Seyfi GÜL
CANDEÄžER HOCAM “SİZİ KAN TAHLİLİ YAPTIRMAYA DAVET EDİYORUM”
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sadece İzmir’imize deÄŸil çevre il ve ilçelere, bazı bölümleri itibariyle de tüm insanlığa hizmet veriyor.
Dünya ölçeğinde takibedilen tedavi yöntemleri ve tıbbi teknolojik gelişmeler hastaları bazen zorunlu, bazen de seçmeli olarak buraya yönlendiriyor.
Hastaların önemli bölümünü sosyal güvencesi olan ve sağlık giderlerinin büyük kısmını devletin karşıladığı kişiler oluşturuyor. Kliniklere ya da yaygın kullanımıyla servislere çıkıldığında hastane olanaklarının yanı sıra hayırseverlerin de katkılarıyla dekorasyon ve tıbbi gereçler gözü okşuyor. Tedavinin geleceği konusunda güven veriyor. Konularında her biri ayrı değer olan hocaların, asistanlarıyla, öğrencileriyle, hemşire ve çalışanlarıyla birlikte hastalara ilgisi, yakınlığı övgüye değer.
Ancak…
Zurnanın zırt dediÄŸi yerler var ki, buralara Sayın Rektörün ve Sayın Tıp Fakültesi dekanının acilen el atması gerek. BaÅŸta “KODLAMA” denilen, bazı basit iÅŸler için insanları kat kat dolaÅŸtıran, her biri birer saati bulan birkaç kuyruÄŸa girmek zorunda bırakan, çalışanlarla boÄŸaz boÄŸaza getiren uygulamaları gözden geçirmek gerek.
İnternetten randevu almayla baÅŸlayan, poliklinik kapısında ayakta duramayacak, hatta oturamayacak hastaların görüntüleriyle moral bozukluÄŸuna yol açan, acil hastanın, yatan hastanın, poliklinik muayenesi için bekleyen –beklemekten sinir hastası olan- hastanın bir arada koridorlarda bulunmasının önüne geçilmesi gerek.
50’yi aÅŸkın hastanın bulunduÄŸu bazı servislerde gece, tek nöbetçi hemÅŸireyle hizmet verilmeye çalışılmasının hem görevli hemÅŸire, hem hasta açısından mahsurlarının görülmesi gerek.
Bir örnek; Tarih 5 Mart 2012. BaÅŸka yerlerde sıra bekleyip - ki ben de mamografi kuyruÄŸunda yaklaşık bir saat bekledikten sonra- görevlinin bir iki numara karaladığı kağıtla meÅŸhur “KODLAMA” iÅŸlemi için “Radyoloji Kayıt” penceresi önünde kuyruktayız. 100’ü aÅŸkın kiÅŸi var. İki pencereden nedense biri iÅŸlem yapıyor. Hastaları sandalyelerde uzanıp umutla kendilerini bekleyen yakınlar bu kuyruktan zaferle çıkmak için insanüstü bir sabırla dikiliyorlar. Sıradakinin anlama ve ifade etme yeteneÄŸi ile iÅŸ yapana baÄŸlı olarak iÅŸlem 1 dakika da, 5 dakika da sürebiliyor.
O ara içeride olan ama nedense iÅŸlem yapmayan görevli ikinci bayana; yorgunluk ve öfkeyle kendini kontrol edemez duruma gelmiÅŸ bir bay hasta yakını, elindeki kağıtları uzatıyor. “Hanfendi” diyor. “Beni Kodlama için altıncı kata gönderdiniz. Ama onlarda bu iÅŸlemin burada yapılacağını söylüyor”
Görevli küçük daÄŸları ben yarattım edasıyla ve hasta yakınını sinek gibi gören bir tavırla “Sıraya geçin” deme zahmetinde bulunuyor. “Bakın ben bir saat kuyrukta bekledikten sonra, yanlış yönlendirdiÄŸiniz yere gittim. Tekrar sıraya geçmem” diyor. Hastanenin mülk sahibi karakterli görevli bayan kısa ve öz emrediyor.”Geçeceksin”
O an hasta yakını kendini kaybediyor. 12 saatlik yoldan geldiğini ve saatlerdir oradan oraya koşturulduğunu söyleyen kişi güvenlik görevlileri müdahale etmese camı çerçeveyi indirecek hale geliyor. Belki 15 saniye sürecek işlemi yapmayan görevli, kuyruktakilerin homurdanmalarını duyduğu için artık çalışmaya başlıyor.
