İ R A D E / Oğuz ÖZÜGÜL
Oğuz ÖZÜGÜL

Oğuz ÖZÜGÜL

İ R A D E



İrade, herhangi dış bir zorunluluk söz konusu olmadan belirli bir durum karşısında giriÅŸilecek eylemi kararlaÅŸtırabilmek ve uygulayabilmek diye tanımlanır. İrade ve karar verme özgürlüğü sorunu birçok filozofu meÅŸgul etmiÅŸtir. Bunların başında, “İrade ve Tasarım Olarak Dünya” adlı eseriyle Schopenhauer gelir. Schopenhauer, irade ile insanın özbilinci arasında doÄŸrudan bir baÄŸ kurar ve davranış özgürlüğünün de bu bilince yerleÅŸmiÅŸ olduÄŸunu söyler.

Dış motifler irade üzerinde etkili olur, ama bu etki, motiflerin yalnız mevcudiyetini değil, idrak edilmelerini de gerektirir. İnsanın hayvandan farkı, seçim yapabilmesinden ileri gelir. Bu özgürlük, evet ya da hayır diyebilmek için karar verme yetisi tarafından temellendirilir.

Karar vermenin niteliÄŸi bireyin yapabilme gücüyle, yani düşünme ve basiret konusunda ulaÅŸtığı aÅŸamayla iliÅŸkilidir. İradenin gücü, anlayış gücüne baÄŸlı deÄŸildir. İnsanın, bilgi, anlayış ve olgunluk bakımından geliÅŸmiÅŸlik aÅŸamasına “karakter” denir; o bu “karakter”i yaÅŸamında, bireysel deneyimleri ve olgunlaÅŸma süreci aracılığıyla kazanır. Sorumluluk aÅŸamasının niteliÄŸi insanın karakteriyle iliÅŸkilidir.

İnsan, ne istediÄŸini ve ne yapabileceÄŸini bilmek zorundadır, ancak ondan sonra karakterini belli eder ve doÄŸru ÅŸeyler yapabilir. Yani sadece insanın kendi gücü ve bilgisi deÄŸil, kendi ihtiyaçlarını ve olanaklarını idrak ederek gerçekleÅŸtirmek için gereken bilgi de söz konusudur. Bunu meydana çıkarmak için, ne istediÄŸimizi ve ne yapabileceÄŸimizi deneyimden öğreniriz. Ne istediÄŸimizin arkasında, hem bireysel hem baÅŸkalarının hem de çevrenin ihtiyaçları vardır. Schopenhauer’e göre, “insanın tamamı iradesinin görünüre çıkmasıdır”. Bu durumda insanın, olduÄŸu ÅŸeyden baÅŸka bir ÅŸey olmak istemesi yanlış deÄŸildir. Kendinde ÅŸey olarak irade, insanın içsel, gerçek ve tahrip edilemeyen özünü oluÅŸturur. Kendi iradesini bilmek ve özgürce karar vermek, bireyselliÄŸin temeli sayılır.

Schopenhauer’in felsefesini görmezlikten gelen Freud, insanın bilinç-dışı tarafından yönlendirildiÄŸi ve anlama yetisine dayanarak bilinçli bir karar alamayacağı, davranışlarına bilinç-dışı güçlerin egemen olduÄŸu kanısındaydı. Böylece insanın, yaÅŸamında gerçek bir karar verme özgürlüğünün olmadığını savunuyor ve insanı içgüdülerin, bilinç-dışı güçlerin devindirdiÄŸi bir varlığa indirgiyordu. İnsanın iradesi, sadece bu güçleri bastırma iÅŸlevini görüyordu.

Bu şekilde insanın, yaşamı ve davranışları için sorumluluk alma olanakları da sınırlanmakta, hatta olanaksız hale getirilmektedir. İnsanda sorumluluk bilincini geliştirmek, bu durumda eğitimin özel amacı da olmamaktadır. Bireysel özgürlüğün ve bilinçli karar verme iradesinin değeri yoktur. Boyun eğmeye hazır olmak, uyum sağlamak ve sorumluluğu başkalarına bırakmak daha rahat ve daha kolay bir yoldur.


Oğuz ÖZÜGÜL

oguzozugul@hotmail.com



25 Aralık 2011 Pazar / 2047 okunma



"Oğuz ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...