 
                
                
                Oğuz ÖZÜGÜL
  		
		  E R D E M
		  
		  
				    
  
 
 
		 	
			
		  
			  
	
İnsanın kendini aÅŸma gücü anlamına gelen erdem [fazilet; Gr. arete; Lat. virtus], Batı geleneÄŸinde yediye ayrılır; bunlardan dünyevi denen dördü, Bilgelik, Adalet, Cesaret ve Ölçülülük AntikçaÄŸ’dan, öteki üçü, İnanç, Sevgi ve Umut ise dinden kaynaklanır. Bu erdemler, davranışları için insana birer ölçü olarak hizmet eder ve her birimizin dinsel, felsefi, etiksel taleplerini simgeler.
İlk Hıristiyanlık dönemi literatüründe erdemlerin kiÅŸileÅŸtirilmesine dair hiçbir bilgi yoktur, ama Roma sanatında erdemlerin tasvir edildiÄŸini görürüz; örneÄŸin ozanlar kendi Musa’sı [esin perisi] ile resmedilir. Erdemler genellikle klasik giysiler içinde betimlenir.
“Erdem” kavramı, AntikçaÄŸ’da ve OrtaçaÄŸ’da, bir insanın övgüye ve hayranlığa deÄŸer bir yaÅŸam sürmek için gerek duyduÄŸu yetenekleri [Lat. Habitus] tanımlıyordu. İyi, mükemmel bir yaÅŸam tarzı hakkında belirli içeriÄŸe sahip tasarımları vardı. Platon, iyi davranışlar erdemlere bağımlı olmalıdır, der ve onları dörde ayırır. Bunlar, temel erdemler denen Bilgelik, Adalet, Cesaret ve Ölçülülük’tür. Adalet, öteki üç erdemle uyumlu bir iliÅŸki içinde olmalıdır. Bu temel erdemler, kazanılmalarının mümkün olmasıyla semavi [dinsel] erdemlerden ayrılır.
Üç semavi [dinsel] erdem, İnanç, Sevgi ve Umut Hıristiyanlığın özelliklerindendir ve havari Pavlus’un öğretisine dayanır. (1) Dünyevi erdemlere karşılık semavi erdemler sonradan kazanılamaz. Tanrı inayetiyle kazanılmış yeteneklerdir, ama onları kaybetmek mümkündür.
Hıristiyanlık, AntikçaÄŸ’ın felsefi erdem öğretisinden çeÅŸitli biçimlerde yararlanmıştır. Erdemler, bireylerin yaÅŸamına biçim verme çabasını etkilemek için bir olanak sunar, “erdemli” davranması için toplumu doÄŸrudan uyarmaya yarayan araçlardır.
*   *   * 
“Bilgelik”, dünyayı ve nesneleri bilmenin en yüksek biçimidir. Nesnelerin birbiriyle ve bütünle iliÅŸkisini bilmek bilgeliÄŸe aittir. BilgeliÄŸin eski çaÄŸlardaki tanımı, insanın pratik ve teorik yönden yaÅŸamla baÅŸ edebilme yeteneÄŸidir. Bilgelik genellikle yaÅŸa baÄŸlıdır. Bu durumda bilgelikten, yaÅŸam anlayışı ve ulaşılmış olgunluÄŸun toplamı anlaşılır. Bilgelik kiÅŸiliÄŸe de baÄŸlıdır. Bir kimse farklı durumlarda kesin yargılara varabiliyor, doÄŸru önerilerde bulunabiliyor ve gerçekliÄŸe uygun kararlar alabiliyorsa bilgedir. BilgeliÄŸin simgeleri yılan ve ayna’dır.
Platon’un etiÄŸi “Adalet”i, insanların birlikte yaÅŸamalarının temeli sayar. Adalet, hak iddialarının ve bunlara baÄŸlı ödevlerin söz konusu olduÄŸu insanlar-arası iliÅŸkilere dayanır. İnsanlar baÅŸkalarından birlikte davranmayı dileyebilir ya da umut edebilir, ama adaleti talep eder. Adaletin simgeleri terazi ve kılıç’tır.
“Cesaret”, daha yüksek deÄŸerler için tehlikeleri ve fedakârlığı göze almaya hazır oluÅŸta kendini belli eden insani bir davranıştır. Cesaretin temelinde basiret ve adalet vardır. Basiretten ve adaletten yüksek deÄŸerler ortaya çıkar. İnsanın, cesaretle korumak için, bu deÄŸerleri tanıması ve onlara inanması gerekir. Atılganlık, korkunun ve endiÅŸenin karşıt kutbudur. Cesaret ise, korkuyu tanıyan, ama aÅŸan bir atılganlıktır. Korkaklık ve cüretkârlık, cesaretin karşıtıdır. Cesaretin simgesi elde tutulan sütun’dur.
