Değiştirelim mi, Yoksa…
Adları değiştirmek olgusu bir dönem öncesinde başlatıldı, sürdürüldü, sonra da gelenekleştirildi. Bunlar, kendi adlarımız değil elbet, yer, yöre adları. İnsan yadırgıyor. O yerin, o yörenin yerlisiyseniz, zorunuza da gidiyor. Alışamıyorsunuz, kabullenemiyorsunuz bir türlü.
Biz ailecek İzmir'in Karşıyaka'sındanız. Yerlisiyiz. Ninemler tarafından kim bilir kaç göbekten. Çokluk İzmir'de otururduk, ama çocukluğum Karşıyaka'da, şimdiki adı hiçbir şeye benzemeyen Nergiz'de; o günlerin Bostanlıköy'ünde geçti. Bostanlar, mandalina ve turunç bahçeleri, yenilerin Bostanlı, eskilerin Deniz Bostanlısı ya da Papaz dedikleri sahile dek uzanan kargılıklar, bataklıklar, bakla tarlaları arasından gide gele büyüdüm.
Her haftanın bir günü annemle el ele tutuşur, Yapıcıoğlu Yokuşu'nu inip Namazgahla Tilkilik'in aralarından geçip Basmane'ye çıkar, istasyondan kara trene bindiğimiz gibi ver elini Bostanlıköy derdik.
O günlerin banliyö trenlerinde şişman, kırmızı yüzlü, beyaz önlüklü, elinde kargı sepeti, bir adam, üstü toz şeker serpilmiş kurabiyeler satardı, hiç unutmuyorum. Annem ya inceliğinde ya da mızıklanacağım ürküntüsünden o kurabiyelerden alırdı bana.
Bir gelişimde yine trene bindim. Kurgu bilim filmlerinden çıkmış dizel bir lokomotifin çektiği, vagonları banliyö vagonlarından çok posta trenininkilere benzeyen özlemsiz bir trendi o.
Bindim ve eskinin Bostanlıköy'ünden Basmane'ye gittim.
Bir şeyin farkına vardım o ara. Geçmiş çocukluğumdaki o bitmeyen yol, orta yaşlılığımın yarım saatliğine indirgenivermişti, çok şaşırdım.
Evet, zaman geçiyor, zaman değişiyor. Ortam, insanlar, yer, gök, iklim, alışkanlıklar, gelenekler, görenekler... Ama bir yaşa kadar. O yaşı geçtiniz mi, alışmanız da, kabullenmeniz de zorlaşıyor. Sözgelişi, yıllarınızı geçirdiğiniz, sapanla kuş avlamaya gittiğiniz Tomaza'nın Hacıhüseyinler'e dönüştürüldüğünü önce yadırgar, sonra yavaş yavaş bir iç burukluğuyla evetlersiniz. Ama gün gelir, bir ikinci kez değiştirilmesine, hele Şemikler gibi ne anlama geldiğini kimselerin bilmediği bir ad verilmesine başkaldırırsınız.
Niçin değiştirirler o eski adları? Yeniden adlar verip yeniden sözde kimliklendirme kime ne kazandırır ki?
Tepecik'in bunca yıllık adı niye değişsin? Kançeşme'nin, Kızılçullu'nun, Sinekli'nin adları değiştiriyoruz da ne oluyor sanki?
Yer adları, bir kentin kimliğini belirler. Özgürlüğünü de. O kentte yaşayan insanlarının, yerlilerinin niceliklerini ortaya koyar. İzmir'in eski yer, yöre adları iyimser, hoşgörülü adlardır. Yakışırdı.
Yüzeysel toplumsal değişim, bizi görgüsüz yaptı. Köklerimizden kopmayı bir değişim, bir yenilenme sanıyoruz.
Ne yanılgı, ne yanılgı!
|