
Cevat YILDIRIM
KADINLAR
“Medeniyet kadının eseridir.” Tümcesini ilk kez kırk yıl önce Anıtkabirde Ata’nın giysilerinin sergilendiÄŸi odanın önündeki salonun tavanında okudum. Büyük temel harflerle ve altın yaldızla iÅŸlenmiÅŸti. Bir öğretmen grubuyla beraberdik. O hızlı yürüyüş anında pek fazla düşünememiÅŸtim. Dün akÅŸam eski not defterimde bu sözle tekrar karşılaÅŸtım.
Mustafa Kemal, birçok Avrupa ülkesinde kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip deÄŸilken, Türk kadınına, insanca deÄŸer verip gerekli haklarını sundu. 5 Aralık 1934 tarihi bu önemli aÅŸamanın yıldönümüydü. Kadınlar bu tarihten bir yıl sonra yapılan seçimlerde milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi.
Ozanlar, kadınların güzelliÄŸini, analığını, becerisini, zekâsını, evleri yuva haline dönüştürmelerini anlatmış, onları övmüşler, bazı düşünürler de yermiÅŸ. Her erkeÄŸin fikri deÄŸiÅŸik olabilir. Nazım Hikmet ise onları en gerçekçi biçimde dile getirmiÅŸ. Kadınlarının sıcaklığını, analığını yüceltmiÅŸ, ancak soframızdaki yerinin öküzden bile geride olduÄŸunu belirtip, onları erkek milleti olarak, ikinci sınıf insan olarak kabullendiÄŸimizi ÅŸiirinde tanımlamış. KurtuluÅŸ Savaşındaki gayretlerini İlah katındaki varlıklar gibi emek verdiklerini sözcüklerle saymış. Ya KaracaoÄŸlan? Onları yayla çiçeÄŸine eÅŸ tutmuÅŸ. Divan ÅŸairleri boyunu selviye, kaşını yay’a, yüzünü aya benzetmiÅŸler. Kimi ozan, kadın;“nehirdir,” kimi, “denizdir,” kimi “ÅŸaraptır,” kimi de “melektir,” sözcükleri ile övse de acaba günümüzde kadının deÄŸeri nedir?
Hemen her gün, medyada bir kadının kocası veya kardeşi tarafından katledildiğini izliyoruz.
İlimiz İzmir’in adının bir Amazonun isminden geldiÄŸi yıllarca söylenilmektedir. AliaÄŸa yakınlarındaki Myrina ve Greynion isimli yerleÅŸim birimleri olan eski kentler Amazon adı verilen kadın savaşçılar tarafından kurulmuÅŸtur. Günümüzden onbin yıl önce yeryüzünde kadın tanrıçalar ve kraliçeler egemendi. Zamanla eski hakimiyetleri yok olsa da; eÄŸer analar, erkekleri dünyaya getirmese, yerden mantar gibi mi bitecekler? Kadın yeryüzünde var olduÄŸundan günümüze dek, yuvasında yavrusunu büyütmüş, ateÅŸi taşımış geleceÄŸe, tekerleÄŸin bulunmasında, evlerin kurulmasında, köy ve kasabalara su getirilmesinde hep erkeÄŸinin yanında yer alarak oturulan yeri ÅŸenlendirmede baÅŸ rol oynamış. Halı, kilim, çadır, çul- çuval dokuma kadınlarda, yazı yazılacak papirüsü yassıltmak onlarda, tarladan elde edilen ürünü temizleyip nimet haline getirmek de onların güçlü ve narin elleriyle oluÅŸurdu. Altını kullanmak, deÄŸerlendirmek, süslenip çiçek gibi gözümüzde, gönlümüzde yer etmek, evi erkeÄŸi neÅŸelendirmek de kadınların o büyülü marifetine baÄŸlı deÄŸil mi?
