Güneş Dik Dik Vurunca
Çocukluğumda yazın gelişini, doğadaki canlanıştan çok yollardan taşıp her yanı kaplayan kor seslerinden anlardım.
Kor, iki el büyüklüğünde bakırdan yapılmış küre ve kürenin çeperlerini dövdükçe o büyülü sesi çıkaran kocaman bilyeden başka bir şey değildi.
Atların, katırların ve yürekli tekelerin boynuna takılır hayvanlar yürüdükçe göğüslerine vuran kor akılları başlardan nağmelere dönerdi.
Her hayvan da aynı ritmi tutturamazdı. Kor çalmakla nam salmış ve dilden dolaşan hayvan sayısı da bir elin parmağını asla geçemezdi.
Önde kor taşıyan ardında inek dana, koyun keçi ve çoluk çocuk aileler yollara sığmamaca üç günlük yayla yolculuğuna yönelirlerdi pür neşe.
Asırlar geçmedi aradan ve o görüntüler birden bire anılar arşivine kaldırıldı. Nereyse silinmek üzeler uzun yıllar yaşanmış olmaktan ve tekrar edilip ezberleri yenilenmemişlikten.
Kapitalizmin genel geçer kuralları köylü alışkanlıklarını, feodal üretim tarzını yutunca yeni yollar, yeni yerler ve başka başka yaşam biçimleri ile yeni zevkler göründü hepimize.
Köylerden ve köylülükten uzaklaşıp kentlere kök saldıkça her şeyin önemi ve anlamı değişiverdi. Güneş dik dik vurunca tepemize başka hazırlıklar, başka telaşlar sarıyor gündelik yaşamımızı.
Yazlık giysiler, havlular, mayolar, bütçe denkleştirmeleri, yıllık izin ayarlamaları oturuyor ailelerin gündemine.
Geçmişin onlarca tondaki yeşil örtüsü altında ve bahar kokuları arasında da alınmıyor kararlar. Komşuların saygısızca ve umursamaz adımlarıyla uykuları bölen merdiven takırtıları, yan dairelerden gelen çocuk ciyaklamaları, alarmı ahu figan bağıran otomobil zırlamaları arasında adeta bir kaçış planı yapılıyor.
Tam kurtuldum denirken bu kez yazlıktaki karmaşa, ızgara dumanları, içinden çıkılmaz trafik curcunası.
Ve hepimiz potansiyel sinir hastası, her şeye kızan, azıcık mızmızlanmaya parlayan, durduk yerde patlayan kişiler…
Bir ömür bu denli hızlı değişimi algılamakta ve uyum sağlamakta zorlanıyor mu ne?
Yine var yayla turları günü birlik ama tatsız, tuzsuz eskinin tadını bilenler için. Kor seslerinin, koyun melemelerinin ve sığır böğürtülerinin tadını bilenler için gerçekten de çok yavan. Bin otomobile, bozuk, bakımsız yollarda için dışına çıka çıka var yaylanın düzüne. Sonra kös kös dön geriye çam sakızı toplayamadan, iki gece konaklayamadan.
Anılarla şimdiyi karşılaştırmaktansa günü yaşamak, yaşanabilir kılmak en doğrusu.
Şimdiden neşeli, kazasız, belasız, gönlünüzce tatiller dilerim.
|