Kış yetti gari, biraz ot toplayalım
Dün geceden beri rahat nefes dolduramadığımı fark ettim sevgili Tülay. Sık olmamakla beraber, ara sıra yaşarım bunu, işin garip tarafı ne vakit sıkılıp biraz kafa karışıklığı yaşasam soluk güçlüğü çekerim o yüzden üzerinde durmam pek. “Hadi” dedim can yoldaşıma, “hadi kahvaltıdan sonra biraz ot toplamaya çıkalım”.
Phokaia tanrıları güneşi boca etmişler yine, her yer ışıklar içinde… Ani bir ısı değişimi oldu dünden bu yana, eminim tabiat da farkında bu muhteşem güneşin. Kar yağıyor diyordun mesajında, seni özendirmek gibi olmasın ama buraya nihayet bahar geldi! Önceki yıllarda cemrelerin peşi sıra her yer arapsaçı olurdu, bu yıl soğuklardan yenecek otlar bile sivrilemedi topraktan.
Çiriş otları her yanı sardı, yukarı mezarlıktakiler henüz tomurcuktaydı önceki gün, ne çabuk açtılar! Otomobil ile çıkmış soğuktan donmuştuk o gün. Hah tamam buldum! İşte o gün üşütmüş olabilirim göğsümden. Ben de suçlu arıyordum soluksuz kalışıma hay Allah! O gün üşüttüm tabi… Neyse, çiriş otlarının bile iki günde pembeleştiğini görünce coştum yine. Papatyanın çeşidi sarmış ortalığı, üç narin gelincik dalına bile rastladım, arapsaçı bulacağım diye önceki yazdan kalan kuru dalların dibini köstebek gibi eşeledim! Arapsaçının körpeciklerinden avuç içi kadar toplayabildim, şansıma 5-6 sürgün de yaban kuşkonmazı (filiz, tilkişen, sıra) buldum. Biraz ebegömeci, taraotu da topladım, Foçalı kadınlar bırakmıyor anacığım, yerlerini bildikleri için minik taze sürgünleri bile topluyorlar.
Benim gibi ot toplamaya çıkmış hanımlarla selamlaştık, onlar daha ziyade hindiba, ebegömeci, tarakotu, porike, labada filan topluyorlardı. Açık havada zaman nasıl geçiyor anlaşılmıyor, acıkmışız… Eve döner dönmez topladığım otlardan son derece sağlıklı bir öğle yemeği hazırladım. Bak fotoğraflarını çektim sen de gör. Nasıl yaptığımı soracaksın biliyorum; topladığım arapsaçı ve yaban kuşkonmazlarını bir kuru soğan ile zeytinyağında hafifçe kavurdum. Üzerine yumurtasını kırıp tuzunu biberini ekledim. Sadece bu değildi tabi, buzdolabımda bir buçuk yufka hamurum vardı, hemen ondan da otlu peynirli bir gözleme yapıverdim.
Sevgili Tülay, biliyorum özeniyorsun ama, açık havada toprağa, ota, güneşe dokununca inan soluk alışım bile düzeldi!
Sağlıcakla kal, sebze yemeyi unutma.
www.ascifok.com
|