Platon’a göre “Ölçülülük”, çok fazla ile çok az arasındaki ortayı tanımlar. Etik’te ölçülülük, kısmen duygulara hâkim olmak, kısmen de onları bastırmak diye anlaşılır. Ölçülülük erdemine alışmak durmadan devam eden bir süreçtir. Ölçülülüğün simgeleri balık, kılıç ve güvercin’dir.
Dört sayısı OrtaçaÄŸ’da zaman ve mekân bakımından sınırlı bir dünya modeliyle iliÅŸkiliydi. Bu sayı dünyevi yetkinliÄŸin simgesiydi. ÖrneÄŸin dört burç, dört ana yön; ayrıca dört havari, dört öğe [toprak, su, ateÅŸ, hava], dört mevsim vs. gibi.
*   *   * 
Teolojiye göre semavi [dinsel] erdemler insanı, asıl amaçları olan tanrıyla bir olmaya ehil kılar. Bunlar tanrısal inayetin armağanları, ama aynı zamanda davranış talepleridir. İnsan, tanrısal kurtuluşa ve böylece ebedi yaşama kavuşmak için, bu kavramların arkasındaki davranış taleplerini yerine getirmek zorundadır.
“İnanç” sözcüğünün Kutsal Kitap’ta sık sık ortaya çıkması nedeniyle bu kavrama burada özel bir anlam yüklenmiÅŸtir. Hıristiyan teolojisinde inanç, insanın, tanrı tarafından İsa’nın kiÅŸiliÄŸinde kurtarılmasına karşı verdiÄŸi kapsamlı ve son derece önemli cevaptır. İnancın simgeleri kitap, yasa levhaları ve haç’tır.
“Sevgi”, genel olarak bir kiÅŸinin baÅŸkasına ya da bir ÅŸeye olan duygu bağıdır. Sevginin doruk noktası tanrı sevgisidir, bunun aracılığıyla insanlar birbirini sevmeye ehil olur. Yeryüzündeki en büyük sevgi, anababalarla çocuklar ve erkekle kadın arasındaki sevgidir. Sevginin her biçiminde daima biz, kendimiz söz konusu oluruz. Teolojide sevgiden, tanrının bizi sevmesi, tanrıyı-sevmek ve hemcinslerimizi-sevmek anlaşılır. Sevginin simgeleri çocuklar ve meyveler’dir.
Platon’a göre “Umut” etmek, felaket anında bile gelecekten iyi ÅŸeyler beklemek, insanın özüne aittir. Umut, insanların davranışlarına motive edici bir güç verir, umutsuzluÄŸun, teslimiyetin ve endiÅŸenin karşıtıdır. Teolojiye göre, insan tanrıya tevekkül ettiÄŸi zaman, umut ona güven verir. Bu güven, çapanın bir tekneye verdiÄŸi güvenle karşılaÅŸtırılır. Dinsel umudun temelini ve kaynağını inanç, tanrının kurtarıcı sevgisi ve Kutsal Kitap oluÅŸturur. Dinsel umudun hedefi diriliÅŸ, günahların bağışlanması ve ebedi yaÅŸamdır. Umudun simgeleri çapa ve güvercin’dir.
Üç sayısı AntikçaÄŸ’da bile manevi yetkinliÄŸin simgesiydi. Hıristiyanlıkta Üçlük’ün [Teslis] [Baba, OÄŸul, Kutsal Ruh] simgesi olmuÅŸtur; ayrıca üç kral İsa’nın doÄŸduÄŸu ahıra gelmiÅŸtir; On Emir’in ilk üçü tanrıyla iliÅŸkilidir; Nuh’un üç oÄŸlu vardı vs. gibi.
Bugün bu yedi erdemden başka, Dürüstlük, Merhamet, Disiplin, Onur, Gayret, Duyarlık, Kararlılık, Sabır, İdealizm, Duygudaşlık, Kendine Güven, Sebatkârlık, Hoşgörü, Sadakat vs. gibi erdemler de mevcuttur.
(1): Korintoslulara 1. Mektup, Bap 13, Dize 13; İncil, S. 179; Kitabı Mukaddes, İst. 1988
 
      
     
