Tatil
Kışın güzel güzel çalıştım, şimdi artık tatil yapma zamanı…
Kış çok güzeldi Foça’da, bizim Büyük Deniz’deki karabatak yavrusununkinden elektrik kesintileri, acele Pazar alışverişleri, kar, dolunaydaki gerginlikler, budanırken batan gül dikenleri; bahçeye ilkbahar geldi. Boya işleri kısmen bitti…?
Şöyle küçük omuz çantam acele tıkıştırıp hemen yola çıkacağım.
Foça – Ankara arasını çok severim, bu ikinci gidişim olacak, Ankara’daki köylülerime, okul arkadaşıma, kızına biraz Foça götüreceğim; radika, arapsaçı, tulum peyniri, çekme makarna için.
Karabatak hayatları…
Kış nükteleri…
Ve de deniz kızı masalları…
…
…
Ankara’ya gidiyorum, dedikoduya.
Afyon’dan geçeceğim, budanmış söğütlere bakacağım, okullara asılmış olabilecek Atatürk resimleri arayacak yine gözlerim, Kocatepe Camii bahçesine çim ekip fıskiye koymuşlar mı, yine teftiş edeceğim.
Ona yine bir şiir okuyacağım… Anıtkabir’de…
Merhaba demeyen nöbetçi askeri canlı mı diye inceleyeceğim. Foça götüreceğim; Denizkızı masalları, haki, toz pembe oyaları, karabatak yavrusununkinden dalmalar; deniz odalarına; köylüme, askere; çıkmalar; yatakhane arkadaşıma.
Evden garaja yürüyeceğim, güler yüzlü bir otobüsle Foça’dan ver elini Ankara!
Alıp başımı gidiyorum ya,
Rotam : Foça – Ankara
Mavi şort, yaprak yeşili tişört, lale gömlek
Karadan, denizden, havadan.
Alacağım denizkızı dalgalarını arkama, masal; poyraz, kıyı kıyı, belki gece gece, viraj, ince ince; dolunay; köylüm dere, ahşap kulübe, cami, fıskiye, ova; bürokrat arkadaş rüzgar, asker derken atacağım palamarları çimden limana; kazık bağlarıyla bağlayacağım, arapsaçı, radika, onları babalara…
Yaaa…
Gözlerimde yazılı zaten ufuktaki mavi şiir, ben indireceğim paserelyayı, ben seksek oyunlu külkedisi, birebir;
Ben dair masal anlatacağım ya O’na, günümüzden geriye;..
“Demokrasiden şemsiye”
…
…
Durulacak poyraz, şarkı söyleyeceğim ya O’na; kıyı kıyı, ince ince, nazlı nazlı, tek tek.
Ben sonra dönerken yine Foça’ya, virajlarda dolunaylı valslere yaslanıp sızacağım.
Öylesine mutlu.
…
Dedikoduya gidiyorum. Ankara’ya
|