Tedavideki başarının hasta moraliyle ve psikolojik durumuyla yakından ilgili olduğunu bize hekimler söylüyor. Bu moralin koridorlarda beklemelerle, koşturmalarla yitirilmesine izin verilmemelidir.
En zor hastalıklara çare bulan Ege Üniversitesi Hastanesi bu basit hizmet hatalarına, yanlış sistem uygulamalarına da bir çözüm bulacak birikime sahiptir.
Hastanede radyoloji ve kan alma bölümleri neredeyse her hastanın ziyaret ettiÄŸi yerler. Kalabalıktan, gürültüden, tozdan etkileniyor herkes. Bazıları daha da hassas. Ama oda ne. Koridorlarda makineyle mozaik silme iÅŸlemi yapılıyor. Sıkılan suya raÄŸmen, ortalık toz toprak. Hem de hastanın en yoÄŸun olduÄŸu saatlerde. Pes…
Bazen tebdili kıyafet ederek sorunları yerinde görmenin faydaları çok. Tarihimizde yetkililer aksayan işleri, şikayetleri birinci elden görmek, tespit etmek için hep yapmışlar.
Sayın Rektörüm.
Candeğer Yılmaz hocam.
Sizi bir günlüğüne normal bir vatandaÅŸ gibi, bir rahatsızlıktan ÅŸikayetle randevu almaya, bir doktora ulaÅŸmaya, verdiÄŸi kağıtla kan ve sonuç alma iÅŸlemleri yaptırmaya, aynı gün yetiÅŸmez, bir baÅŸka gün mümkünse “mamografi” çektirmeye, “kodlama”yla tanışmaya davet ediyorum. Bilgisayarın hayatımıza getirdiÄŸi hızın nasıl sıfırlandığını ve eziyete dönüştürüldüğünü görmeye davet ediyorum. Büyük bir garın bekleme salonunu andıran, deÄŸil adım atmak bazen nefes alınamayacak hale gelen bölümlerde insanlarla bir arada olmaya, bu iÅŸi baÅŸka bir yöntemle çözmeye davet ediyorum.
Elektronik numara verme makinaları da, baka baka boyunların tutulduğu süslü LCD ekranlarda, kaybedilen zamanı geri getirmiyor.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sadece İzmir’imize deÄŸil çevre il ve ilçelere, bazı bölümleri itibariyle de tüm insanlığa hizmet veriyor.
Dünya ölçeğinde takibedilen tedavi yöntemleri ve tıbbi teknolojik gelişmeler hastaları bazen zorunlu, bazen de seçmeli olarak buraya yönlendiriyor.
Hastaların önemli bölümünü sosyal güvencesi olan ve sağlık giderlerinin büyük kısmını devletin karşıladığı kişiler oluşturuyor. Kliniklere ya da yaygın kullanımıyla servislere çıkıldığında hastane olanaklarının yanı sıra hayırseverlerin de katkılarıyla dekorasyon ve tıbbi gereçler gözü okşuyor. Tedavinin geleceği konusunda güven veriyor. Konularında her biri ayrı değer olan hocaların, asistanlarıyla, öğrencileriyle, hemşire ve çalışanlarıyla birlikte hastalara ilgisi, yakınlığı övgüye değer.
Ancak…
Zurnanın zırt dediÄŸi yerler var ki, buralara Sayın Rektörün ve Sayın Tıp Fakültesi dekanının acilen el atması gerek. BaÅŸta “KODLAMA” denilen, bazı basit iÅŸler için insanları kat kat dolaÅŸtıran, her biri birer saati bulan birkaç kuyruÄŸa girmek zorunda bırakan, çalışanlarla boÄŸaz boÄŸaza getiren uygulamaları gözden geçirmek gerek.
İnternetten randevu almayla baÅŸlayan, poliklinik kapısında ayakta duramayacak, hatta oturamayacak hastaların görüntüleriyle moral bozukluÄŸuna yol açan, acil hastanın, yatan hastanın, poliklinik muayenesi için bekleyen –beklemekten sinir hastası olan- hastanın bir arada koridorlarda bulunmasının önüne geçilmesi gerek.
50’yi aÅŸkın hastanın bulunduÄŸu bazı servislerde gece, tek nöbetçi hemÅŸireyle hizmet verilmeye çalışılmasının hem görevli hemÅŸire, hem hasta açısından mahsurlarının görülmesi gerek.