	  
       
Oğuz ÖZÜGÜL
       
oguzozugul@hotmail.com
        
		
	  			 İnsanın kendini aÅŸma gücü anlamına gelen erdem [fazilet; Gr. arete; Lat. virtus], Batı geleneÄŸinde yediye ayrılır; bunlardan dünyevi denen dördü, Bilgelik, Adalet, Cesaret ve Ölçülülük AntikçaÄŸ’dan, öteki üçü, İnanç, Sevgi ve Umut ise dinden kaynaklanır. Bu erdemler, davranışları için insana birer ölçü olarak hizmet eder ve her birimizin dinsel, felsefi, etiksel taleplerini simgeler.
İlk Hıristiyanlık dönemi literatüründe erdemlerin kiÅŸileÅŸtirilmesine dair hiçbir bilgi yoktur, ama Roma sanatında erdemlerin tasvir edildiÄŸini görürüz; örneÄŸin ozanlar kendi Musa’sı [esin perisi] ile resmedilir. Erdemler genellikle klasik giysiler içinde betimlenir.
“Erdem” kavramı, AntikçaÄŸ’da ve OrtaçaÄŸ’da, bir insanın övgüye ve hayranlığa deÄŸer bir yaÅŸam sürmek için gerek duyduÄŸu yetenekleri [Lat. Habitus] tanımlıyordu. İyi, mükemmel bir yaÅŸam tarzı hakkında belirli içeriÄŸe sahip tasarımları vardı. Platon, iyi davranışlar erdemlere bağımlı olmalıdır, der ve onları dörde ayırır. Bunlar, temel erdemler denen Bilgelik, Adalet, Cesaret ve Ölçülülük’tür. Adalet, öteki üç erdemle uyumlu bir iliÅŸki içinde olmalıdır. Bu temel erdemler, kazanılmalarının mümkün olmasıyla semavi [dinsel] erdemlerden ayrılır.
Üç semavi [dinsel] erdem, İnanç, Sevgi ve Umut Hıristiyanlığın özelliklerindendir ve havari Pavlus’un öğretisine dayanır. (1) Dünyevi erdemlere karşılık semavi erdemler sonradan kazanılamaz. Tanrı inayetiyle kazanılmış yeteneklerdir, ama onları kaybetmek mümkündür.
Hıristiyanlık, AntikçaÄŸ’ın felsefi erdem öğretisinden çeÅŸitli biçimlerde yararlanmıştır. Erdemler, bireylerin yaÅŸamına biçim verme çabasını etkilemek için bir olanak sunar, “erdemli” davranması için toplumu doÄŸrudan uyarmaya yarayan araçlardır.
“Bilgelik”, dünyayı ve nesneleri bilmenin en yüksek biçimidir. Nesnelerin birbiriyle ve bütünle iliÅŸkisini bilmek bilgeliÄŸe aittir. BilgeliÄŸin eski çaÄŸlardaki tanımı, insanın pratik ve teorik yönden yaÅŸamla baÅŸ edebilme yeteneÄŸidir. Bilgelik genellikle yaÅŸa baÄŸlıdır. Bu durumda bilgelikten, yaÅŸam anlayışı ve ulaşılmış olgunluÄŸun toplamı anlaşılır. Bilgelik kiÅŸiliÄŸe de baÄŸlıdır. Bir kimse farklı durumlarda kesin yargılara varabiliyor, doÄŸru önerilerde bulunabiliyor ve gerçekliÄŸe uygun kararlar alabiliyorsa bilgedir. BilgeliÄŸin simgeleri yılan ve ayna’dır.
Platon’un etiÄŸi “Adalet”i, insanların birlikte yaÅŸamalarının temeli sayar. Adalet, hak iddialarının ve bunlara baÄŸlı ödevlerin söz konusu olduÄŸu insanlar-arası iliÅŸkilere dayanır. İnsanlar baÅŸkalarından birlikte davranmayı dileyebilir ya da umut edebilir, ama adaleti talep eder. Adaletin simgeleri terazi ve kılıç’tır.
“Cesaret”, daha yüksek deÄŸerler için tehlikeleri ve fedakârlığı göze almaya hazır oluÅŸta kendini belli eden insani bir davranıştır. Cesaretin temelinde basiret ve adalet vardır. Basiretten ve adaletten yüksek deÄŸerler ortaya çıkar. İnsanın, cesaretle korumak için, bu deÄŸerleri tanıması ve onlara inanması gerekir. Atılganlık, korkunun ve endiÅŸenin karşıt kutbudur. Cesaret ise, korkuyu tanıyan, ama aÅŸan bir atılganlıktır. Korkaklık ve cüretkârlık, cesaretin karşıtıdır. Cesaretin simgesi elde tutulan sütun’dur.
