İma Etmek! / Sedat YALÇIN
Sedat YALÇIN

Sedat YALÇIN

İma Etmek!



“Dolaylı anlatmak, ihsas etmek, anıştırmak“ sözlük anlamına sahip olan bu ifade tarzının, yaÅŸamımız içerisindeki durumunu inceleyelim. Neden açık açık söylemektense, ima etme yolunu seçeriz? Düşüncelerimizi, ima etme yolu ile baÅŸkalarına ifade etmenin, faydası veya zararları nelerdir? Günlük iletiÅŸimimiz içerisinde ima etme yolunu hangi sıklıkla kullanırız? Olumlu düşüncelerimizi mi, olumsuz düşüncelerimizi mi ima yolu ile anlatmak isteriz?

“İnsan ne düşünüyorsa, nasıl düşünüyorsa odur”, der bir düşünür. BaÅŸka bir deyiÅŸle, kiÅŸilik yapımızın temelini düşünceler oluÅŸturur. Düşünce, daha sonra davranış haline dönüşerek somut hale gelir. YaÅŸam dediÄŸimiz olgu, iÅŸte bu düşünce ve onun somut hali olan davranışlarımızdan ibarettir. Düşüncelerimizi baÅŸkalarına ifade etmeye gelince, nedense, çoÄŸu kez, açık açık düşüncelerimizi söylemek istemeyiz. Düşüncelerimizi, karşımızdaki kiÅŸiye dolaylı yollardan anlatmaya çalışırız. Yani, bir bakıma, aslında karşımızdaki kiÅŸiye bilmece çözdürmeye çalışırız. Burada, bilmeceyi sorma becerimiz çok önemlidir. Bilmecemizi öyle bir ÅŸekilde sormalıyız ki, karşımızdaki kiÅŸi ne demek istediÄŸimizi anlayabilmelidir. EÄŸer, karşımızdaki kiÅŸi ne demek istediÄŸimizi anlayamıyor ise, o zaman ima etmenin hiçbir deÄŸeri kalmaz. Bu durumda, bilmeceyi daha kolay çözülür hale getirmeye çalışırız. Tabi ki, ima etmeye çalışan kiÅŸi bu sırada gerilim içerisindedir. Çünkü, ima etmek istediÄŸi düşünce, aslında karşısındaki kiÅŸiyi sevindirecek, onu mutlu edecek bir ÅŸey deÄŸildir. Bu nedenle, içindeki olumsuz düşünceyi aktarmak için ima etme yolları bulma sırasında, kendisi de farkında olmadan gerilim içerisine girmektedir. Aslında, karşısındaki kiÅŸiye vermek istediÄŸi olumsuzluk mesajının, çok daha fazlasını kendisi yaÅŸamaktadır. Ama, kiÅŸi yaÅŸadığı bu gerilimin farkında deÄŸildir. Tüm amacı karşısındakine olumsuzluk mesajını iletebilmektir.

İma etmek istediÄŸimiz düşünceleri incelediÄŸimiz zaman, bunların olumsuz özellikler taşıdıklarını kolayca görebiliriz. Zaten olumlu düşüncelerimizi asla ima etme yolu ile karşımızdaki kiÅŸiye aktarmayı tercih etmeyiz. İma etme, olumsuzluÄŸu bünyesinde taşır. Karşımızdaki kiÅŸiye söylemek istediÄŸimiz olumsuz düşüncemizi, sanki olumsuz bir ÅŸey söylemiyormuşçasına dolaylı yoldan söyleme yolunu seçeriz. Bu ÅŸekilde davranarak konuÅŸtuÄŸumuz kiÅŸiyi doÄŸrudan karşımıza almayız. Bunu da nezaket kılıfı, yalanı içerisine sarmalarız. Aslında, söylemek istediÄŸimizi, söylemekten çekiniyoruzdur. Biz ima ederiz; doÄŸrudan söylemeyiz, ama, karşımızdaki kiÅŸinin olumsuzluÄŸu algılamasını saÄŸlamaya çalışırız. EÄŸer karşımızdaki kiÅŸi, ima edilen ÅŸeyi anlar, bize açık açık rahatsızlığını beyan etmeye kalkarsa, kaçış yolumuz açıktır. Hemen savunmaya geçeriz. Yanlış anladınız “ben öyle söylemek istemedim”, der hemen kıvırtırız. EÄŸer karşımızdaki kiÅŸi ima ettiÄŸimiz düşünceyi anlar, sesini çıkarmaz ise, amaca ulaşılmış, o kiÅŸi huzursuz edilmiÅŸ ve savaÅŸ meydanından zaferle çıkılmıştır.

