ISSN 1308-8483
Honaz Dağı’nda çınar altı / Işık Teoman
Işık Teoman    
  Yayın Tarihi: 26.9.2008    


Honaz Dağı’nda çınar altı


Balıkesir-Dursunbey Alaçamlar’da geçirdiğimiz nefis iki günün ardından bir sonraki gezinin planlarını da dönüş yolculuğunda yapmıştık. Yıllar önce Engin Yavuz ile Denizli Honaz’a gitmiş, ancak Honaz Milli Parkı’na yağmur çamur nedeniyle ulaşamadan geri dönmüştük. Burada kamp yapıp, çadır kuramadığımız için bir hayli üzülmüştük. Dönüşte mola verdiğimiz köy kahvesinde, bir sonraki gezinin Denizli-Honaz Milli Parkı’na yapılmasına oybirliği ile karar vermiştik. Temmuz ayından bugüne kadar geçen süre içinde Engin Yavuz, orada kalacağımız yer konusunda gerekli araştırmaları yaptı. Buluşma noktası olan Güzelyalı’da bir araya geldik. Engin Yavuz, İsmet Orhon, Aykut Fırat ve ben... İsmet’in otomobili genişçe olduğu için yükümüzü bagajına ustalıkla yerleştirdik. Ufak tefek geriye kalanları ise yanımıza aldık, yola çıktık.

Bizim turunçlar da büyüyor

Bolçova’dan otoyola girdik. Doğru Aydın... Yol üzerinde salaş bir köy kahvesinde kahvaltımızı ettik. Aydın’dan her geçişte daha da yeşillendiğini görüyorum. Orta refüje Sekoya ağaçları dikmişler. Birkaç yıl sonra cennet olur. Zaten Aydın’da kent içinde her tarafta turunç ağaçları var ve dalları meyve dolu. Bakıp gıpta etmedim. Çünkü geçmiş dönemde belediye başkanları İzmir’e binlerce turunç fidanı dikti. O fidanlar şimdi meyve vermeye başladı. Ama Aydın gibi olması için yılların geçmesi gerekiyor. Aydın’dan sonra güzellikleri izleyerek Boğazlıyan üzerinden Denizli’ye ulaştık. Denizli’nin ünlü marketlerinden birine girip alışverişimizi tamamladık. Marketin içinde dön dolaş rakı yok. Sonra gözümüz kasalara ve kasiyerlere gitti. İlginç bir uygulama var markette, bir türbanlı bir türbansız kasiyer çalışıyor. Tabiî ki burada rakı olmaz. Birkaç bakkal gezdikten sona rakı işi de tamam. Honaz Dağı’na tırmanmaya başladık.


Honaz Dağı Milli Parkı


Honaz Dağı Milli Parkı

Orman girişinde bir levha ve üzerinde Honaz Dağı Milli Parkı yazıyor. Levhanın gösterdiği yolu izleyerek saat 17.00 gibi yaklaşık 2 bin metre yüksekliğe ulaştık. Kamp kuracağımız alanı bu kez oyçokluğu ile seçtik. Aykut Fırat çekince koydu. Rahmetli babası emekli albay, bir bildiği varmış demek ki! Otomobilden çadırları çıkardık. Malzemeleri yaydık. Bir yandan çadırları kuruyoruz. Ben bir yandan odun, çalı çırpı topluyorum. Çünkü 2 bin metre rakımda geceleri çok soğuk olur. Yeterli çalı çırpı topladıktan ve ateş yakacak yerin belirlenmesinden sonra artık yerleşiyoruz. Bu arada Engin çadırın kurma demirlerini unutmuş. Otomobilde kim yatacak tartışması sürüyor İsmet ile aralarında.


Honaz Dağı Milli Parkı'nda üç yüz yaşında çınar ağaçlarının altında kamp kurduk


Korna sesi ile irkildik

Güneş battıktan ve hava da iyice karardıktan sonra bir korna sesi ile irkildik. Asfalt yolda bir askeri araç içinden biri rütbeli üç kişi indi. Bu tür ilişkileri Engin Yavuz yürüttüğü için sözcümüz olarak yanlarına gönderdik. Birkaç dakika süren görüşmenin ardından Engin Yavuz kötü haberi ulaştırdı. Çadırları sökeceğimizi ve bu bölgenin askerlere ait olduğunu söyledi. Ülkemizin sınırları içerisinde ve milli parkımızda çadır kurma ve kamp yapma hakkı böylelikle elimizden alınmış oldu. Denizli-Honaz Dağı Milli Parkı’nda mini darbe ile çadırlarımızı karanlıkta sökmek zorunda kaldık. Tekrar 2 bin metre yolu geri döndük. Yola yakın bir bölgede ormanlık alan içinde üç yüz yaşında olduğunu tahmin ettiğimiz iki Çınar ağacının altında otomobilin farlarının ışığında çadırlarımızı kurduk.


Honoz Dağı milli parkında asırlık çınar ağacının altında çadırlarımızı kurduk


Honaz şelaleleri

Güzel bir gece geçirdik. Kamp ateşimizi yaktık, kadehleri tokuşturduk. Çadırlarımızı söktüğümüz için yaşadığımız sıkıntıyı bir anda unuttuk. Gece karanlığında hoş sohbet ettik. Gece karanlığı çökünce ve hava da biraz serinlemeye başlayınca, çadırlarımıza çekildik. Sabah erken saatlerde kalktık güzel bir kahvaltı, ardından doğru Honaz şelaleleri ve orada çay keyfi. Honaz şelaleleri gerçekten insanı dinlendiriyor. Dağın ardından şelale akıyor, akan suyun oluşturduğu gölette ördekler yüzüyor ve ortam çok güzel. Öğlen saatlerine kadar burada oyalandık ve yola devam ettik. Yolumuzun üzerindeki Buldan’a uğramadan olmaz. Güzelim elişleri satılıyor yüzlerce dükkanda eşe dosta hediyeler satın aldık. Buldan’da sokakları dolaştık tarihi yapıları ilgiyle izledik. Sonra Buldan Gölü’ne geçtik. Buldan Gölü harika ve görülmesi gereken bir yer. En kısa sürede Buldan Gölü’nde kamp kuracağız. Dönüşü köy yollarından yaptık ve üzüm bağlarıyla ünlü Alaşehir üzerinden İzmir’e geldik. Sarı ile yeşil yapraklar birbirine karışmış köy yollarında renk cümbüşü yaşadık. Bir süre sonra bu güzel tablo kışın bastırmasıyla birlikte yerini hüzne bırakacak.


Honaz Şelalesi



Şelale akarken çok renkli görüntüler oluşuyor



Honaz Şelalelerinin önünde masaya oturup keyif çaylarını yudumladık



Honaz Şelalelerinden akan su aşağıda bir gölet oluşturmuş



Buldan Gölü ördeklere ve yaban hayvanlara ev sahipliği de yapıyor. İlk hedefimiz Buldan Gölü'nde kamp kurmak



Çevre köylerde renk cümbüşü yaşanıyor



Sonhabarla birlikte tablo gibi görüntüler ortaya çıkıyor



Sabah hava serin biraz ürperdik sıkı giyindik



Denizli'ye giderken Afrodisias antik kente mutlaka uğramak gerekiyor. Yüzlerce tarihi yapıyı bir arada görmek mümkün



Afrodisias antik kenti



Işık Teoman

isikteoman@gmail.com


7878










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)