Platon’a göre “Ölçülülük”, çok fazla ile çok az arasındaki ortayı tanımlar. Etik’te ölçülülük, kısmen duygulara hâkim olmak, kısmen de onları bastırmak diye anlaşılır. Ölçülülük erdemine alışmak durmadan devam eden bir süreçtir. Ölçülülüğün simgeleri balık, kılıç ve güvercin’dir.
Dört sayısı OrtaçaÄŸ’da zaman ve mekân bakımından sınırlı bir dünya modeliyle iliÅŸkiliydi. Bu sayı dünyevi yetkinliÄŸin simgesiydi. ÖrneÄŸin dört burç, dört ana yön; ayrıca dört havari, dört öğe [toprak, su, ateÅŸ, hava], dört mevsim vs. gibi.
Teolojiye göre semavi [dinsel] erdemler insanı, asıl amaçları olan tanrıyla bir olmaya ehil kılar. Bunlar tanrısal inayetin armağanları, ama aynı zamanda davranış talepleridir. İnsan, tanrısal kurtuluşa ve böylece ebedi yaşama kavuşmak için, bu kavramların arkasındaki davranış taleplerini yerine getirmek zorundadır.
“İnanç” sözcüğünün Kutsal Kitap’ta sık sık ortaya çıkması nedeniyle bu kavrama burada özel bir anlam yüklenmiÅŸtir. Hıristiyan teolojisinde inanç, insanın, tanrı tarafından İsa’nın kiÅŸiliÄŸinde kurtarılmasına karşı verdiÄŸi kapsamlı ve son derece önemli cevaptır. İnancın simgeleri kitap, yasa levhaları ve haç’tır.
“Sevgi”, genel olarak bir kiÅŸinin baÅŸkasına ya da bir ÅŸeye olan duygu bağıdır. Sevginin doruk noktası tanrı sevgisidir, bunun aracılığıyla insanlar birbirini sevmeye ehil olur. Yeryüzündeki en büyük sevgi, anababalarla çocuklar ve erkekle kadın arasındaki sevgidir. Sevginin her biçiminde daima biz, kendimiz söz konusu oluruz. Teolojide sevgiden, tanrının bizi sevmesi, tanrıyı-sevmek ve hemcinslerimizi-sevmek anlaşılır. Sevginin simgeleri çocuklar ve meyveler’dir.
Platon’a göre “Umut” etmek, felaket anında bile gelecekten iyi ÅŸeyler beklemek, insanın özüne aittir. Umut, insanların davranışlarına motive edici bir güç verir, umutsuzluÄŸun, teslimiyetin ve endiÅŸenin karşıtıdır. Teolojiye göre, insan tanrıya tevekkül ettiÄŸi zaman, umut ona güven verir. Bu güven, çapanın bir tekneye verdiÄŸi güvenle karşılaÅŸtırılır. Dinsel umudun temelini ve kaynağını inanç, tanrının kurtarıcı sevgisi ve Kutsal Kitap oluÅŸturur. Dinsel umudun hedefi diriliÅŸ, günahların bağışlanması ve ebedi yaÅŸamdır. Umudun simgeleri çapa ve güvercin’dir.
Üç sayısı AntikçaÄŸ’da bile manevi yetkinliÄŸin simgesiydi. Hıristiyanlıkta Üçlük’ün [Teslis] [Baba, OÄŸul, Kutsal Ruh] simgesi olmuÅŸtur; ayrıca üç kral İsa’nın doÄŸduÄŸu ahıra gelmiÅŸtir; On Emir’in ilk üçü tanrıyla iliÅŸkilidir; Nuh’un üç oÄŸlu vardı vs. gibi.
Bugün bu yedi erdemden başka, Dürüstlük, Merhamet, Disiplin, Onur, Gayret, Duyarlık, Kararlılık, Sabır, İdealizm, Duygudaşlık, Kendine Güven, Sebatkârlık, Hoşgörü, Sadakat vs. gibi erdemler de mevcuttur.
(1): Korintoslulara 1. Mektup, Bap 13, Dize 13; İncil, S. 179; Kitabı Mukaddes, İst. 1988
Oğuz ÖZÜGÜL
oguzozugul@hotmail.com
"Oğuz ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