Neden fikrimizi açık açık söylemek cesaretini gösteremiyoruz? Lütfen hemen nezaket yalanına sarılmayalım. İma ettiğimiz konu, karşımızdaki kişi tarafından her türlü yönden algılanabilir. Bizim söylemek istediğimizin dozu, karşı taraf için ucu açıktır. İma edilen konu her seviyede değerlendirebilir. Dolayısı ile, aslında, ima etme yolu ile karşımızdaki kişiye daha çok zarar veriyoruzdur. Halbuki düşüncemizi açık açık, tane tane belirtirsek, karşımızdaki kişi de, biz de, daha saydam, daha net bir iletişim içerisine girmiş olmaz mıyız? Acaba onu mu demek istedi, bunu mu demek istedi geriliminden kurtulacağı için, açık açık söylemenin çok daha yararlı olacağını söyleyebiliriz. Düşüncelerimizi açık açık ifade etme bir cesaret işidir; belki de bu cesaretten yoksunuz. Büyüklerimizden böyle gördük, bu bir nezaket kuralıdır anlayışı zihnimize kazınmıştır ne yazık ki.

Şöyle günlük konuÅŸmalarımıza bir bakalım. Ne kadar açık sözlüyüz? Gerek evde, gerekse iÅŸyerinde düşüncelerimizi bazen bakışlarla, davranışlarımızla, karşımızdakilere aktarmaya, yani ima etmeye çalışırız. Ve de ima ettiÄŸimiz konunun, karşımızdaki kiÅŸi tarafından algılandığını varsayarız. EÄŸer karşımızdaki kiÅŸi ima edilen konuyu algılamamışsa, aynı davranışı veya konuÅŸmasını devam ettiriyorsa daha çok sinirleniriz. Kendimizin, kaale alınmadığımız, adam yerine konmadığımız sanısına kapılırız. Karşımızdaki kiÅŸiye karşı iyice hınçlanırız. Halbuki, belki, karşımızdaki kiÅŸi ima’nın farkında bile deÄŸildir. Böylece, ima ile düşüncelerimizi yansıtmamızın, aslında iliÅŸkileri daha da kötüleÅŸtirdiÄŸini söyleyebiliriz.

İliÅŸkilerde yakınlık derecesi de ima’da bulunma durumunu etkiler. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” deyimi sanırım bu hususa güzel bir örnektir. Çok yakınlarımıza olabildiÄŸince kırıcı olacak kadar açık sözlü olduÄŸumuz halde, yakınlık derecesi azaldıkça artık maskemizi takmaya baÅŸlarız. OlduÄŸundan farklı görünme çabası içindeki benliÄŸimiz, artık, yapmacık, sahte, hatta yalan da dahil olmak üzere kendini ifade etme yolundadır. İma etme bu çabanın belki en nazik biçimini teÅŸkil eder. Madem ima en nazik biçimidir yabancılara kendimizi ifade etmenin, ne zararı var diyebilirsiniz. İma etme, insanları içten yaralamanın en acımasız bir yolu deÄŸil midir? Karşımızdaki ima yolu ile bizimle iletiÅŸim kuruyorsa, onun her sözünde “acaba gene ne kastediyor” diye düşünceye sahip olmaz mıyız? Dolayısı ile, adeta hep diken üstündeyizdir. Bu tür bir iletiÅŸimin her iki taraf içinde bir faydası olduÄŸunu söylemek sanırım oldukça zordur. İliÅŸkilerimizde içten, samimi, hiçbir art düşünce olmadan, sahtelikten, yalandan yanlıştan uzak bir iletiÅŸim kurmak daha güzel deÄŸil midir?

İşin ilginç tarafı, ima etme tarzının bayanlar tarafından çok daha sık kullanılmasıdır. Bu husus üzerinde ayrıca düşünülmesi gerektiğinden, başka bir yazımızda ele almak daha uygun olacaktır.

Sonuç olarak, İliÅŸkilerimizde düşüncelerimizi, meramımızı anlatırken, cümlelerimizi samimi, içten, yalandan, riyadan, ima’dan uzak kalmanın güzelliÄŸi ile süslemeliyiz. Kendimizi açık seçik, net, kibar bir tarzda ifade ettiÄŸimiz zaman, karşımızdaki kiÅŸi bizim tüm sözlerimize inanacak, aklında acaba ne demek istiyor gibi bir soru iÅŸareti bulunmayacaktır. Aynı zamanda karşımızdaki kiÅŸinin gözünde her zaman güvenilir bir kiÅŸi olarak kalacağımızdan şüpheniz olmasın. Kendimize, düşüncelerimize bu kadar güvenmiyor muyuz ki, ima yolu ile iletiÅŸim kurmaya kalkıyoruz.


Sedat YALÇIN

syalcin50@yahoo.com



10 Kasım 2011 Perşembe / 2086 okunma



"Sedat YALÇIN" bütün yazıları için tıklayın...