Eski Mısırda kral yanında kraliçeler de tahta otururdu. Hititlerde kadın ve erkeÄŸin eÅŸdeÄŸerde olduÄŸunu yazıtlardan öğrenilebilir. Orta Asya Türk devletlerinde kadın ve erkeÄŸin denk olduÄŸunu Uygur fresklerinde görülebilir. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde kadının yaÅŸamı erkeÄŸe eÅŸitti. Osmanlı Devleti’nde sistem gereÄŸi kadına evde kapalı bir yaÅŸam verildi. Ancak, Tanzimat Devri’nden sonra kadın toplum hayatında yer almaya baÅŸladı. Kadının Osmanlı toplumunda öne çıkması çok kolay olmadı. a. 1843’de Tıbbiye Okulu’nun bünyesinde kadınlara ebelik eÄŸitimi verilmeye baÅŸlandı. b. 1847’de kız ve erkek çocuklara eÅŸit miras hakkı tanıyan hükümdar iradesi yayınlandı. c. 1856’da kadın köle ve cariye satışı yasaklandı. ç. 1858’de ilk kız rüştiyesi (ortaokul) açıldı. d. 1870’de ilk kız öğretmen okulu eÄŸitime baÅŸladı. e. 1897’de kadınlar ücretli işçi olarak çalışma hayatına atıldı. f. 1913‘de ilk kez kadınlara devlet memuru olma hakkı tanındı. g. 1922 yılında yedi kız öğrenci Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırarak eÄŸitime baÅŸladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyageri Remziye Hisar, ilk kadın heykeltıraÅŸ Sabiha BengütaÅŸ, ilk kadın avukat Süreyya AÄŸaoÄŸlu, ilk kadın milletvekili Benal Arıman, ilk kadın Bakan Prof. Dr. Türkân Akyol’dur. Bu ismi geçen kadınlarımızdan baÅŸka erkeklerin çalıştığı her alanda nice kadın deÄŸerlerimiz yetiÅŸti. Yabancı ülkelerde memleketimizi temsil eden her türlü kadın elçimizle övünmek bizim çaÄŸdaÅŸ yüzümüzü gösterir. 4 Aralık 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin –Ege- ekinin 18.nci sayfasındaki bir yazıya göre; de ülkemizde ilk kadın protestosu 1828 yılında İzmir’de görüldü. İzmir’in Kadifekale, Tilkilik, Namazgah ve Damlacık semtlerinin kadınları ayaklanıp, çocuklarıyla birlikte sokaklarda “ekmek zammını kabul etmiyoruz,” diyerek gösteri yaptı. İzmirli kadınların bu direniÅŸi yerini bulup, üç günün sonunda ekmeÄŸe yapılan zam valilikçe geri alındı.
İzmir’in kadını da, erkeÄŸi de aydınlık yüzlüdür. Zorbalığa kötü düşüncelere, cehalete karşı dayanışma içinde olacaklarını düşünmek istiyorum. Karanlığı yok etmek kolay deÄŸil. Haklar kolaylıkla kazanılmaz. Kadın cinayetlerine karşı, evde, okulda, sokakta, basında, derneklerde bilinçli bireyler yetiÅŸtirelim. Kadın ve erkeÄŸin eÅŸit olduÄŸunu unutmayalım.
Mustafa Kemal’in “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye deÄŸil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Sözüyle demokratça düşünen tüm kadınlarımızı ve yanlarında bulunan erkekleri de selâmlıyorum. Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun.
Cevat YILDIRIM
"Cevat YILDIRIM" bütün yazıları için tıklayın...
“Medeniyet kadının eseridir.” Tümcesini ilk kez kırk yıl önce Anıtkabirde Ata’nın giysilerinin sergilendiÄŸi odanın önündeki salonun tavanında okudum. Büyük temel harflerle ve altın yaldızla iÅŸlenmiÅŸti. Bir öğretmen grubuyla beraberdik. O hızlı yürüyüş anında pek fazla düşünememiÅŸtim. Dün akÅŸam eski not defterimde bu sözle tekrar karşılaÅŸtım.
Mustafa Kemal, birçok Avrupa ülkesinde kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip deÄŸilken, Türk kadınına, insanca deÄŸer verip gerekli haklarını sundu. 5 Aralık 1934 tarihi bu önemli aÅŸamanın yıldönümüydü. Kadınlar bu tarihten bir yıl sonra yapılan seçimlerde milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi.
Ozanlar, kadınların güzelliÄŸini, analığını, becerisini, zekâsını, evleri yuva haline dönüştürmelerini anlatmış, onları övmüşler, bazı düşünürler de yermiÅŸ. Her erkeÄŸin fikri deÄŸiÅŸik olabilir. Nazım Hikmet ise onları en gerçekçi biçimde dile getirmiÅŸ. Kadınlarının sıcaklığını, analığını yüceltmiÅŸ, ancak soframızdaki yerinin öküzden bile geride olduÄŸunu belirtip, onları erkek milleti olarak, ikinci sınıf insan olarak kabullendiÄŸimizi ÅŸiirinde tanımlamış. KurtuluÅŸ Savaşındaki gayretlerini İlah katındaki varlıklar gibi emek verdiklerini sözcüklerle saymış. Ya KaracaoÄŸlan? Onları yayla çiçeÄŸine eÅŸ tutmuÅŸ. Divan ÅŸairleri boyunu selviye, kaşını yay’a, yüzünü aya benzetmiÅŸler. Kimi ozan, kadın;“nehirdir,” kimi, “denizdir,” kimi “ÅŸaraptır,” kimi de “melektir,” sözcükleri ile övse de acaba günümüzde kadının deÄŸeri nedir?
Hemen her gün, medyada bir kadının kocası veya kardeşi tarafından katledildiğini izliyoruz.