Bir örnek; Tarih 5 Mart 2012. BaÅŸka yerlerde sıra bekleyip - ki ben de mamografi kuyruÄŸunda yaklaşık bir saat bekledikten sonra- görevlinin bir iki numara karaladığı kağıtla meÅŸhur “KODLAMA” iÅŸlemi için “Radyoloji Kayıt” penceresi önünde kuyruktayız. 100’ü aÅŸkın kiÅŸi var. İki pencereden nedense biri iÅŸlem yapıyor. Hastaları sandalyelerde uzanıp umutla kendilerini bekleyen yakınlar bu kuyruktan zaferle çıkmak için insanüstü bir sabırla dikiliyorlar. Sıradakinin anlama ve ifade etme yeteneÄŸi ile iÅŸ yapana baÄŸlı olarak iÅŸlem 1 dakika da, 5 dakika da sürebiliyor.
O ara içeride olan ama nedense iÅŸlem yapmayan görevli ikinci bayana; yorgunluk ve öfkeyle kendini kontrol edemez duruma gelmiÅŸ bir bay hasta yakını, elindeki kağıtları uzatıyor. “Hanfendi” diyor. “Beni Kodlama için altıncı kata gönderdiniz. Ama onlarda bu iÅŸlemin burada yapılacağını söylüyor”
Görevli küçük daÄŸları ben yarattım edasıyla ve hasta yakınını sinek gibi gören bir tavırla “Sıraya geçin” deme zahmetinde bulunuyor. “Bakın ben bir saat kuyrukta bekledikten sonra, yanlış yönlendirdiÄŸiniz yere gittim. Tekrar sıraya geçmem” diyor. Hastanenin mülk sahibi karakterli görevli bayan kısa ve öz emrediyor.”Geçeceksin”
O an hasta yakını kendini kaybediyor. 12 saatlik yoldan geldiğini ve saatlerdir oradan oraya koşturulduğunu söyleyen kişi güvenlik görevlileri müdahale etmese camı çerçeveyi indirecek hale geliyor. Belki 15 saniye sürecek işlemi yapmayan görevli, kuyruktakilerin homurdanmalarını duyduğu için artık çalışmaya başlıyor.
Tedavideki başarının hasta moraliyle ve psikolojik durumuyla yakından ilgili olduğunu bize hekimler söylüyor. Bu moralin koridorlarda beklemelerle, koşturmalarla yitirilmesine izin verilmemelidir.
En zor hastalıklara çare bulan Ege Üniversitesi Hastanesi bu basit hizmet hatalarına, yanlış sistem uygulamalarına da bir çözüm bulacak birikime sahiptir.
Hastanede radyoloji ve kan alma bölümleri neredeyse her hastanın ziyaret ettiÄŸi yerler. Kalabalıktan, gürültüden, tozdan etkileniyor herkes. Bazıları daha da hassas. Ama oda ne. Koridorlarda makineyle mozaik silme iÅŸlemi yapılıyor. Sıkılan suya raÄŸmen, ortalık toz toprak. Hem de hastanın en yoÄŸun olduÄŸu saatlerde. Pes…
Bazen tebdili kıyafet ederek sorunları yerinde görmenin faydaları çok. Tarihimizde yetkililer aksayan işleri, şikayetleri birinci elden görmek, tespit etmek için hep yapmışlar.
Sayın Rektörüm.
Candeğer Yılmaz hocam.
Sizi bir günlüğüne normal bir vatandaÅŸ gibi, bir rahatsızlıktan ÅŸikayetle randevu almaya, bir doktora ulaÅŸmaya, verdiÄŸi kağıtla kan ve sonuç alma iÅŸlemleri yaptırmaya, aynı gün yetiÅŸmez, bir baÅŸka gün mümkünse “mamografi” çektirmeye, “kodlama”yla tanışmaya davet ediyorum. Bilgisayarın hayatımıza getirdiÄŸi hızın nasıl sıfırlandığını ve eziyete dönüştürüldüğünü görmeye davet ediyorum. Büyük bir garın bekleme salonunu andıran, deÄŸil adım atmak bazen nefes alınamayacak hale gelen bölümlerde insanlarla bir arada olmaya, bu iÅŸi baÅŸka bir yöntemle çözmeye davet ediyorum.
Elektronik numara verme makinaları da, baka baka boyunların tutulduğu süslü LCD ekranlarda, kaybedilen zamanı geri getirmiyor.
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
