ile dolanıyorum bir süredir. 143 sayfalık minik cep Herkül’ünü oradan oraya taşıdığımın ayırtında bile değilim, bir baktım her yerde, her koşulda kafamı kurcalayan tanıdık birileriyle merhabalaşıyorum; Çalışma masamda, deniz kıyısında, pazar yerinde, kütüphanemin dağınıklığında, hatta banyodaki kıvrılmış dergilerin arasında bir şeylere takılıyorum, adını koyamadığım bir şeyleri arıyorum…

Ahmet Önel’in satırları ile yakaladığım içe dönüşün ilk serzenişini, kitabını imzalayarak verdiği günün kızıla boyandığı o akşam hissetmiştim zaten... Çağrışımlar’ı şöyle bir karıştırırken rastladığım tanıdık yüzler, daha o ilk bakışta aramızda bir şeyler olacağını müjdelemişti sanki! Oblomov’dan Vişne Bahçesi’ne, Duino Ağıtları’ndan Jane Eyre’e onlarca eski mutlu gülümseyiş çıkageldi saklandığı anı baloncuğundan bugünkü gerçekliğime…

Sayfaları araladıkça ilk gençliğimizin klasiklerine, daha da özeli; o günlerimizin duygusal dünyasına adeta zamanda yolculuk tadıyla yaklaştırıyor bizi kitap. Kitaplığımdaki yerini göz aşinalığımla hissettiğim yapıtlardan olan eski klasiklerimle yıllar sonra yeniden buluşmak heyecan vericiydi. İnsan bedenlerinin çürüdüğü, ihtiyarlık ve ölümün kol gezdiği yaşam alanlarımızda, kitaplığımızda öylece duran klasiklerimize yüzyıllar sonra yeniden dokunmak yeni bir keşif gibi. Yazar, hiç bozulmadan sessizce duran, belki biraz sararmış sayfalarıyla onlarla konuşmamızı bekleyen kitaplarımızla hasret gidermemizi amaçlamış olabilir mi? Ne ki kendisi Calvino’nun “Klasikleri Niçin Okumalı” çalışmasından esinlenmemiş olsa, bizi de böyle esrikleştirmeyecekti kuşkusuz.

Pastoral Senfoni başlığında “Yavru panteri gizlice eve getirdiğinde başına gelecekleri de az çok biliyordu elbette.” diye başlayan satırların sonuna gelindiğinde “Yerinden doğruldu, iri gövdesini pencereye doğru yönlendirdi. Kuyruksokumundaki dayanılmaz sancıyı da o sırada fark etti.” cümlesinin çağrışımıyla; F. Kafka’nın Değişim'indeki Gregor Samsa’nın bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendisini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş halde bulmasından, nasıl bir bütünleştirme çabasına giriştim bilmiyorum! Oysa, papazın acıyarak evine getirdiği kör kız Gertrude’a Pastoral Senfoni’de ki kuşları, kırları ve yeşillikleri anlatmasını unutabilir miyiz!

Güzel olan da bu belki; Her okumadan herkes aynı sonuca varsaydı, yazınsal alan da yaşamsal alanın pek çok yüzü de sönük ve güdük kalırdı, kısırlaşma kaçınılmaz olurdu… Adı üzerinde çağrıştırdı diyelim!



Nurdan ÇAKIR TEZGİN



2449










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)