İlimiz İzmir’in adının bir Amazonun isminden geldiÄŸi yıllarca söylenilmektedir. AliaÄŸa yakınlarındaki Myrina ve Greynion isimli yerleÅŸim birimleri olan eski kentler Amazon adı verilen kadın savaşçılar tarafından kurulmuÅŸtur. Günümüzden onbin yıl önce yeryüzünde kadın tanrıçalar ve kraliçeler egemendi. Zamanla eski hakimiyetleri yok olsa da; eÄŸer analar, erkekleri dünyaya getirmese, yerden mantar gibi mi bitecekler? Kadın yeryüzünde var olduÄŸundan günümüze dek, yuvasında yavrusunu büyütmüş, ateÅŸi taşımış geleceÄŸe, tekerleÄŸin bulunmasında, evlerin kurulmasında, köy ve kasabalara su getirilmesinde hep erkeÄŸinin yanında yer alarak oturulan yeri ÅŸenlendirmede baÅŸ rol oynamış. Halı, kilim, çadır, çul- çuval dokuma kadınlarda, yazı yazılacak papirüsü yassıltmak onlarda, tarladan elde edilen ürünü temizleyip nimet haline getirmek de onların güçlü ve narin elleriyle oluÅŸurdu. Altını kullanmak, deÄŸerlendirmek, süslenip çiçek gibi gözümüzde, gönlümüzde yer etmek, evi erkeÄŸi neÅŸelendirmek de kadınların o büyülü marifetine baÄŸlı deÄŸil mi?
Eski Mısırda kral yanında kraliçeler de tahta otururdu. Hititlerde kadın ve erkeÄŸin eÅŸdeÄŸerde olduÄŸunu yazıtlardan öğrenilebilir. Orta Asya Türk devletlerinde kadın ve erkeÄŸin denk olduÄŸunu Uygur fresklerinde görülebilir. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde kadının yaÅŸamı erkeÄŸe eÅŸitti. Osmanlı Devleti’nde sistem gereÄŸi kadına evde kapalı bir yaÅŸam verildi. Ancak, Tanzimat Devri’nden sonra kadın toplum hayatında yer almaya baÅŸladı. Kadının Osmanlı toplumunda öne çıkması çok kolay olmadı. a. 1843’de Tıbbiye Okulu’nun bünyesinde kadınlara ebelik eÄŸitimi verilmeye baÅŸlandı. b. 1847’de kız ve erkek çocuklara eÅŸit miras hakkı tanıyan hükümdar iradesi yayınlandı. c. 1856’da kadın köle ve cariye satışı yasaklandı. ç. 1858’de ilk kız rüştiyesi (ortaokul) açıldı. d. 1870’de ilk kız öğretmen okulu eÄŸitime baÅŸladı. e. 1897’de kadınlar ücretli işçi olarak çalışma hayatına atıldı. f. 1913‘de ilk kez kadınlara devlet memuru olma hakkı tanındı. g. 1922 yılında yedi kız öğrenci Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırarak eÄŸitime baÅŸladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyageri Remziye Hisar, ilk kadın heykeltıraÅŸ Sabiha BengütaÅŸ, ilk kadın avukat Süreyya AÄŸaoÄŸlu, ilk kadın milletvekili Benal Arıman, ilk kadın Bakan Prof. Dr. Türkân Akyol’dur. Bu ismi geçen kadınlarımızdan baÅŸka erkeklerin çalıştığı her alanda nice kadın deÄŸerlerimiz yetiÅŸti. Yabancı ülkelerde memleketimizi temsil eden her türlü kadın elçimizle övünmek bizim çaÄŸdaÅŸ yüzümüzü gösterir. 4 Aralık 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin –Ege- ekinin 18.nci sayfasındaki bir yazıya göre; de ülkemizde ilk kadın protestosu 1828 yılında İzmir’de görüldü. İzmir’in Kadifekale, Tilkilik, Namazgah ve Damlacık semtlerinin kadınları ayaklanıp, çocuklarıyla birlikte sokaklarda “ekmek zammını kabul etmiyoruz,” diyerek gösteri yaptı. İzmirli kadınların bu direniÅŸi yerini bulup, üç günün sonunda ekmeÄŸe yapılan zam valilikçe geri alındı.
İzmir’in kadını da, erkeÄŸi de aydınlık yüzlüdür. Zorbalığa kötü düşüncelere, cehalete karşı dayanışma içinde olacaklarını düşünmek istiyorum. Karanlığı yok etmek kolay deÄŸil. Haklar kolaylıkla kazanılmaz. Kadın cinayetlerine karşı, evde, okulda, sokakta, basında, derneklerde bilinçli bireyler yetiÅŸtirelim. Kadın ve erkeÄŸin eÅŸit olduÄŸunu unutmayalım.
Mustafa Kemal’in “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye deÄŸil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Sözüyle demokratça düşünen tüm kadınlarımızı ve yanlarında bulunan erkekleri de selâmlıyorum. Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun.
Cevat YILDIRIM
"Cevat YILDIRIM" bütün yazıları için tıklayın...